Cafer Solgun
Biliyorsunuz, toplumun daha çok “belirli” kesimlerinde can-ı gönülden veya kerhen ya da mecburiyetten CHP etrafında kümeleşmiş hayli çeşitli çevrelerden mütevellit bir “AKP gitsin de...” gruplaşması var. 2023 seçimleri öncesinde “geldik, geliyoruz” heyecanından yerinde duramayan bu kesimler, seçim yenilgisinin ardından ciddi bir hayal kırıklığı yaşadılar. “Bu halk adam olmaz abi!” psikolojisinden bir parça sıyrılmaları için memleketin yeni bir seçim sath-ı mailine girmesi gerekti.
Bireyler düzeyinde istisnalar kuşkusuz vardır ama bu çevrelerde seçim yenilgilerinin ardından özeleştirisel bir muhasebe yapmak yerine öne çıkan söylemler, her defasında Türkiye halklarına dair kerameti kendinden menkul “vecizler” oluyor. (Ben nezaketimden “veciz” diyorum, ne demek istediğimi siz anlayın.) “Tayyip ve AKP gitsin de...” bir siyaset değil. “Hele bir gitsinler sonrasına bakarız” lafı da seçmenlerini gönlünü fethedecek bir “vaat” değil. Bu denli açık bir gerçekliği dahi anlamaya ve üzerinde düşünmeye yanaşmıyorlar.
Bunların seçim yenilgilerine uydurdukları en gözde kılıfları, “Kürtler yine bizi sattı!” teranesi. Kürt seçmene karşı bitmeyen ama hiçbir mesnedi, dayanağı da olmayan bir kuşku içindeler hep. Şöyle bir yoklayın hafızanızı. Öncesinde bağımsız adaylarla seçimlere katılan ve hepsi de periyodik olarak kapatılan Kürt partileri (gerçi kendilerine HEP’ten beri “Türkiye partisi” diyorlar), ilk kez Selahattin Demirtaş liderliğinde parti kimliğiyle seçimlere katıldı (2015). O gün bugündür de bu spekülasyonlara konu oluyorlar.
Bu, “seçmenin ağzı torba değil ki büzesin” denilerek geçiştirilebilecek, kahvehane muhabbetlerinde edilen alelade bir spekülasyon olsa üzerinde durmaya değmez tabii ki. Ama öyle değil. Birincisi bazı insanların gönüllü biçimde yaydıkları ve “alıcısı” oldukça fazla olan bir şayia olduğu için değil. İkincisi de, yenilgiye “hazır kılıf” işlevi gördüğü için kimsenin yalanlamadığı, aksine faydalandığı bir spekülasyon. (AKP’nin de işine geliyor bu arada...)
Bu sağdan sola bileşimi hayli çeşitli “AKP gitsin de...” cephesi, yerel seçimler yaklaşınca yeniden toparlanmaya başladı. Bu toparlanma Saray iktidarına karşı değil ama. Dem Parti ve Selahattin-Başak Demirtaş çiftine karşı. Başak Demirtaş, İBB’ye aday olabilirim dediği günden beri sosyal medyada rezilce linç ediliyordu. Neticede aday olmadı ve sanırım kendi adına doğrusu da buydu. Ne var ki Başak Demirtaş’ın aday gösterilmemesi bu kez de yandaş yorumcuların diline düştü; Dem Parti düşük profilli bir aday çıkararak İmamoğlu’na “örtülü destek” verecek! Yani “gizlice” ya o tarafa ya da bu tarafa yedeklenecek; kendi başına bir “yol” izlemesi imkan ve ihtimaline kimselerin kafası yatmıyor.
Ama esas olarak Dem Parti’nin Mersin dışında İstanbul da dahil her yerde aday çıkaracağını açıklaması (7 Şubat 2024), peşinen “Kürtler bizi sattı” demeye şartlanmış çevreler tarafından daha çok “Dem Parti AKP ile gizlice uzlaştı, her yerde muhalafete kaybettirmek için aday çıkarıyorlar” yorumlarıyla karşılandı. Bu, daha çok İstanbul ve Ekrem İmamoğlu açısından dillendiriliyor.
Yeri gelmişken söylemiş olayım: CHP ve Kemalist çevrelerden de çok okurum var. Tabii yazılarımı ve kitaplarımı okuyup da CHP’den, Kemalist hassasiyetlerinden vazgeçen yok. Ama, “Biraz kafam karıştı. Hiç öyle düşünmemiştim” diyenler var. İşte düşünmeye sevk eden soru geliyor şimdi: Öncesinde HDP’nin şimdi de Dem Parti’nin AKP ile anlaştığına dair yürütülen spekülasyonların bir tane bile inandırıcı “delili” var mıdır? Nedir? Ama bunun aksini ortaya koyan “deliller” görmezden gelinmeyecek kadar çok: Belediyelerine kayyumlar atanmış... Demirtaş başta eski vekilleri, yöneticileri ve belediye başkanları içeride... Sürekli operasyonlara, gözaltı ve tutuklamalara maruz kalıyorlar... Seçim meydanlarında adları “terörün uzantısı parti” şeklinde anılıyor, vs.
Madalyonun bir de öteki yüzü var. Bu mesnetsiz spekülasyonları tabii ki Kürt seçmenler de görüyor, duyuyor ve okuyor. Dolayısıyla tepki duyuyor. Kendilerinden, herhangi bir “karşılık” beklemeden CHP’yi desteklemeleri istenen, bunu yaparken bile “satar bizi bunlar” laflarına maruz kalan Kürt seçmen, en son 2023 seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu tarafından aldatılmış olmalarını da unutmuş değil.
“AKP kaybedecek, az şey mi?” denilecektir hemen. Bunun Kürt seçmen nezdinde çok da fazla bir anlamı yok; bunu anlamak neden bu kadar zor? AKP-MHP koalisyonunun yerini Zafer Partisi destekli CHP-İyiParti ve diğerleri alsa Kürtlerin “Kürt” olmaktan ileri gelen hangi sorunu çözülecekti? Hayatlarında ne değişecekti? Bu sorulara verecek yanıtı olmayanların “Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete!” muhabbeti yapmalarının kendilerini kandırmaktan başkaca bir anlamı yok...
Bu anlamda Dem Parti sözcülerinin, “Tabandan tepki var, kendi adaylarımızla seçime girmemizi istiyorlar” şeklindeki beyanları, doğrudur.
Fakat Dem Parti’ye yönelik tabandaki eleştiriler bununla sınırlı değil. Bugüne değin yürütülen politikasızlıkla malûl siyasetin ciddi bir özeleştirisel değerlendirmesini yapmış değiller. Siyaset üretemiyorlar. Görebildiğim, sokaktaki insanın nabzını tutmaktan hala uzaklar. Fedakar seçmenlerini temsil etmekte gerektiği kadar başarılı, yaratıcı ve güven veren bir pratikleri henüz yok...
Bu yetmezliklerin “baskı var” ile gerekçelendirilmesi bir yere kadar anlaşılabilir elbette. Ama mesele de zaten bu baskılara rağmen, bu baskılara karşı ve bu baskıları püskürtecek mümkün olan en geniş kapsamlı bir demokrasi mücadelesini yürütebilmek. Çapsızlığın mazereti her zaman “baskılar” değil...
Madem memleket seçim atmosferine girdi, devam edeceğim...
Günün sözü, yazının meramıyla ne kadar ilgisi var emin değilim ama içimden geldi, Blanqui’den: Onların efendilerini seçmekten başka özgürlükleri yoktur...
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025