Oktay Cansın EMİRAL
Son günlerde medya organlarını sıkça meşgul eden tartışma konularının en ilgi çekici olanı şüphesiz tecavüz vakaları. Bazen yazmaya değecek bir konu yokmuş hissine kapılırsınız. Benim şimdiye kadar çok az yaşadığım bir duygudur. İnfial uyandıran sosyal problemlerin çoğunda bu hisse yaklaşıp, çevresinde birkaç tur atarım.
Toplumda oluşan yoğun kızgınlık, ortaya çıkan tecavüz olayları neticesinde herkesin kanının donduğunu anlatıyor. Elbette ki öyle olacak, başka türlüsü düşünülemez. Bu tür suçlarda toplumsal öfke şiddetli bir şekilde kendisini gösterir ve genellikle suçu işleyen en ağır şekilde cezalandırılır. Bazen ceza hafif kalır daha ileriye gidilir yeni suçlular aranır, bulunmazsa bile yaratmak icap eder. Yeni suçlular icat edilir ve toplumsal vicdanı rahatlatmak için cezalandırılma sırası ona gelir.
Gelişmiş toplumlarda bu tür olaylar ile nadiren karşılaşılmasına karşın tecavüz vakaları kırsal kesimlerde daha sık rastlanılan bir problemdir. Metropollerde sosyal ve ekonomik durum gelişmiş olduğu için tecavüz vakası sayıca daha azdır.
Eğer kırsal kesimde yaşayan biriyseniz ve aileniz tarafından otoriter baskı altında büyümüşseniz işiniz zordur. Hayat boyu karşılaştığınız tüm haksızlıklara ve zulümlere kayıtsız kalmayı felsefeden, psikolojiden, fizikten, kimyadan önce öğrenirsiniz.
Acınma, dışlanma, alay edilme, hor görülme korkuları bilincinizi işgal eder. Ruhunuzun katili sizi siz yapan çarpıklıkları, kırıklıkları sizden önce hissettiği için eliniz zayıftır ve ne rest çekebilirsiniz ne de blöf yapmak aklınıza gelir. Adalet diye işittiğiniz fakat lazım olduğunda ecel terleri dökerek beklediğiniz şey her zaman geç ve hain bir sırıtma ile yanınıza gelir. Her şey bitmedi diye umutlandığınızda adalet kendine yakışanı yapar ve insanlık tarihine geçecek sözü kulağınıza fısıldar “Bir kereden hiçbir şey olmaz”.
Yaşamım boyunca kulağa fısıldanan sözlerin en çarpıcı olanı Mario Puzo’nun “Baba” adlı romanından sinemaya uyarlanan ve adı aynı olan film serisinin üçüncüsünde geçiyor. Corleone ailesinin başına geçen genç mafya lideri Vincent Corleone, İtalya’nın en güçlü mafya liderini öldürmesi için bir adamını görevlendirir. Ona bir mesaj iletmesini, daha sonra ra cinayeti işlemesini emreder. Katil kurbanına mesajın çok önemli olduğunu ancak kulağına fısıldayabileceğini söyler ve adama yaklaşarak kulağına fısıldar, “Güç, güçsüzleri yıpratır”. Sonrasında ise kurbanının işini bitiriverir.
Siyasal iktidarın adaleti de oldukça yıpranmış olmalı ki haksızlık ve zulüm karşısında zavallıca bir geri adım atarak bireyin onurunu kurumların onuruna feda ediyor. Ortamını bulduğunda kendisini liberal ilan eden köşe yazarlarının iş bireyin hak ve hukukunu savunmaya geldiğinde kurum avukatları gibi propagandaya giriştiklerini görünce adalet denen kavramın çok uzaklarda olduğunu anlıyorum. Adalet dediğim şeyin mahkemeler yahut yargı olarak anlaşılması iletmek istediğim duygularımı gölgede bırakabilir. Hayatım boyunca adalet kavramını vicdan olarak kabul etmiş birisiyim.
Tecavüz skandallarının vicdan duygusunu tesis etmeyi görev edinen kurumlara sıçramış olması sıradan bir tecavüz vakası kavramını doğurmaktadır ki bu da artık toplumda yaşanan benzer olayların sıradanlaşması anlamına gelmektedir. Cinsel sapıklığın ve cinsel saldırıların yaşam boyu karşılaşılacak doğal bir süreç olarak karşımıza çıkması farkına varamadığımız, yakın geçmişte gerçekleşen sosyo-psikolojik kırılmanın belirtisidir.
Son zamanlarda yaşanan tecavüz olaylarının artışı kuşkusuz ki toplumu oluşturan bireylerin aklına soru işaretleri getirmektedir. Siyasal iktidarın şöyle ilerledik, böyle ilerledik, daha da ilerleyeceğiz söylemlerine karşılık ilkel toplumların tarihinde rastlanılan olayların yaşanması anlaşılır değil.
İşin bir başka boyutu; iktidar Türkçedeki yalanları o kadar çabuk tüketti ki yakında Dünya dönmüyor, Güneş Dünya’nın etrafında dönmektedir, suyun kaldırma kuvveti yoktur gibi laflar duymak kimsenin garibine gitmesin. Çünkü tarihleri propaganda zaferleri ile kurulmuş siyasi yapılar bilimsel gerçekler ile çatışarak hayatta kalırlar.
Türkiye toplumunun içinde bulunduğu sosyal ve iktisadi durum bireylerin ideallerini gerçekleştirmesine imkân tanımadığı için eksik kalan psikolojik tatmin seviyesi siyasal iktidar tarafından iletilen din içerikli propagandaların psikolojik etkileri ile tamamlanmaktadır.
Türkiye toplumu canlar pahasına kazanıp tarihten günümüze aktarılan onurunu, vicdanını ve tüm diğer değerlerini kaybetmemek için siyasal geleceğini güneş gibi aydınlatacak bilimsel devrimini gerçekleştirmek zorundadır. Aksi hâlde geri dönülemez noktanın çok yakında olduğu, yaşanan sosyal travmalardan anlaşılmaktadır.
Taraf
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2022
19.04.2022
8.04.2022
22.05.2021
16.03.2017
18.01.2017
8.02.2016
27.09.2016
2.02.2016