Ekrem DUMANLI
Geçenlerde Ankara Barosu'nda seçim vardı. İçeriye bir dönemin en muktedir savcılarından Nuh Mete Yüksel girdi.
Hani o yürüdüğünde yerleri titreten savcı var ya; işte oydu gelen. Meğer emekli olmuş, avukatlığa başlamış. O eski günlerdeki ürpertici havasından bir eser kalmamış tabii. Kalın gözlüğünün üstünden fırlayan o keskin bakışları etrafta kaçışmalara yol açmıyor artık. Olacak ya; bazı avukatlar ‘yeni avukat'ı şiddetli protestoya başlamış. Dahası, “Defol!” sesleri yükselmiş salondan. Ve oy veremeden gerisin geriye dönmek zorunda kalmış Nuh Bey…
Ne de olsa eski savcı. Pes etmemiş, yanına polisleri alarak oy kullanacağı sandığa geri dönmüş. Salondaki uğultular isyana dönüşmüş. Onlarca kişi “Avukat değil, işkencecisin!” diye haykırıyormuş. Oradan güç bela çıkmak zorunda kalan Nuh Bey'in panik ve korku dolu kaçışlarını lütfen internetten bulun, izleyin. O nasıl bir korkmuşluk, sinmişlik havasıdır! Oysa daha dün denebilecek kadar yakın bir zaman diliminin “korkulu rüyasıydı” Savcı Bey. Kafasının kızdığını ifadeye çağırır, hoşnut olmadığı kitleler hakkında davalar açardı.
Dönemin Başbakanı, “Bu kadına haddini bildirin” diye kükreyince Nuh Bey Refah Partisi Milletvekili Merve Kavakçı'nın evine gece yarısı bizzat baskın düzenlemişti. Leyla Zana ve diğer Kürt politikacılara sürek avı düzenlemişti adeta. 28 Şubat'ın despot reisleri istedi diye Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında dava açmış, Türkiye'ye iadesini istemiş; emeline ulaşamayınca Amerika'da ifadesinin alınması için sorular göndermişti. Hıncı o kadar büyüktü ki Türk futbolunun en büyük yıldızlarından biri olan Hakan Şükür'ü Hocafendi'ye saygı duyuyor diye ifadeye çağırmıştı...
Bak şimdi ne hallere düşmüş Savcı Bey. Avukat olmuş ama elini kolunu sallayarak meslektaşlarının arasına karışamıyor, oy kullanamıyor. Bir grubun tepkisiyle karşılaşıyor. Diğer gruplar destek mi veriyor Nuh Bey'e? Ne gezer! Gırtlağı çatlarcasına “Defol!” demeyen avukatlar bile ona kızgın. Nasıl öfke duymasınlar ki? Adalet duygusunun zedelenmesinde onun da payı büyük; çünkü hemen her gruba karşı militan gibi davrandı. Kanun savcılara ‘lehte ve aleyhte delil toplama' görevi vermişken o hep muktedir ve müstebitlerin yanında durdu, giyotin başında poz verdi...
Nuh Mete Bey'in o acınası akıbetini görüp de mazideki benzerlerini hatırlamamak mümkün mü? Altay Egesel, Nurettin Soyer, Vural Savaş, Nusret Demiral, Sabih Kanadoğlu ve daha niceleri. Halkı adaletten soğuttular maalesef. Olağanüstü dönemlerin hiç bitmeyeceğini, yapılan hukuksuz uygulamaların tarih nezdinde sorgulanmayacağını sanmışlardı. Yanıldılar.
Benzer yanılgı bugünkü savcılar (ve tabii ki hâkimler) için de geçerli. Devletin savcısı olma ve evrensel hukuka dayanarak âdil hükmetmek yerine belli bir partinin ya da ideolojinin savcısı olmayı tercih edenlerin tarihten ders çıkarmadığını görmek hüzün veriyor insana.
Madalyonun diğer yüzünde hem kendi meslek onurunu hem de adaletin şerefini koruyan özgürlükçü savcılar da var hiç kuşkusuz. Onlar bir dönem sıkıntı yaşasa bile hak bir gün yerini buldu ve onları herkes alkışladı. HSYK'nın meslek onurunu ayaklar altına alan korkunç hatasıyla Ferhat Sarıkaya ve Sacit Kayasu meslekten ihraç edildi; ama zaman içinde o yanlış düzeltildi ve hakları iade edildi...
Ne acıdır ki bugün de bazı savcılar (ve hâkimler) Nuh Mete Yüksel ekolünü takip ediyor gibi. Umarım öyle değildir. Ancak ne yazık ki toplumda olumsuz bir izlenim var. Mesela Fatih Altaylı'ya konuşan bir savcı korkunç laflar etti. Bu kişinin Savcı Okan Özsoy olduğu yazıldı. Ne yazık ki yalanlanmadı. Savcı Bey Hizmet Hareketi'ni kastederek 12 Eylül darbesinde 500 bin kişinin gözaltına alındığını söylemiş ve “Devlet bunu yine yapar.” demişti. Korkunç bir yaklaşım! Umarım Savcı Okan Özsoy bu lafı hiç etmemiştir, ettiyse de “amacını aşan bir laf” söylediğinin farkına varmıştır; çünkü 12 Eylül darbe hukuku; insanlığın ve adaletin askıya alındığı bir cinnet halidir. Sayın savcının bu çıplak gerçeği bilmemesi düşünülemez. Benzer bir tablo Ankara savcılarından Serdar Coşkun Bey için de geçerli. Bazı illere yazılan o malum “resmî yazı” tam bir hukuk skandalıydı. Sonra, 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik veren savcının daha 10 ay önce davanın sanıklarına tutukluluk talebinde bulunduğu ortaya çıktı. Medyadan takip edebildiğim kadarıyla başka savcı isimleri de dolaşıyor ortalarda maalesef. Umarım hukuk dışı mahiyet arz eden ve yargı militanlığını çağrıştıran iddialar sadece söylentiden ibarettir. Nitekim İstanbul savcılarından İsmail Uçar'a atfedilen bazı iddiaları bu köşede yazdım. Sayın savcı bunların doğru olmadığını beyan etti. Adalet adına da, Savcı Bey adına da sevindim.
Savcılar, hâkimler, polisler ve bütün devlet görevlileri çok iyi bilmelidir ki onlar devletin memurudur; partinin, hükümetin, askerin, ideolojinin vs. değil. Her kim konjonktürün etkisiyle adaletten ayrılırsa suç işlemiş olur. Onca acı tecrübeyle sabittir ki olağanüstü dönemlerde militan yaklaşımlar sergileyen kanun adamları hiçbir zaman hayırla yâd edilmedi; edilmeyecek de...
ÇAMUR
Necip Fazıl'a atfedilen bir söz var: “Hohlaya hohlaya buzdağlarını erittik, şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor.” Ruhun şâd olsun Üstad! Dediğin aynıyla vaki...
Etraf ‘sahte kahramanlar'dan geçilmiyor. Gamsız ve çilesizliğin koynunda boy atanlar etrafı çamur deryasına çevirdi. Bir asrı aşan beyin sancısı, fikir çilesi, sonradan görme bir mirasyedi zihniyet yüzünden tarumar olma tehlikesiyle karşı karşıya geldi. Gözyaşlarından nasipsiz, alın terinden bîhaber bir nesil kendini yalancı bir baharın ortasında bulunca rastladığı ilk parkta kumlarla oynamayı, kanatlanıp ufuklara uçmaya tercih etti. Kumdan tepeler yaptılar kendilerine ve oyuncak küreklerle uyuyup kaldılar sahil boylarında.
Çok çilekeş gelip geçti bu topraklardan. Âlimler, üstadlar, gönül sultanları… Hepsi de çile çekti. Yargılandılar, tutuklandılar, iftiralara maruz kaldılar… Ama hak bildikleri yoldan bir milim bile sapmadılar. İnsan yetiştirmek, sulhu muhafaza etmek, toplumu kucaklaştırmak için kendilerini feda ettiler. Hal böyle olunca gönüllere girdiler. Toplumu bölmediler, parçalamadılar, yaftalamadılar, aşağılamadılar. Külhanbeylik görmedik o sultanlardan. Kabadayılık hiç zuhur etmedi o güzel insanlardan.
Ya şimdi?
İslam adına zerre kadar çile çekmemiş, insan yetiştirme adına en küçük bir fikir sancısı hissetmemiş insanlar şahsî menfaat ve tahakküm kibriyle tahammül sınırlarını zorluyor. O sevimsiz dil yüzünden sade insanlar bile İslam'dan kaçar hale geliyor maalesef. Hemen her konuya bencil, mütekebbir, mütehakkim bir üslupla yaklaşanlar, bir yandan kendilerini küçük düşürürken, diğer yandan bu ülkeyi ve bu ülkenin temsil ettiği değerleri global bir alay konusu haline getiriyor.
Nedir Allah aşkına ekranlara, sütunlara, meydanlara sığmayan bu seviyesizlik? Nedir bu çapsızlık ki geniş çaplı bir alanda tenafüre sebebiyet vermekte? Öfke kişilere münhasır kalsa neyse; hoyrat yaklaşımları ‘dava' diye sunup her türlü zulmü yapanlar gerçekten ‘dava'ya zarar veriyor.
Evet; hohlaya hohlaya buzdağları eridi; ancak kalemlerine ve kelamlarına çamur bulaştıranlar yüz senelik çilenin üzerinde tepindikçe tepiniyor. Hükmetme şehveti ve herkese boyun eğdirme cinnetiyle hareket eden bir küçük zümrenin eline, diline, gönlüne çamur bulaştı. Yalan söylemekte beis görmeyen, iftira atmayı maharet zanneden, insanlara zulmetmeyi cihat addeden bir zihniyet ile karşı karşıyayız.
Ey kalemini her gün mürekkep niyetine çamura batırıp yazı yazanlar ve her gün çamur banyosu yapıp kamera karşısına oturanlar! Boşuna uğraşmayın, onca çamuru gözyaşlarıyla göğüsleyen insanları lekeleyemeyeceksiniz! Beyhude yorulmayın; güçlü olan haklı değil, haklı olan güçlüdür. “Çamur at, izi kalsın” deyip yürünen yol batıl bir yol. İnsanî de değildir, İslamî de...

Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015