Mümtazer TÜRKÖNE
Bir tek kişinin kendi geleceği ile ilgili kararı koskoca ülkeyi nasıl etkiler dersiniz? Bir tek kişi sadece.
Bir anda topluma ve ekonomiye güven gelir, kriz ve kaos rüzgârları kesilir, hepimiz önümüzü görür ve plan-program yapabilir hale geliriz. Hepsi bir tek kişinin pozisyonuna bağlı. Öyle görünüyor ki, ağır bir tokat gibi gelen bu seçim sonuçlarına rağmen, ülkeyi bir kenara bırakıp kendi kişisel davasını sürdürmenin de hiç kimseye faydası yok.
Erdoğan bu seçimi "Türk tipi başkanlık sistemi", yani düpedüz Orta Doğu ve Orta Asya'da görüldüğü türden otokratik bir diktatörlüğe geçiş referandumuna çevirdi. Bu kadar açık mıydı? Evet. Birincisi yaptığı atamalar ve ihaleler ile ilgili örnekler üzerinden istediği sistemde yargı denetimine yer olmadığı tanımını yaparak otokrasi arayışını temellendirdi. İkincisi bu otokrasi talebi ile toplumun önüne çıkıp kendi kampanyasını, tarafsızlığını çiğneyerek neredeyse diğer partilerin toplamından daha fazla ön plana çıkacak şekilde yürüttü. Sonuç: Halk bu talebi geri çevirdi; Erdoğan referandumdan "hayır" cevabı aldı. Seçimi kaybeden partilerin akıbeti belli. Seçimde başkanlık talep eden cumhurbaşkanlarının reddedilmesi üzerine henüz bir teamül bulunmuyor. Erdoğan'ın başında olduğu tek parça iktidar bloku parçalandı. Üstelik AK Parti'yi iktidardan düşürerek denetlenebilir ve hesap sorulabilir bir parlamento-hükümet dengesi ortaya çıktı. Kurulacak hükümetle ilgili alternatifler bir kenara, artık 17/25 Aralık soruşturması dosyasını açabilecek, bakanları Yüce Divan'a sevk edebilecek, hukuk düzenini alt üst eden kanunları değiştirerek temel hak ve özgürlükleri yeniden garanti altına alabilecek bir parlamento aritmetiğine sahibiz. Yargı bağımsızlığını yok eden Sulh Ceza hakimliklerinin ne kadar ömrü kalmış olabilir? Torba yasalarla gelen hukuk garabeti tek bir yasada ortadan kaldırılabilir.
Türkiye büyük varta atlattı. Tek bir kişinin yönetiminde yokuş aşağı çılgınca ilerleyen, hepimizin içinde yer aldığı otobüs seçim sandığına çarptı ve durdu. Halk el frenini çekti. Şimdi hepimiz selametteyiz. Otobüsün bataktan çıkıp emniyetle yola yeniden düzülmesi için artık hiçbir engel yok. Sorun sadece ne kadar zaman alacağı ve ne tür engellerle karşılaşacağı. Unutmayalım Türkiye'yi otokratik-baskıcı bir yönetime doğru sürükleyen kişinin ayağı hala fren pedalında. Parlamento aritmetiğine göre denge ve denetleme tamam, ama yönetilebilir bir demokrasiye ulaşmak için kişisel iktidar hesaplarının önümüzde hâlâ engel oluşturacak tortularını da temizlememiz lâzım. Erdoğan, Anayasa'nın kendisine çizdiği sınırları çiğneyerek, partiler arasında taraflı davranarak, seçimi kendi siyasî projesi için bir referanduma dönüştürerek bugün ihtiyaç duyulan cumhurbaşkanı profilini kaybetti. Polemiğe girdiği, ağır hakaretler ettiği siyasî parti liderleri ile, israfın sembolüne dönüştüğü için eleştiri konusu olan sarayında, cumhurbaşkanı sıfatıyla nasıl yapıcı ve uzlaştırıcı diyaloglar geliştirebilir? Teamüller bir kenara açık anayasa hükümlerini kampanya dönemi boyunca çiğneyen cumhurbaşkanına hangi siyasetçi ne kadar güvenebilir?
2015 seçimleri Cumhurbaşkanı'nın sarayı ile hatırlanacak. Seçim sonuçlarına göre saray yıkıldı ve enkazı altında Türkiye'nin bütün iktidar örüntüsü sıkışıp kaldı. Yüksek bürokrasi, inşaat sektörü, finans-kapital ve özellikle birkaç banka, havuz medyası ve bu medyada yaşama alanı bulan özel görevli kalem sahipleri için kriz başladı. Bu krizin genel bir ülke krizine dönüşmesini önlememiz lâzım. AK Parti seçim sonrası enerjisini, enkaz kurtarma faaliyetlerine ayırırsa kendisi de enkazın altında kalacak. İçinde Erdoğan'ın yer almadığı yeni bir iktidar denklemi oluşacak.
Demokrasi çareler rejimi demek. Otokrasi arayanlar için çözüm bir tane idi: Herkesi biat ettirmek, sorasında keyfiliğin belirsizliğine teslim olmak. Demokrasi içinde sonsuz sayıda çözüm var. Uzlaşma arayışları, adaletin yeniden işlemesi ve daha fazla hukuk talebi, farklılıkları bir arada yaşatma çabası önümüze yığınla alternatif çıkartacak.
Erdoğan istifa etse, partisinin başına geçse, sizce nasıl olur?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025