Vahap COŞKUN
HDP seçim beyannamesini açıkladı. Rakiplerinden farklı bir durumu bulunuyor HDP’nin, çünkü bu parti bundan önceki seçimlere bağımsız adaylarla giriyordu. Parti yerine bağımsız adaylarla yarışa girmenin HDP’ye sağladığı bazı kolaylıklar vardı. Bir kere, HDP için seçim alanı Türkiye’nin tamamı değil sadece birkaç bölgesiydi. HDP, bütün şehirlerde değil belirlenmiş şehirlerde aday çıkarıyordu. Politikasını –neredeyse- tek bir meseleye (Kürt meselesine) indirgiyordu, bütün sözlerini de bunun üzerinden söylüyordu. Doğal olarak hedef kitlesi de sınırlıydı; HDP tüm seçmenlerin yerine yalnızca belli bir sorunla hemhal olan seçmenlerin oyuna talip oluyordu.
7 Haziran seçimlerine ise HDP parti olarak girme kararı verdi. Söz konusu karar HDP’yi yeni yükümlülüklerin altına soktu. HDP artık sadece belli bir kimliğe değil Türkiye’deki her kimliğe ve bireye seslenmek durumunda. HDP’nin her kesimle ilişkiye geçmesi, herkesin isteklerine kulaklarını açması, endişelerini gözetmesi, taleplerini bilmesi ve bunlara karşılık vermesi gerekiyor. Bütün vatandaşlara derdini anlatması, bütün vatandaşların derdini dinlemesi ve herkesin hassasiyetlerine saygı göstermesi, Diyarbekirliyle konuştuğu kadar Yozgatlıyla da konuşması icap ediyor.
HDP, bütün Türkiye’nin temsilciliğine soyunduğuna göre, artık ondan ülkenin her problemine dair sözünün olması bekleniyor. Bir tek Kürt meselesi artık HDP’ye yetmez. HDP’nin ekonomi, dış politika, şehircilik, sağlık, eğitim, çevre, ulaşım, vb. diğer konularda sorunları bilmesi, bunlar için uygulanabilecek çözümler üretmesi gerekiyor. Dolayısıyla parti olarak seçime girmek HDP’yi hem alanını (tüm Türkiye), hem muhataplarını (tüm seçmenler) ve hem de ilgilerini (tüm sorunlar) genişletmeye ve büyütmeye zorluyor.
Bu genişleme ve büyüme HDP’nin seçim beyannamesinde kendini gösteriyor. HDP, her sorun alanına değinen, 50 sayfadan ve 12 başlıktan oluşan bir beyanname hazırladı. Beyannameye birçok yönden yaklaşılabilir. Beyannameye rengini veren üç noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Başkanlık karşıtlığı
1. HDP’nin seçim stratejisi, Erdoğan ve AKP karşıtı bir temel üzerine oturuyor. Toplumun sol ve seküler kesimlerinde AKP’nin 13 yıldır süren iktidarına ve Erdoğan’ın şahsına karşı biriken bir öfke ve hatta nefret var. AKP’nin anayasal düzeni değiştirmeyi ve parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçmeyi bir hedef olarak belirlemesi bu kesimlerdeki endişe, öfke ve nefreti kabartıyor. CHP’nin mevcut haliyle AKP’yi durdurma yönünde bir umut vermemesi bir arayışı beraberinde getiriyor. HDP bu arayışa bir yanıt olma iddiasıyla seçime giriyor. AKP’nin ancak kendisinin parlamentoya girmesi halinde frenlenebileceğini söylüyor ve tamamen AKP karşıtı argümanlara dayan bir söyleme yaslanıyor.
Nitekim seçim beyannamesinde HDP, parlamenter sistemi demokratikleştireceklerini belirtiyor ve başkanlığa karşı olduğunun altını özellikle çiziyor: “HDP, açık bir biçimde karşı olduğu ‘Başkanlık Sistemi’nin anayasa değişikliklerinin temel koşulu haline getirilmesini kabul etmeyecek, Başkanlık sistemine geçit vermeyecek.”
Kısa vadeli ve konjonktürel siyasi hesaplar açısından bakıldığında bu tavrın bir açıklaması var. HDP“Başkanlık Sistemine açıkça karşı olduğunu” söyleme ihtiyacı hissediyor. Çünkü AKP karşıtlığı sebebiyle kendine oy verecek/vermeyi düşünecek seçmenlere bir teminat vermesi gerektiğini düşünüyor. Böylelikle ileride AKP ile işbirliği yapacaklarına ve birlikte anayasayı değiştireceklerine dair iddiaları boşa çıkarmaya çalışıyor. Başka partilere oy veren ama AKP’yi cezalandırma noktasında kendi partisinin performansını yeterli bulmayan seçmenleri kendi tarafına saflarına çekmek için AKP karşıtı söylemi en uç noktalara taşıyor.
Fakat uzun vadeli ve ilkesel düzeyde bakıldığında HDP’nin tavrı yanlış. Herhangi bir anayasal rejim (parlamentarizm, yarı-başkanlık, başkanlık) mutlak olarak doğru/iyi veya yanlış/kötü değildir. Zira her üç rejim de demokratik rejimlerdir. Bunların iyi örnekleri olduğu gibi kötü örnekleri de vardır. Önemli olan nasıl kurgulandıklarıdır. Bu itibarla siyasi partiler kategorik olarak bu rejimlerin yanında veya karşısında durmaktan imtina etmelidir. Mesela yerel demokrasiyi genişleten, kontrol-denge mekanizmalarına yer veren ve Kürt meselesinin çözümü için muazzam olanaklar yaratan bir başkanlık sistemi önerisi gelirse, HDP nasıl bir tavır alacaktır? “Hayır, Kürt meselesini çözse de biz başkanlık sistemini istemeyiz” mi diyecektir? Eğer derse, bunu seçmenlerine nasıl izah edecektir?
CHP ile rekabet
2. HDP’nin barajı aşıp aşmamasında Alevilerin tercihi çok belirleyici olacak. Aleviler, bugüne kadar genel olarak CHP’ye oy verdiler ve hatta denilebilir ki CHP siyasi varlığını Alevilere borçlu. Eğer Alevilerin verdiği destek olmasaydı CHP, Türkiye siyasetindeki bugün taşıdığı ağırlığa sahip olmayacaktı.
HDP, Alevi vatandaşların bu tercihi değiştirmeye çalışıyor. Alevilere, şimdiye kadar CHP’nin arkasında durduklarını ama CHP’nin onlara gerektiği gibi sahip çıkamadığını söylüyor. Eğer HDP’ye oy verirlerse, Alevileri daha iyi temsil edeceklerini ve haklarını daha iyi savunacaklarını iddia ediyor. Bunun için de beyannamede Alevilerin taleplerine yer veriliyor. Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedileceği, zorunlu din dersi uygulamasına son verileceği, cem evlerine ibadethane statüsünün tanınacağı,“özgürlükçü laiklik ilkesini ortadan kaldıran 4+4+4 uygulamasına” son verileceği belirtiliyor.
Araştırmalar CHP ile HDP arasında % 4’e varan bir oy geçişinin imkân dâhilinde olduğunu gösteriyor. Bu rakam her iki parti içinde hayati bir önem taşıyor. Eğer Alevilerin bir kısmının oylarının kendisine akmasını sağlarsa HDP’nin barajı aşması mümkün olacak. CHP ve Kılıçdaroğlu için ise Alevilerin oyunu kaybetmesi zor günlerin başlaması anlamına gelecek. CHP % 25’in altına düşerse Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu muhafaza etmesi güçleşecek.
Buna mukabil CHP Alevi oylarını kendinde tutmayı başarırsa, CHP’nin oylarını bir miktar artırma ihtimali doğacak, Kılıçdaroğlu rahatlayacak ve konumunu tahkim edecek. Fakat bu durumda da HDP’nin barajın üstüne çıkması güçleşecek.
Bu nedenle seçime kadar olan sürede, Alevi oylarını almak için CHP ile HDP arasındaki rekabetin kızışacağı, Alevileri kendi taraflarına çekmek için iki partinin sert bir mücadeleye gireceği öngörülebilir.
“Kürt partisi” değil “sol parti”
3. HDP, seçim beyannamesinde toplumda mağdur olan tüm kesimlerin sözcülüğüne soyunmuş. Kürtlerin, Alevilerin, LGBT’lilerin, kadınların, çocukların, işsizlerin, vb. taleplerine ses vermek istemiş. Bu, HDP’nin “Kürt partisi” olmaktan çıkıp bir “sol parti”ye dönüşme yolunda attığı bir adım olarak okunabilir. Elbette HDP’nin öteden beri kendini sol olarak nitelendirdiği söylenebilir. Ama halk nezdine HDP geleneği hep bir “Kürt partisi” olarak yer edindi. HDP de öncelikli olarak bir Kürt partisiydi, bir sol partisi değil. Seçim beyannamesi, HDP’nin bu algıyı değiştirmek için kararlı olduğunu gösteriyor. HDP artık bir Kürt partisi olarak değil de sol parti olarak anılmayı talep ediyor.
HDP’nin dönük önemli eleştirilerden bir de, yapıcı değil yıkıcı bir siyaset tarzının olmasıydı. Sürekli olarak yapılanları eleştirmesi ama çözüm adına bir plan ve proje ortaya koymamasıydı. Beyannamede HDP bu tavrını değiştirmeye çalışmış. Eğitimden sağlığa, çevreden iş güvencesine, dış politikadan yargıya, şehircilikten ekonomiye birçok alanda vaatlerini sıralamış. Böylelikle negatif değil pozitif bir siyaset izleyeceğinin işaretlerini vermiş.
Hiç şüphesiz bu vaatler eleştiriye açık. HDP’nin iktidara gelmeyeceği kesin. Bunun verdiği rahatlıkla bütün iyi niyetlerini bir sepetin içinde topladığı söylenebilir. Bazı vaatlerin gerçeklikle bağının kopuk olduğu belirtilebilir. Bazı vaatlerindeki tutarsızlıklara değinilebilir. Fakat kanımca asıl önemli olan her kesimi yakalamaya çalışan bir programla halkın önüne çıkmaktır. Bu, siyasetin merkezine yürüme iradesinin göstergesidir. Merkeze yolculuk devam ettikçe söylem ve eylemde aşırılıkların törpülenmesi kaçınılmazdır. Baş, ancak taç giydikçe akıllanır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025