Bülent KORUCU

Bülent Arınç konuşunca…
27.10.2015
2238

 AK Parti'nin eski ağır toplarından Bülent Arınç yine konuştu. Parti içinde birçok kişinin yaşayıp dile getirmeye çekindiği meseleleri bir kez daha vurguladı.

Pek çok konuda olduğu üzere iki zıt tepki yükseldi. ‘AKP bölündü' bayrağı sallayanlar da haklı değil, Arınç'ı tahkir ederek partide hiçbir ağırlığı yok diye avunanlar da. ‘Niye daha önce konuşmadı?' eleştirilerinin bir kısmı yersiz, ‘aday gösterilmediği için konuştu' diyenler ise basit tetikçi.

Bülent Bey, Mavi Marmara konusunda daha teenni ve sağduyulu durdu. İlk günden itibaren krizi küçültmeye çabaladı. Türkiye'ye ve mağdur Filistin halkına zarar vermeyecek çizgiyi savundu. İlk gün esip savuranlar sonra onun tezlerine geldi. Aylardır İsrailli yetkililer hakkında çıkarılan kırmızı bülten işleme konulmuyor. Önceleri her işin günah keçisi paralele yıktılar gecikmeyi; şimdi gündeme bile getirmiyorlar.

Gezi olaylarına da Erdoğan'dan farklı yaklaşmıştı, Arınç. Çapulcular söylemi yerine ikna edici çalışmalar önermiş ve daha ileri giderek özür dilenmesini talep etmişti. Arınç'ın “Polisler aldıkları talimatı yerine getiriyor. Mahkemenin ‘durdurma' kararını yerinde ve isabetli buluyorum. ‘AVM istemiyoruz' diyenlere biber gazı sıkmak yerine ‘İşin doğrusu budur' diye ikna edici çalışmalar yapılmasında fayda görüyorum. Belediye ve Kültür Bakanlığı'nın İstanbul halkına özür ve açıklama borcu var” sözleri ne yazık ki dikkate alınmadı.

Arınç Başbakan Yardımcısı olarak muhatap olduğu onur kırıcı muameleye isyan ederken Erdoğan'ın yönetim tarzını da deşifre ediyordu. Partinin kurucu sütunlarından eski Meclis Başkanı Arınç bile ‘özgül ağırlığını' hatırlatmak zorunda kalıyorsa diğer insanların durumunu siz düşünün!

Dolmabahçe Mutabakatı ve Çözüm Süreci'nin bitirilmesi tartışmalarında da Arınç, Erdoğan'la ters düşmeyi göze aldı. “Hükümetin çözüm iradesi sürüyor.” temalı sözleri ve “Erdoğan'ın her şeyden haberi var.”' açıklaması önemliydi. Ancak Başbakan Davutoğlu kendi iradesini savunamadığı için Arınç ortada kaldı. Erdoğan'ın hayat memat meselesi gördüğü konuda “Montaj başkanlık olmaz.” bile dedi.

Bütün bu söyledikleri Arınç'ın bütün günahlarına kefaret olmaya yetmiyor. Ülkenin antidemokratik gidişine ‘dur' diyebilecek birkaç isimden biriydi. Bu kredisini zamanında ve etkin biçimde kullanmadı. Erdoğan'ın tek adam haline gelişini seyretmekle yetindi. Bugün o gücü ve kredisi yok ama konuşması bir gösterge. Partide kaynayan kazanın fokurtuları dışarıdan duyulacak hale geldi. Gittikçe büyüyen gayri memnunlar kitlesi akacak güvenli bir mecra bulduğunda yerini gözden geçirecek.

Arınç konuştu diye karakter suikastına girişen infaz mangaları, onun deyimiyle ‘Yezit'i kıskandıracak kişiler' şu cümleleri okusa iyice çıldırırlar herhalde:

“Her şey liderin iki dudağının arasında. Milletvekili, elini kaldırırken liderin, grup başkan vekilinin dudağına, gözüne bakıyor. Grupta başka davranıyor, kuliste başka konuşuyor. Bütün bunların altında lider sultası yatıyor.”

“Yeni bir liderlik tarifi lazım. Tekelci bir aklın yönettiği siyaset değil, kolektif bir aklın yürüttüğü bir siyaset anlayışı şart. Ülkemizde maalesef siyasi liderleri partilerde tanrılaştırma anlayışı var. Liderleri putlaştırma eğilimi ağır basıyor. Bu çok yanlış. Korkuyor liderler. Çünkü serbest bıraksalar, millet kendilerine büyük bir ders verecek.”

Bu sözler Erdoğan'a ait. 4 Ocak 2001'de Milliyet gazetesinde Hasan Cemal'in köşesinde yayımlandı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar