Bayram ZİLAN
1-Ak Parti, bölge adaylarını belirlerken önceki seçimde yaptığı hataları yapmamalı. HDP’nin “içi boş, alıcısı çok” propagandasına karşı, AK Parti’nin yaptığı onca icraata rağmen“alıcısı olmayan bir jargon” kullanan ve bu jargon nedeniyle“hiçbir etki gösteremeyen” adaylarla Kürtlerin karşısına çıkmamalı. Ak Parti’li Kürt adayların eli güçlü. Ak Parti’nin yaptığı demokratikleşme hamleleri, yatırım, hak ve özgürlüklerin genişlemesi, dil ve kimlik üzerindeki baskıların kaldırılması gibi Kürtlerin lehine olan birçok argüman var. Ak Parti, bu argümanları hem bölgedeki hem de Batı’daki Kürtlere iyi anlatacak adaylar göstermeli.
2-Ak Parti, Kürtlerin yoğun yaşadığı Bursa, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, İstanbul, Kocaeli, Ankara, Konya, Manisa gibi Batı illerinde en az birer Kürt aday göstermeli. Seçim sonuçlarına bakıldığında HDP’nin barajı aşmasındaki ve bu kadar yüksek oy almasındaki faktörlerden bir tanesinin de Batı’dan gelen oylar olduğu unutulmamalı.
3-Ak Parti, bu defa seçim meydanlarında HDP’den bahsetmemeli, HDP’yi sürekli muhatap almamalı, TV ekranlarında sürekli HDP’ye laf yetiştirmemeli. Bu yöntem, Ak Parti nefreti olan kesimi HDP’ye kamçılıyor. Özellikle yazılı medyanın sürekli HDP manşetleri atmasının, eleştirilecek birçok konu varken HDP’nin amblemindeki yapraklar üzerinden çok absürd ve karşılığı olmayan bir dille HDP’ye yüklenmesinin seçmende ters etki yaptığını hesaba katmak gerekiyor. Bu hususta daha akıllı ve rasyonel verilerle hareket etmeli. Medya, geçen seçimde HDP’yi sürekli manşetlere taşımakla farkında olmadan HDP’yi parlatmış olduğunu unutmamalı.
4-Çözüm Süreci’nde muhatap olarak sadece PKK/HDP’nin alınması büyük bir hataydı. Elbette silah bırakma müzakeresi silahı elinde tutanlarla yapılır. Ancak anayasal haklar, temel hak ve özgürlükler, sivil anayasa, eşitlik ve anayasal yurttaşlık gibi hususlarda müzakere, bölgedeki kanaat önderleri, İslami çevreler/gruplar, sivil toplum örgütleri, medrese çevreleri ve diğer aktörlerin de olduğu geniş bir toplum kesimi ile yapılmalıydı. Bu yapılmadı. Yapılmadığı içinHDP/PKK, Kürtlerin tek temsilcisiymiş gibi bir algı oluştu.Bu algı hem Batı’da, hem Doğu’da, hem Kürtlerde hem de Türklerde oluştu. Ak Parti, bu algıyı acilen kırmak ve değiştirmek için yeni bir kampanya başlatmalı.
5-Ak Parti, PKK/HDP çizgisi dışında kalan bütün Kürt kesimlerine, hiç vakit kaybetmeden, hemen şimdi kucak açmalı. Onlarla güçlü ilişkiler kurmaya başlamalı. Özellikle Dindar Kürt oluşumlarla bu bağı güçlendirmeli. Bu bağ kurulamazsa, Çözüm Süreci’nde geri planda kaldığını düşünen Dindar Kürtlerle tam bir duygusal kopuş yaşanır. Bu nedenle Özellikle bölgede Azadi Hareketi, Öze-Dönüş, Mazlum-Der, Türkiye KDP’si, HüdaPar, gibi bütün sivil ve siyasi oluşumlarla temas kurulmalı.
6-Ak Parti, 2009’dan sonra Kürtlerde duygusal kırılma yaratabilme potansiyeli olan olayları, ritüelleri ve simgeleri tam olarak keşfedemedi. Tarihsel olgular, coğrafyalar ve isimler üzerinden söylem geliştirmekte zayıf kaldı. Sözgelimi, Ak Parti’nin Kobani meselesinde attığı birçok olumlu adımı anlatamaması, “Ak Parti’nin Kobani’yi ve dolaysıyla Kürtleri önemsemiyormuş gibi bir hava oluşmasına” neden oldu ve bu negatif hava Kürtlerde duygusal bir kırılma yarattı. HDP, bu tabloyu başarılı bir şekilde kendi lehine kullandı. Süleyman Şah için Ak Parti hükümetinin çıkardığı ses çok güçlüydü. Hükümetten ve Ak Parti içinden birçok kişi Süleyman Şah ile ilgili açıklama yaptı, orayı sahiplendi. Medyada çok geniş yer buldu. Bu tablo, Türklerde ciddi bir duygusallık, “hükümet Süleyman Şah’ı savunuyor gururu ve algısı” yarattı. Ancak buna karşın Kobani meselesinde kullanılandil ve isteksizlik duygusu yaratan cılız ses, Kürtlerde hükümete karşı bir gurur yaratmadı, aksine bir kırgınlık ve öfke yarattı. Oysa Ak Parti, Süleyman Şah’a yaptığının en az on katını Kobani için yaptı. Eğer Ak Parti, Kobani’yi Süleyman Şah gibi anlatsaydı, sahiplendiğini gösterseydi, Kürtler Ak Parti’ye daha çok bağlanırdı. Dolaysıyla Ak Parti, bu seçim kampanya sürecinde, Kürtlere onların da partisi olduğunu daha çok hissettirecek yöntemleri geliştirmeli.
7-PKK/HDP’nin bölgedeki örgütlü yapısı karşısında, Ak Parti’nin çok zayıf ve etkisiz teşkilat yapısı, Ak Parti’ye oy vermek isteyen kitlenin tehditlere boyun eğmesini sağladı. Ak Parti seçmeni, ev ev çalışma yapacak kadar örgütlü olan HDP/PKK karşısında kendisini yalnız hissetti ve üzerindeki korkuyu atamadı. Sandığa cesaretle gidip Ak Parti’ye oy veremedi. Bu nedenle Ak Parti, bu seçimde bölgedeki teşkilatların tamamından maksimum performans sergilemelerini istemeli.
8-Ak Parti, bazı sandıklarda “sıfır geçersiz oy” gibi absürd sonuçların çıkmasına neden olan “seçim güvenliği” meselesine mutlaka çözüm bulmalı. Sözgelimi, tek kişinin kayıtlı bütün seçmenlerin yerine oy kullanmasının önüne geçmek ve oy sayımını kontrol etmek için bölgede müşahidi olmayan sandık bırakmamalı.
Sonuç olarak, Kasım 2002 seçimlerinden 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Ak Parti’ye oy veren Kürtlerin 7 Haziran seçimlerinde tepki olarak Ak Parti’ye oy vermedikleri, 1 Kasım seçiminde de Ak Parti’nin atacağı adımlara, söyleyeceği sözlere ve göstereceği adaylara göre hareket edeceği su götürmez bir gerçektir.
Dolaysıyla, Ak Parti yapacaklarıyla Kürtleri ya geri kazanacak, ya da yapmayacaklarıyla Kürtleri HDP’de konsolide edecek.
Eğer Ak Parti, işe öncelikle “Kürtlerin de temsilcisi” olduğunu hissettirerek başlar, HDP’nin Kürtlerin tek temsilcisi olmadığını pratikleriyle, söylemleriyle “yeniden” gösterir, bölgedeki Kürt adaylarını yeniler, HDP’nin yaptığı propagandanın gerisinde kalmayan, medyatik, liyakat ve sadakat sahibi adaylar belirler ve ayrıca bölge haricinde Batı’da da Kürt adaylar gösterirse 7 Haziran seçimlerinde tepki olarak HDP’ye giden Kürt oylarını 1 Kasım’da geri kazanır.
Unutmayın.!
Ak Parti’nin karşısında hiçbir icraat yapmamasına rağmen sadece propaganda gücü ve örgütlülüğü ile halkı ikna etmeyi başarmış bir HDP vardı.
Birçok açılım ve icraat yapmasına ve bugüne kadar Kürtlerden hep destek göstermesine rağmen 7 Haziran seçimlerinde yaptıklarını anlatamayan ve Kürtleri ikna edemeyen bir Ak Parti vardı.
Mü’min bir delikten iki defa ısırılmaz
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019