Murat AKSOY
Önceki gün Kadıköy’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak için bir araya gelen farklı kesimlerden kadınlara karşı polisin uyguladığı orantısız şiddet, kadınlara “siz gidin kocalarınız gelsin” söylemi, Erdoğan/AKP iktidar blokunun kadına bakışının en güzel özeti aslında.
AKP iktidarının kadına bakışını sadece polisin uyguladığı orantısız şiddetle görmüyoruz; politik söylemlerinde, kadının kamusal alandan özel alana itilmesiyle, kadın hakkında verdikleri fetvalarla ve en son Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kadınlar günü nedeniyle katıldığı toplantıda veciz biçimde ifade ettiği “Türk tipi kadın hakları” söylemi ile de gördük.
Tüm bu bakışın arkasında, kadını kamusal alanda “görünmez” kılmak isteyen bir zihinsel anlayış var. Kadını özel alana iten, tüm sosyalliğini özel alanda yaşamasını isteyen ve bekleyen bir zihinsel anlayış bu.
Kadına, “annelik” ve “vatana iyi evlatlar yetiştirme” misyonu yükleyen bu zihinsel anlayışın, onu kamusal alanda erkek ile eşit kabul etmesi elbette mümkün değildir.
SOKAĞA ÇIKMA EVDE KAL
Bu zihinsel anlayış, kadını ikincilleştirmenin meşruiyetini, ataerklikten yani yukardan aşağıya toplumsal hiyerarşiyi referans alan dini yorumdan alınmaktadır.
Bununla birlikte Erdoğan/AKP iktidar bloku, kadını kamusal alandan özel alana iterek görünmez kılmak için devletin ekonomik imkan ve araçlarını kullanmaktadır.
Kadının devlet araçlarıyla özel alana itilmesi iki türlü yaşanmaktadır.
İlki, kadın ve erkeğin kamusal alanda birlikte kullandığı ortak alanların ayrıştırılması.
Alt yapısı uygun olan kamu binalarında kadın-erkek ortak çalışma alanlarının çeşitli gerekçelerle ayrıştırılması ve yeni yapılan kamu binalarının buna göre tasarlanması ile hedef, kadın ve erkeğin zorunluluk dışında bir arada olmasını engellemektir.
Bu politikanın ikinci aşaması ise kadınları “annelik”e özendirme ve “ücretli doğum izni”, “doğum yardımı” gibi ulufelerle evde tutmaya özendirmedir.
Kadının kamusal alandan özel alana iten ikincisi araç ise; kadının işgücüne katılımını özel alana yönlendirmedir.
Bu politikanın en önemli aracı teşvik primi ve sigortadır. Evde yapılan işlerin teşvik edilmesi ve evde çalışmanın sigortalanması yoluyla sistem içine dahil edilmesiyle hayata geçirilmektedir..
Devletin ekonomik imkan ve araçlarıyla kadının özel alanda ekonomiye katılması; verilere kadının işgücüne katılımının artışı olarak yansısa da; bu artış niteliksel yani katma değer üreten artış değildir.
CİNSEL META OLARAK KADIN BEDENİ
Bununla birlikte kadını ikincilleştiren başka bir araç ise, kamusal alanda kadın görünürlüğünün cinsel çağrışımlar ve günahla ilişkilendirilerek kadın bedeninden duyulan rahatsIzlıktır.
Bu politikayı besleyen ise tüm meşruiyetini dinden, dinin bir yorumundan alan söylem ve fetvalardır.
Kadını, kadın bedenini “günah”la eş tutan bu anlayışın esas kaynağı dinsel görünse de; kadından/kadın bedeninden duyulan korku ve kadını/kadın bedenini tanımamanın bilinç altında yarattığı öfke ve ötekileştirmektir.
Bunun için her fırsatta kadın/kadın bedeni, bir cinsel meta olarak görülmekte ve tüm bakış buna göre inşa edilmektedir.
Son yıllarda artan kadın cinayetleri bu bakışın sonucudur.
KADIN DEĞİL ERKEKLEŞMİŞ KADIN
Erdoğan/AKP iktidar blokunun kadına bakışı bu esaslara dayansa da; kadınlar kamusal alanda varlar ve olmaya devam edecekler.
Onların kamusal alanda kabul ettikleri kadın, normal kadın değil “erkekleşmiş kadın”dır.
Oysa kadın, erkekleşmiş değil olduğu gibi özgür ve birey olarak kamuda, siyasette ve hayatın her alanında var olduğunda fark yaratabilir.
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk tipi kadın hakları” dediği, önceki gün Kadıköy’de, Cuma akşamı Zaman Gazetesi’nin orantısız polis şiddetine maruz kalan kadınları kapsamadığı kesin.
Türk tipi başkanlıktan Tür tipi kadın haklarına uzanan zihinsel bakış, Erdoğan/AKP iktidar blokuna biat etmeyen herkesi dışarıda bırakmaya aday.
Gündelik hayatımızın her alanına nüfuz ettirilen “Türk tipi” uygulamalar, Türkiye’yi adım adım hem zihni hem de duygusal kopuşa götürüyor.
Acı olan da bu.
Tüm kadınlar, kadınlarımız, gününüz kutlu olsun.
MURAT AKSOY / HABERDAR
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018