Ayşe Böhürler
Vicdanınıza sesleniyorum bir otobüse biniyorsunuz, o otobüs, o firma 6 kez yolda kaza yapmış yedinciye aynı firmadan bilet alır mısınız?”… CHP aradı taradı nihayet kendi geleneği içinden gelen yukarıdaki sözlerin sahibi Muharrem İnce’yi aday seçmek durumunda kaldı. İnce çerçevesinde ortaya çıkan tabloya bir göz atalım.
* Kılıçdaroğlu’nun parti içinde karşısına rakip olarak çıkma potansiyeli olan Muharrem İnce’yi siyaseten elimine etme düşüncesi mutlaka rol oynamıştır. Diğer taraftan İnce’nin CHP’nin kemik seçmen oylarını konsolide etme potansiyeli yüksek. Seçmen için ideolojik uyumu olan bir aday. Bu CHP’nin oyunu etkiler. Anketlerde Akşener’in partisine kaydığı ortaya çıkan bir kısım CHP seçmenini partide tutabilir. Bu durumda Akşener’in ilk turda ikinci olma ihtimalini azaltır. İnce’nin alması muhtemel %20 bandındaki oyu Akşener’in geçmesi bir hayli zor. Bu nedenle burada yarış ittifak içinde Muharrem İnce ve Akşener arasında olacağa benziyor.
* Akşener’in buna tepkisi ne olacak? Bunu henüz bilmiyoruz ancak Muharrem İnce isminden pek memnun olmayacağı yukarıdaki hesaba göre aşikar. Diğer taraftan Akşener’in CHP olmadan tek başına barajı geçme ihtimali de sallantıda. Bu durum Meral Akşener’in elini kolunu bağlayacaktır..
* Muharrem İnce’nin Kılıçdaroğlu’ndan daha iyi bir hatip olduğu muhakkak. Ancak hala açıklamaları ve kendileri çelişkiler yumağı. Kılıçdaroğlu, M. İnce’nin adaylığını açıklarken yakasındaki CHP rozetini teslim aldı ve böylece İnce tarafsız bir Cumhurbaşkanı adayı oldu. Mizansenin tamamı tam bir illüzyon. Çünkü bir taraftan hala referandumu kabullenememe ve yel değirmenleriyle savaşma durumu var, öte yandan da bu hareketle referandumu destekleyenlerin de tezlerini teyit etmiş oldular. Bu “tarafsız” Cumhurbaşkanı meselesi her dönemde manasız bir tartışma olmuş, Çünkü hayatın olağan akışı içinde her cumhurbaşkanı illa ki bir taraftı.
* Muharrem İnce iki kez Kılıçdaroğlu’na karşı parti başkanlığına aday oldu ikisinde de kaybetti. O süreçlerde bir hayli de ağır konuştu. Dedi ki: “Değerli basın mensupları Türkiye’nin vicdanına sesleniyoruz 6 seçimde başarılı olamamış bir Cumhuriyet Halk Partisi var. 7’inci seçimde bunun başarılı olacağını söyleyen bir Allah’ın kulu var mı? Ne olacak da, hangi büyük değişim olacak da 2019’da yaşayacağımız 3 büyük seçimi başarıyla sonuçlandıracağız. (2018’de öne alınan CB seçimi, meclis seçimi ve 2019’da yapılacak olan yerel seçimleri kastediyor.) Yani 6 seçim yenilmiş bir parti 2019’daki CB seçimini, mv seçimini ve yerel yönetimler seçimini hangi emarelerle başarıyla atlatacak? Kim burada bir başarı şansı görüyor bir ışık görüyor? Ben göremiyorum. Hatta önümüze bir referandum gelirse, başkanlık sistemi gelirse RTE 6 kez yendiği bu yönetimi yeniden yenecektir. (ki yendi zaten) Ben bunu görüyorum. Vicdanınıza sesleniyorum, bir otobüse biniyorsunuz, o otobüs, o firma 6 kez yolda kaza yapmış yedinciye aynı firmadan bilet alır mısınız?”
Ne oldu da, hangi büyük değişim oldu da bu seçimde Muharrem İnce partisinde başarı şansı görüyor? Yoksa o beklediği büyük değişim kendi dahil partisinin olmadık tezvirat ile yürüttüğü kampanya ve diktatörlük gelecek diye karşı çıktığı Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi miydi?
Görülen o ki CHP’nin hesabı büyük ama umudu yok.
HATIRALAR... AK PARTİ’NİN AMPULÜ
Adalet ve Kalkınma Partisi kurulurken amblemi ve ismi medyada çokça üzerinde konuşulan konulardan birisi olmuştu. Partinin sembolü olarak kabul edilen ampul akla hayale gelmeyecek pek çok şeye benzetilmişti. Özellikle muhalif basında derken, o zaman Ak Parti’ye muhalif olmayan basın olmadığını hatırlayarak düzelteyim, tüm basında amblem bir tür mizah konusu haline getirilmişti. Ampulün benzetildiği “rahle”, “sarık” gibi şeyler Ak Parti’nin üzerine yapıştırılmaya çalışılan “irticacılık” iddiasına uyumluydu. Mesela ampul ters çevirilince sarık olabiliyordu, içindeki çizgiler de rahle… Bir de parti adının ise Allah-Kuran-Peygamber’in ilk harfleri olduğunu öne sürenler de vardı. Parti’ye yönelik eleştiri yapanların başında da bugün olduğu gibi o gün de Saadet Parti’si vardı. Dönemin Genel Başkanı Recai Kutan’ın “ampulleri kaç watt göreceğiz” açıklamasının üzerinden tam 17 yıl geçti. O cephede bir gelişme olmadı ama Türkiye bu enerjiyle büyük mesafe kat etti. Hem ülkeyi kalkındırdı hem de her seçimde iktidar oldu. Kendi içinde en ufak bir yenilikçi harekete dahi izin vermeyen ise hep durduğu yerde sayıkladı hatta daha geriye gitti. Bugün de CHP gibi kendisini boğmaya çalışan zihniyetle, ittifakla seçime giriyor. Milli Görüş hareketinin emektarlarının, dava adamlarının kemikleri sızlıyordur diye düşünüyorum.
MUHALEFETİN İDDİALARI
Başkanlık sistemi için referanduma giderken muhalefetin pek çok iddiası vardı. Bunlardan birisi de yeni sistemin parlamenter sistemi yok edeceği iddiasıydı. Şimdi ise muhalefet parlamenter sisteme sıkı sıkıya yapışmış vaziyette. Ortaya çıkan matematik Parlemento’nun başkanlık sisteminde çok daha önemli olacağını gösteriyor. Yeni sistemde parlamenterler sadece yasamaya odaklanarak gereksiz mesai harcadıkları bir çok işten uzaklaşacaklar. Meclis daha geniş bir yelpazede, çoğulculuğu yansıtan bir temsile sahip olacak. Muhalefetin “parlamenter sisteme dönmeliyiz” sloganı da böylece çöpe atılmış oldu. Zaten bu iddia da gerçekleşebilir bir iddia değildi. Yeni bir anayasa değişikliğini referanduma götürebilmek için meclisin beşte üçünün desteğini almaları gerekir. Bunun ise olma ihtimali dahi yok. Hadi oldu diyelim, birbirine benzemeyen bu partiler birlikte yeni bir seçime girmeyi nasıl göze alacaklar. Hadi onu da göze aldılar, kazanacaklarını nasıl garantileyecekler. Yani her zamanki gibi olmayacak vaadlerle CHP seçmenin aklını karıştırıyor. Her zaman yaptıkları siyaset de bu değil mi?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2020
29.06.2019
13.04.2019
30.03.2019
9.02.2019
26.01.2019
19.01.2019
12.01.2019
5.02.2019
29.12.2018