Cemile Bayraktar

Antalya’da bir lise öğrencisi, Kuran-ı Kerim’e tekme attı ve bu görüntüler videoya alındı, daha sonra bu video internet ortamında paylaşıldı. Bu olay sonrası gelen tepkiler üzerine çocuk bir özür videosu çekti, olaya karışan diğer üç öğrenci ile birlikte disipline sevk edildiler ve bir süre eğitimden uzaklaştırıldılar, adli sürecin devam ettiği de belirtildi.
İstanbul’da bir lise öğrencisi, Mustafa Kemal Atatürk’e ait bir fotoğrafa yönelik çirkin eylemlerde bulundu. Olay üzerine bir infial oluştu, siyasi isimlerden oyuncu, şarkıcı, sanatçılara kadar birçok isim açıklama yaparak bu durumu kınadı. Çocuğun tutuklanması için çağrılarda bulunuldu, çocuk tutuklandı. Ayrıca çocuğun ailesiyle birlikte yaşadığı evin adresi, telefon numarası sosyal medyada çok az sansürlenerek paylaşıldı. Çocuğun tutuklanmasını yeterli bulmayanlar, çocuğun sınır dışı edilmesi teklifinde dahi bulundu.
İstanbul’da bir genç, camide alkol aldığı görüntüleri internet ortamında paylaştı, “hangi cami olduğu bulunamaz” dedi, birkaç saat içerisinde tespit edilip tutuklandı. Yakın bir akrabasının verdiği ifadeye göre, 18 yaşına daha yeni girmişti, yani ergen, yani çocuk, yani yukarıdaki iki örnekle hemen hemen aynı yaşta.
Bu örnekler, bir anlamda birbirlerinin muadili, bir anlamda değil.
Birbirlerinin muadili değiller zira Atatürk ve Kuran’ı Kerim birbirlerinin muadili değil, her ne kadar yerleşik anlayış için eşitlenmiş ve hatta karşı karşıya getirilip, toplumsal kutuplaşmada savaş aparatı olarak kullanılmış olsalar da.
Birbirlerinin muadili sayılabilirler zira ikisine de toplum tarafından ciddi birer değer atfediliyor, bu anlamda bu toplum için “dokunulmaz” tabular. Üzerlerine konuşmak kolay değil, örneğin; ilahiyatçıların Kuran’ı Kerim ayetleri ile ilgili yaptıkları açıklamalar, ilmi dayanağı olsa dahi, genel kabullerin dışına çıkıyorsa tefsir profesörlerinin bile kariyerleri bitirilebiliyor, ülkeyi terk etmek zorunda kalıyorlar. Atatürk üzerine konuşmak da kolay değil, birçok kez tecrübe edildi, kanun var, konuştuğunuz birkaç cümle için hapsedilebiliyorsunuz. Ya da bilgiye ulaşmanız engelleniyor; Şükrü Hanioğlu’nun Atatürk’ün entelektüel biyografisi üzerine araştırma yapmak istediğinde karşılaştığı engellerden öğreniyoruz, Atatürk ile ilgili birçok bilgi, arşivlerde gizli ve araştırmacıların dahi ulaşmasına izin verilmiyor. Hem kutsal kitap hem de Atatürk, çok önemliler, çok değerli ancak onlarla ilgili araştırma yapmak, tam anlamıyla tanımaya çalışmak yasak. Ancak izin verilen kadarıyla kendilerini bilebiliyoruz. Dünyanın en büyük paradoksu olmasa da ciddi bir paradoks. Çünkü “ben”, “benim” kurucu liderime ulaşamıyorum, çünkü “ben”, “benim” kutsal kitabım hakkında bilgi edinemiyorum. Severken boğmak, korurken zarar vermek, değer atfederken uzaklaştırmak bu olsa gerek.
Hem din, hem kurucu lider, bu toplum için çok önemli, çok değerli… birinin kutsal diğerinin profan olması noktasında ayrılar ancak birbirleri ile toplumun değeri olmak açısından aynılaşabiliyorlar. Ve dogma muamelesi görmeleri açısından da…
Her insan, kendi çevresinin ürünüdür. Ailesinin, içinde yaşadığı toplumun, aldığı eğitimin, öğrendiği siyasi iklimin, üzerine sinen yönetim modelinin ürünüdür. Yani ne ve nasıl olması gerektiğini bir şekilde içinde yaşadığı ortamdan öğrenir. Yukarıdaki üç olumsuz örnek kınanırken sadece üç çocuk ve aileleri hedef alındı. Ancak çocuklar sadece ailelerinin değil, toplumun da ürünüdür. Yani karşımızda kötü bir sonuç varsa, bu kötü sonucun bir faili de toplumdur. Değerlere yönelik bir saldırı varsa bu, uzun yıllar boyunca bu değerler üzerinden çatışma üreten, bu değerleri araçsallaştıran, savaş aparatı olarak kullanılmasına izin verenlerin de etkisinde oluşmuş bir şeydir. Değerlere yönelik bir saldırı varsa, bu değerlere değer atfetmekten değil, değerler arasında ayrım yapmaktan, değerleri değersizleştirmekten kaynaklanır ve bunun faili de kesinlikle bu üç çocuk değildir.
Üç çocuk, üç ergen, üç saçma eylem… sadece üç. Bunlar istisna, bunlar kaide değil, görmezden gelinebilecek kadar dahi az örnekler. Ancak sanki dünya savaşı kopmuş gibi tüm ülke ayağa kalkıyor. Üç hormon mağduru ergene karşı, koskoca siyasetçiler, yaşını başını almış sanatçılar, hukuk, gazeteciler ayağa kalkıyor. Ama nasıl kalkıyor? Birkaç istisna hariç, üç ergene karşı üç binler, üç milyonlar, tutuklansın, sınır dışı edilsin, linç edilsin eşliğinde ayağa kalkıyorlar. Beddualar, hakaretler, küfürler havada uçuşuyor. Şimdi, bu üç ergen hatalı, yanlış, kusurlu peki onları tutuklamaktan, sınır dışı etmeye, küfürlere boğmaya kadar ileri giden yetişkinler ne, çok mu masumlar? Hangi çocuğa, hangi insana öfke ve nefret ile saygı, değer öğretilir? Kendisine değer verilmeyen, saygı gösterilmeyen çocuklardan, değer bilen, saygı gösteren bireyler olmasını bekleyemeyiz.
Her insanın, insan olmaktan dolayı sahip olduğu değerler var. Bu anlamda, 5 yaşındaki çocuk da, kurucu lider de değerli. Her insana, insan olmayı öğreten ahlaki kaynaklar var, bu anlamda kutsal kitap da, dini öğreti de değerli. Eğer bunların korunması gereken değerler olduğu konusunda hemfikirsek, önce bunlara muhatap olacak çocukların da korunması gereken değerler olduğunu kabul edip, onlara değerin ne olduğunu öğretip kendilerine değer verdikten sonra değerlere değer atfetmelerini beklemek zorundayız. Çocukların, nesebinden canına kadar sahip olduğu her değeri en sert biçimde hedef alarak o çocuklara değer eğitimi verilemez.
Elbette herkes dilediği gibi hakaret etsin, suç işlesin, sonra suç topluma atılsın ve konu kapansın diye bir şey olmaz. Ancak suç varsa sebebi vardır, suçun engellenmesinin de hedef alma ve tutuklama yanında başka yolları vardır. Sosyolog Robert K. Merton, suçun ya da kabahatlerin, normal olduğunu, her toplumda olabileceğini ve sebeplerinin sadece psikolojik, bireysel olmadığını aynı zamanda ortada bir suç varsa bunun sosyolojik olabileceğini de söylüyor. Merton’a göre, herhangi bir toplumda kültürel ve sosyal yapı bütünleşmesi sorunluysa, diğer bir deyişle, kültürel yapının arzu ettiği davranışları, sosyal yapı engellemişse bu, anomiye, normsuzluğa bununla ilişkili olarak suça neden olur. Ve evet, hakaret de bir suçtur.
Bu ülkenin sahip olduğu kültürel ve sosyal yapının bütünleşmesinin sorunsuz olduğunu kimse iddia edemez. Ülkedeki her kesimin, hem geçmişteki hem de bugünkü tutumlarında kültürel ve sosyal yapının sorunlu bir biçimde bütünleşmesinde payı vardır. Dolayısıyla üç ergenin eyleminin büyük suç olduğu iddiasındaki kesimlerin, bu suçlarda doğrudan olmasa da dolaylı yoldan payı vardır.
Hala üç çocuğun tutuklanarak, hedef alınarak ıslah edileceğini düşünen ve tek problemin bu üç çocuktan kaynaklandığını düşünenler varsa, kendilerine bu üç çocuktan birini koğuş arkadaşı seçmekte özgürler.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
9.10.2025
7.08.2025
3.08.2025
16.01.2025
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024