Cennet USLU
Dinî bir cemaat gibi görünen Gülen Cemaati’nin 15 Temmuz’da gözü kara ve eli kanlı bir terör örgütüne dönüşmesi, cemaatlerin devlet ile ilişkisi konusunu tartışma gündemimize taşıdı. Her meselede olduğu gibi burada da ifrat ve tefrite giden duygusal tepkiler üzerinden çözümler öne sürülüyor. Oysa bu konular tartışılırken duygu yerine aklın, önyargı yerine bilginin, anlık-konjonktürel bakış yerine tarihsel perspektifin hâkim olması gerekir.
Hem Kemalistlerin hem de AK Partililerin çoğu cemaat - devlet ilişkilerinin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda önyargılarını ve korkularını yansıtan bir perspektife hapsoluyorlar gibi geliyor bana.
Kemalistler bilindik laikçi ezberleri ve korkularıyla Gülen Cemaati felaketini fırsata çevirerek din ve dindar alerjilerini yansıtan değerlendirmeler yapıyorlar. Bütün cemaatleri genel olarak kötüleyen, onları hırsız, ahlâksız ve yobaz sayan anlayışlarını FETÖ örneği vesilesiyle yeniden piyasaya sürmeye başladılar. Cemaatlerin yasaklanması, ticaret, basın-yayın ve eğitim gibi faaliyetlerinin durdurulması veya cemaat mensuplarına devlet kapısının kapatılması gibi önerileri hararetle savunuyorlar. Gülenciler yerine devletin şimdi başka cemaatlerin eline teslim edileceği korkusunu yayıyorlar.
Kemalistler dinî cemaatleri büyük bir tehdit olarak gören ve temelde yasaklamak, baskılamak, sivil ve kamusal alanda bu cemaatlerin hayat alanlarını daraltmak üzerine kurulu bir perspektif sunuyorlar.
Oysa Kemalistlerin unuttukları, ya da aslında hiç kabul etmeye yanaşmadıkları gerçek ortada duruyor. Gülen Cemaati’nin bu ölçüde güçlenmesi ve devletin her kademesine sızmasında, laiklik adı altında dindarlara ve dini cemaatlere karşı yürütülen baskıların ve getirilen yasakların doğrudan katkısı var. Bu örgüt söz konusu baskı ve yasakları işaret ederek hem kendi üyeleri hem demokrat ve muhafazakâr kamuoyu karşısında gizli-saklı, kamuflajlı ve hattâ kriptolu bir halde bulunmasını meşrulaştırabildi.
Normal koşullarda sinsilik, riyakârlık, dolandırıcılık ve hile içerdiği için gayri ahlâkî kabul edilebilecek eylemleri olsun, dinî bir cemaatte normalde absürt kaçacak din-dışı, hattâ din karşıtı uygulamaları olsun, üyelerine kabul ettirirken söz konusu baskı ve zulmü de gerekçe göstermiş olduğu muhakkak. Bu gayri ahlâkî, gayri dinî ve hattâ gayri hukukî faaliyetler, zalim bir rejimde ayakta kalmanın ve kendini korumanın kötü ama zorunlu yolları olarak savunulmuş olmalı.
İnsanın meşru tercihlerine ve hayatın doğal akışına karşı yapılan her türlü olumsuz müdahale durumunda olduğu gibi, dinî cemaatler üzerine konacak herhangi bir baskı, yasak veya kısıtlama da ters tepmeye ve öngörülemeyen sonuçlar, bilhassa yasağı getirenlerin arzularının hilâfına sonuçlar doğurmaya mahkûmdur.
Kemalistler, AK Parti’nin iktidar yürüyüşünde, Gülen Cemaati’nin devlete sızmasında veya toplumun daha dindar görünür hale gelmesinde, dindarlara yönelik baskıcı, yasakçı, dışlayıcı uygulamaların ve nefret söylemlerinin etkisinin de bulunduğunu görmeli. Kemalistler hayatın ve tarihin kendilerine tekrar tekrar öğrettiği dersleri artık almaya başlamak zorunda.
Diğer tarafta, AK Partililer cephesinde de başka bir hatâlı perspektif var. Onlar ise cemaatleri tümden reddetmek yerine, güvenilir gördükleri cemaatleri devlete bağımlı hale getirmek ve âdeta bu cemaatlerle devlet arasında organik bir bağ kurmak doğrultusunda bir eğilim gösteriyorlar. Bu eğilim sadece dinî cemaatler için değil; İHH veya Ensar Vakfı örneklerinde gördüğümüz gibi, diğer STK’lar için de geçerli.
AK Partililer, destekçilerini genişletmek dışında, dinî cemaatlerin (ve diğer STK’ların) örgütlü ve hiyerarşik işleyişinin yarattığı güçten çeşitli şekillerde faydalanmayı umuyor gibi görünüyor. Bu güçten faydalanabilmek için bu cemaat ve STK’ları AK Parti’ye bağlı ve sadık kılmak, bunun için de öncelikle devlete bağımlı hale getirilmelerini sağlamak biçiminde işleyen bir anlayış söz konusu sanırım. Oysa bu bağlılık-bağımlılık ilişkisi, Gülen Cemaati örneğinde görüldüğü gibi her zaman tersine dönmeye müsaittir.
Bu bağımlılık belirli bir veya birkaç cemaatin üyelerine makam-mevki ayırmak, faaliyetlerinde diğerlerine gösterilmeyen müsamahayı ve kolaylığı göstermek, devlet eliyle çeşitli ayrıcalıklar sağlamak, kamu güç ve imkânlarını diğerleri aleyhine olacak şekilde bu cemaatlere (veya STK’lara) tahsis etmek gibi yollarla kurulmaya çalışılıyor gibi görünüyor.
15 Temmuz’da ne kadar yıkıcı olabileceği görülen Gülen Cemaati deneyimine rağmen, bu anlayışın sorgulandığına veya yeni bir perspektif ihtiyacı duyulduğuna dair en azından dışarıya yansıyan pek bir emare göremiyoruz. Bunun istisnası olarak, Diyanet İşleri Başkanı’nın dinî cemaatlerin devlet tarafından kayıt ve denetim altına alınabileceği yönündeki önerisi üzerine başlayan sınırlı bir tartışma var. Ancak bu tartışmada göze batan öneriler, devletin Diyanet eliyle cemaatleri kendi kontrolü altına alması, bu arada dinî anlayış ve yorum farklarının Diyanet’in İslâm yorumu ile baskılanmasını arzu eden bir içeriğe sahip. Velhasıl, burada da sorun var.
Bağlılığı ve sadakati bağımlılıkla sağlamaya çalışan anlayış da, tüm cemaatleri devletin kontrolünde toplayıp din alanında bir devlet tekeli yaratmaya çalışan anlayış da, ne ahlâken doğrudur, ne de arzu edilir sonuçları üretmek bakımından işe yarayabilir.
AK Partililer de tarihten ve tecrübeden ders almayı bilmeliler. Kemalist vesayet mekanizmalarının şerrinden kaçarken kendilerini ve devleti neredeyse tamamen FETÖ’ye teslim etmek gibi bir hatâ işlediler. FETÖ’nün devlete sızması eski olabilir, ama hem devlette hem sivil alanda bu kadar yayılıp güçlenmelerinde iktidarın verdiği desteğin rolü büyük. Bu işte bir çaresizlik olduğu kadar aymazlık da bulunduğunu kabul etmek gerekir.
Cumhurbaşkanının biraz pişmanlık, biraz sitemle söylediği meşhur “ne istediler de vermedik” sözü bu desteğin çapını göstermesi bakımından dikkate değer. İktidardan zamanında aldıkları bu destekle elde ettikleri gücü, özelde AK Partililerin genelde tüm ülkenin canına ve varlığına kast ederek geri dönüştürdüklerini hiç unutmamak lâzım. Şimdi tekrar, belirli cemaat ve/ya STK’ları devletin özel korumasına almaya veya güvenilir kadrolar olarak devletin içine özel olarak yerleştirmeye girişmek hatâsına düşülmemesi gerekir.
AK Partililerin alması gereken ikinci ders, devletleşen, devlete bulaşan, devlet tarafından kontrol edilen sivil toplumun pek de matah bir şey olmadığı, hattâ ölümcül olabileceği gerçeğidir.
15 Temmuz’da darbenin durdurulmasında resmi kurumlar ve devlet memurları değil, sivil-özel kurumlar ile sivil-sıradan insanlar öncü rol aldı. TRT ve memurları darbeye direnemedi, örneğin o bildiri metninin okunmasına “göz yumdu”; özel kanallar ve çalışanları ise bir şekilde direnmenin yolunu buldu. Bana sorarsanız, AK Parti ve teşkilâtı hâlâ büyük ölçüde sivil kalabildiği, henüz tam anlamıyla “devletleşemediği” için bu darbeye direnebildi. Devlete hükmetmek ile devletleşmek arasındaki fark her zaman önemli.
Bu konuda ikinci tecrübe, bizzat AK Parti siyasi hareketinin, Türkiye’de köklü bir değişim ve dönüşümü sağlayabilecek ve kendisini iktidara taşıyacak bir zindelik ve potansiyele, büyük ölçüde, devletin dışında kalabilmiş olması sayesinde sahip olabildiği gerçeğinde yatıyor. FETÖ gibi devlete bir şekilde dahil olmaya çalışmadığı için, sivil alanda kendi özerkliğini, topluma dayanan sahici gücünü ve zindeliğini yaratabildi. Bu sayede köhnemiş bir devletin hastalıklarına tutulmaktan ve virüsleriyle enfekte olmaktan korunabildi.
Her iki kesimin de diğerini suçlamadan önce biraz kendisine bakması, özeleştiride bulunması ve kendi deneyimlerinden gerçek dersler çıkarmaya çalışması, bu meseleleri tartışırken daha doğru ve sağlıklı bir zemine ulaşmak için şart görünüyor.
Bu bağlamda, dinî cemaatler ne “sırf” tehdittir, ne de “sırf” nimet.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.03.2025
10.10.2020
28.09.2020
21.09.2020
24.02.2020
3.01.2017
24.10.2017
16.10.2017
24.09.2017