Ali BAYRAMOĞLU
Hafta sonu Diyabakır'daki siyasi 'şölen'in farklı yönlerini atlamamak gerek.
Bu 'şölen', her şeyden önce ülke için ve tüm siyasi meseleler açısından demokrasi ikliminin önemine ve buna duyulan ihtiyaca işaret ediyordu.
Aynı zamanda AK Parti'nin duruşu, politikaları ve dokusu açısından 'dünü ile bugünü' arasında keskin bir kopuşun olmadığını gösteriyordu.
Bir terazi düşünün...
Bir 'kefe'sinde Gezi olayları ve sonrasının otoriter dili, eleştirel iklimi, buna paralel olarak AK Parti'nin artan kimlikçi çıkışları olsun...
'Diğer kefe'de ise son Diyarbakır görüntüleriyle, zamanlama ve umut tazeleme girişimiyle, çözüm angajmanıyla, Kürt kokusuyla Kürt sorunu, bu sorunda alınan yolun işaret ettiği denge ve süreklilik bulunsun...
Bu iki kefe birlikte AK Parti'yi tarif eder.
Bir yanda kuvvetli bir siyasi irade, keskin özgüven, bunun üzerinden siyasi-toplumsal tasavvurlar ve hamlelerle yol alan bir AK Parti...
Öte yanda siyasal ve toplumsal koşullara, hatta diğer siyasi tasavvurlara yüksek uyum gücü, kendisini ve politikalarını bu istikamette yenileme yeteneğiyle AK Parti...
İçki yasasından özel evler meselesine, ataerkil dilden polis şiddetine, KCK tutuklamalarından hukuk ihlallerine giden bir yol.
Zinayı suç olmaktan çıkaran AB'yle müzakerelere başlayan, devlet düzeyinde sivilleşmeyi sağlayan, temel hak ve özgürlükler alanını genişleten, Kürt sorununu bugün içinde bulunduğu çözüm iklimine taşıyan diğer bir yol...
Türkiye'de genel olarak siyasi tabloyu, özel olarak Kürt meselesini, bu iki yönü, bu iki kefeyi bir arada ele almadan doğru değerlendirmek pek zordur.
Bugün Kürt sorunu açısından kritik bir noktadayız...
Pek sık yapılan ve gelinen noktayı sadece Kürtlerin mücadelesine bağlayan analizler genellikle savaşçı ve tek ayaklıdır. Altını tekrar çizelim bu kritik noktada belirleyici olan unsurlardan birisi de AK Parti'nin koşullara uyum ve bu çerçevede politka yenileme yeteneğidir.
Diyarbakır'daki son görüntüler buna dair yeni ipuçları taşıyordu.
Şöyle bakalım:
Kürt sorunu Türkiye'de demokrasi tartışmalarını ve demokrasinin güzergahını önemli ölçüde belirledi, bundan sonra daha çok belirleyecek.
Aktörler, taraflar, gözlemciler, Türkler ve Kürtler bilmektedir ki, Kürt sorununun kalıcı çözümü, yeni 'siyasi kod sistemi' ve 'yeni bir siyasi yapılanma' gerektirir.
Bu yapılanma Kürtlerin taleplerine yanıt verecek, ancak o oranda ülke bütünlüğünü pekiştirecek sisteme işaret eder.
Söz konusu olan kültürel farklılıkların kabulü, kendi varlıklarını siyasi olarak işleyebilme imkanları, kendi yaşam alanlarıyla ilgili karar mekanizmalarında yer alabilmeleri yanında, kültürel ve toplumsal çoğulculuğu devreye sokabilecek bir sistemdir.
Böyle bir sistem sadece hem 'Kürt sorununda çözüm gereklerine',hem 'katılımcı demokrasi'ye işaret eder.
Nevruz'da Öcalan'ın mektubu ve Barzani'li Diyarbakır'da Erdoğan'ın vurguları, toplumsal umut ve beklentiyi pozitif olarak besleyen bu istikamette bir açık ve angaje 'irade beyanı'dır.
Bir süre önce çıkan demokratikleşme paketi de pek çok yönüyle özellikle, toplum-devlet ilişkilerine ve zihniyet meselesine yönelik çok-kültürlü toplum inşa vurgusuyla bu irade beyanının bir parçasıydı.
Şimdi soru şudur:
Bu irade beyanı ne zaman gerçek bir çözüm sürecine dönüşecektir?
Bu konuda mevcut siyasi dengeler ve konjonktür çerçevesinde siyasi iktidarın yol alış şekli, şimdilik, 'kontrollü, tedbirli, temkinli' bir nitelik taşıdı.
AB Yerel Yönetimler Şartı'na dair muhalefet şerhlerinin kalkması gibi son derece basit hamleler dahi bu dengelere takıldı. Terörle Mücadele Yasası'yla ilgili değişiklikler, KCK davası üzerinden siyasi örgütlenme hakkı ve ifade örgürlüğüne dair iyileştirmeler de keza...
Ancak bugün ciddi bir siyasi denge ve konjonktür değişimiyle karşı karşıyayız.
Bölgede Kürt sorunuyla ilgili yaşanan değişimler, kuvvetli bir Kürt dinamizmi siyasi iktidarın ağır ve temkinli yöntemini, Diyarbakır çıkışının, Barzani simgesinin de işaret ettiği gibi siyasi iktidarın duruşunu adım adım değiştirmesine doğru ilerleyecektir.
Nasıl?
Yarına...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025