Türkiye, tarihinde ilk kez 2019’da Cumhurbaşkanlığı Sistemine fiilen geçiş yapmış olacak. Başbakanlık makamı 2019’dan sonra olmayacak. Cumhurbaşkanı seçilecek kişi kabinesini TBMM dışından kuracak ve ülkeyi yönetmeye başlayacak.

Bu sistem koalisyonlar tarihini de tarihin çöp sepetine atmış olacak.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi bürokrasiyi de değiştirip dönüştürecek bir sistem olacak.

Zira 2019’da TBMM ve Bakanlar Kurulu işleyişi birbirinden ayrılacağı için hızlı bir atılım dönemi başlayacak. Bürokrasinin de bu hıza yetişmesi ve Cumhurbaşkanının performansına ayak uydurması gerekecek.

Böylesi tarihi bir sistemde Cumhurbaşkanı seçilebilmenin yolu “yüzde 50 artı 1 oy” almaktan geçiyor. Bugünlerde siyasi partilerin ittifak görüşmeleri için harcadığı mesainin temel nedeni de bu. Herkes,yüzde 50 artı 1’i yakalayabilmenin yolunu arıyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başında olduğu AK Parti gibi siyasi partiler açık ittifak görüşmeleri yapıyor, kimi siyasi partiler bu ittifak görüşmelerini gizli saklı yürütüyor, bazı liderler çok varyasyonluseçenekler üzerinde duruyor, bazı “beş benzemezler” ise sırf Erdoğan nefretinden “tek benzer” hale gelmek için birbiriyle nabız yokluyor.

Herkes tek bir hedefe kilitlenmiş durumda:

Yüzde 50 artı 1’i almak!

Yüzde 50 artı 1 demek, Türkiye’deki toplam seçmenin yarısından bir fazlasının oyuna talip olmak demek!

Bu zorluğu aşmanın yolu “daha fazla kucaklamaktan” geçiyor.

Yani eğer…

Sığ bir politika sergilerseniz 50 artı 1 oy alamazsınız!

Dar bir gurubu referans alarak siyaset yaparsanız asla seçilemezseniz!

Tek bir etnisite üzerinden yürür, diğer etnisiteler yok-muş gibi davranırsanız kazanamazsınız!

Farklılıkları bir zenginlik olarak görmezseniz Cumhurbaşkanı olamazsınız!

Herhangi bir toplum kesimini yok sayarsanız yok olur gidersiniz!

Nüfus cüzdanı siyaseti yaparsanız silinip gidersiniz!

Etnik milliyetçilik yaparsanız buharlaşıp gidersiniz!

Jakoben bir yaklaşımla halka yaklaşırsanız tuz-buz olur gidersiniz!

Bu ülkede Cumhurbaşkanı seçilebilmeniz için…

Bu milletin kadim değerleriyle barışık olmanız gerekir.

Bu milletin yaşam biçimine tepeden bakmamanız gerekir.

Herhangi bir etnik kimliğe yaslanarak siyaset yapmamanız gerekir.

Herhangi bir ecnebi başkentin çıkarlarını kendi ülkenizin çıkarlarının üstünde görmemeniz gerekir.

“Bir gün darbe olursa Cumhurbaşkanlığını bana verirler” düşüncesiyle askeri kışlalar önünde oturup beklememeniz gerekir.

“İptal eder, bana da ekmek çıkar” düşüncesiyle Anayasa Mahkemesi’nin önündeki kulübede sabahlamamanız gerekir.

Her zamankinden daha fazla demokrat, daha barışçıl, daha eşitlikçi, daha özgürlükçü ve daha saygılı olmanız gerekir!

Kucağınızı alabildiğince açmanız, farklı kültürlere, farklı yaşam biçimlerine, farklı fikirlere eşit mesafede yaklaşmanız gerekir.

Bunları yapmayanlar 2019’dan sonra siyaset sahnesinde kendisine yer bulamaz.

Ayakta kalamaz!

Her şeyden önemlisi…

Sırtını millete yaslamayanlar, milletin taleplerine kulak tıkayanlar, sorunları görmezden gelenler, halkın rahatsız olduğu hususları çözmek yerine halı altına süpürenler bu ülkede artık hiçbir zaman iktidar yüzü göremez!

Şimdi karar sizin!

2019’daVar mısınız? Yok musunuz?