Demokrasi tramvayının onları amaçlarına taşıdığı noktada ‘‘İslamda zorlama yoktur’’ sözü ağızlarından düşmüyordu. Durağa geldiler, amaçlarına ulaştılar, demokrasi tramvayından inme zamanı geldi. Vardığımız nokta, ‘‘İsteseniz de istemezeniz de öğreneceksiniz…’’

Sözün bittiği yer burasıdır. Devlete muhalif iken devletin genç kız ve kadınlara başörtüsü yasağı getirmesine karşı çıkanlar, şimdi devletin halka istediğini dayatma hakkını savunuyor.

Bunun Türkçesi şudur: Ey Aleviler, isteseniz de istemeniz de hepiniz Sünni olacaksınız; Ey Kürtler isteseniz de istemeseniz de bizim istediğimiz Kürt olacaksınız; ey sekülerler isteseniz de istemeseniz de dindar olacaksınız!

DİN EĞİTİMİYLE AVUNTU

Devletin çıplak gücünü arkasına alarak bir topluma kendi inanç ve değerlerini zorla benimsetmenin en açık dışavurumu bu sözler. İsteseniz de, istemeseniz de…

Tribünlerde bunun sokak ağzı kullanımı var ama kürsüden öyle söylenemiyor tabii, kibarcasını söylüyor.

Din eğitimini ilkokul birinci sınıf seviyesine indiren bu zihniyetin, iletişim teknolojileri dili İngilizcenin öğretilememesini dert ettikleri yok. Türkiye’nin sağlam geleceğini kurmasına yardım edecek matematik, fen bilimleri eğitimi de yok. Onlar zor ve iddialı işler çünkü. Halbuki ver çocuklara din eğitimini, hepsi kuzu gibi büyürler.

Dinin kitlelerin afyonu olarak kullanılmasının en açık örneğini yaşıyoruz. Kendilerine oy veren tabana daha fazla zenginlik, aş ve iş sağlayamaz noktaya geldiler, din eğitimiyle avutuyorlar.

YAĞMA SİSTEMİ YÜRÜSÜN DİYE

Bir ülkenin eğitim sistemi, gençler mezar taşlarını okuyamıyor gerekçesine dayandırılır hale gelmişse, o ülkede eğitim sisteminin ruhuna Fatiha okuma zamanı gelmiştir. Yalan-dolan üzerine kurulmuş bir yağma sistemini bir adım ileri, iki adım geri hamleleriyle yürütmeye çabalıyorlar. Bir yandan 17 Aralık’a darbe diyorlar, sonra da gazetelere o soruşturmaların zanlısı bakanların saatlerinin vergi cezasını Rıza Sarraf’ın ödediğini gösterir belgeler sızdırıyorlar.

Erdoğan, Yavuz Bingöl’e sahip çıkıp o röportajı yapan gazeteye hakaretler yağdırıyor ama aynı gazetenin, saatin vergisini bile Rıza Sarraf’ın ödediğini gösterir belgeyi yayınlamasına sessiz kalıyor.

DAVA ZENGİNLEŞME DAVASI

Etyen Mahçupyan’ın yolsuzluk çıkışıyla başlayan bir taktik uyguluyor AKP. Erdoğan temiz ama çevresindeki bazı kişiler kirlenmiş propagandası yapmaya hazırlanıyor. Belli ki, o bakanlardan imarla ilgili çok sırra sahip ve konuşmaya yatkın olanı hariç, geri kalanları Yüce Divan’a yollama hesabı içindeler.

Kendilerine yakın gazetecileri, siyasetçileri harcamaktan çekinmeyen iktidarın geldiği noktada dava muhafazakarlık, demokrasi veya halkın mutluluğu olmaktan çıkmış, zenginleşme davasına dönüşmüş durumda.

Türkiye’nin sanayi üretimi inanılmaz oranda düşmüş, IMF sert uyarılarda bulunmuş kimsenin umurunda değil.

Ekonomi kötüleştikçe din daha fazla devreye sokulur, olur biter. İsteseniz de istemeseniz de katlanacağınız çok şey var daha.