Mehveş EVİN
Defalarca şikayet edilen, fakat ne hikmetse bir türlü önlem alınmayan bir araştırma görevlisinin, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde katliam yapması, sıradan bir cinayet, cinnet diye geçiştirilemez. Ölenlerin yakınlarına sabır ve metanet diliyorum...
Dört akademisyeni öldüren, kafasına taktığı hocayı yalan yanlış ihbar ettiği anlaşılan Volkan Bayar’ı kimlerin, neden koruduğu sorusu cevaplanmadığı sürece benzer felaketlerin tekrarlanma ihtimali maalesef yüksek. Kuralsızlığın kural haline geldiği bir ortamda, ölümlü şiddet olayları, üniversitelerle de sınırlı kalmayabilir.
Uzman psikiyatr Dr. Selim Başarır, gazeteci Minez Bayülgen’in röportajında şöyle demiş:
“Kuralsız bir toplum olduk. Bu ‘kuralsızlığı’, herkesin her sorunu sadece kendi görüşüne göre çözümleme davranışındaki artıştan da anlıyoruz.(...) Türkiye’de her tür saldırganlık sürekli artıyor. Ayrıca rastgele ihbarlarda bulunmak da bir tür saldırganlıktır.
Eğer insanlar toplumun temel kurallarının herkes için eşit işlediğine inanırlarsa, kendi başlarına adaleti yerine getirme arayışına da girmezler. Aksi halde paranoyak fikirlere kapılmaya başlarlar.” (Röportajın tamamı için:)
OHAL’İN KENDİSİ KURALSIZ, HUKUK DIŞI
“Kendi adaletimi kendi sağlarım” temasına filmlerden aşinayız. Ama gerçek hayatta her kafasına esenin silahı eline aldığını, şiddete başvurduğunu düşünün. Böyle bir ortamda kim kendini güvende hissedebilir?
Şiddet ve kaos ortamı, 1980 darbesinin gerekçesini hazırlamıştı. Ardından 1 yıl sıkıyönetimle idare ettiler. Korkunç hak ihlalleri, işkenceler, ölümler, sürgünlerle dolu bir dönemdi... Ancak hukukçular, 80’lerde uygulanan sıkıyönetimin bile kendi içinde kuralları olduğunu ve günümüzde uygulanan OHAL’in hukuk dışı olduğunu anlatıyor.
Peki darbe girişimi sonrası ilan edilen, daimi yönetim biçimi hale getirilen OHAL Türkiyesi’nde şiddet, neden azalacağına artıyor? Neden toplum, birbirini boğazlayacak hale getiriliyor?
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2017’yi masaya yatırdığı raporunda, OHAL’in her şeyden önce Anayasa 120 ve 121. Maddeler ve ilgili uluslararası kuralları gereğince ilan edilme gerekçesiyle sınırlı ve geçici bir uygulama olmak zorunda olduğunu hatırlatılıyor:
“... Mutlaka ulusal ve uluslararası yargı denetimine açık olmalıdır. OHAL zamanında bile hiçbir şekilde sınırlandırılamayacak haklar vardır. Mevcut OHAL rejimi, hiçbir kuralı yerine getirmemektedir.”
OHAL rejimiinin kuralsızlığı burada başlıyor ama bitmiyor. Düşünsenize, şimdiye kadar 31 KHK yayınlandı...“Kural” gereği hepsinin Meclis’in onayına sunulması gerekiyordu. Ancak sadece bir KHK, TBMM’ye sunulup onaylandı.
Sözkonusu KHK’lar sayesinde 300 civarında kanunda kalıcı değişiklikler yapıldı. Yasal sistem tamamen değiştirildi ve OHAL rejimi kalıcı hale getirildi.
İHD raporunda, cezasızlığın tamamen bir devlet politikası haline geldiği ve OHAL koşullarında adalet aramanın neredeyse imkansız olduğu özellikle vurgulanmış. (Raporun tamamı:)
Velhasıl, rejimin bile kendi kurallarını uygulamadığı, adalet arayışının manasızlaştığı bir noktadayız. Hayatta kalma mücadelesi verirken durumun vahametini zaman zaman unutuyoruz. Ancak Osmangazi katliamı gibi felaketler patlak verince korkularımız, endişelerimiz canlanıyor.
Belki farkında değiliz ama her şiddet hadisesi, en azından vicdan sahibi olanın içine işliyor, güvensizlik duygumuzu pekiştiriyor. Osmangazi saldırısı, ihbar, intihal, ihraç ve vasatlık bataklığına saplanmış üniversitelerde yeni bir korku dalgası yaratabilir. Bu dalga kampus içiyle veya akademik ortamla sınırlı kalmaz, toplumda da karşılık bulur...
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
9.09.2025
2.04.2025
24.03.2025
28.02.2025
20.02.2024
4.02.2024
6.11.2023