Hadi ULUENGİN
“GÜLMEK yalnız insanlara özgü bir haslettir!”
Yukarıdaki aforizma büyük Fransız hümanist FrançoisRabelais’ye aittir.
16. asırda kaleme aldığı ve hemen hemen de döneminin bütün kurum ve tabularını zehir zemberek bir dille hicvettiği Gargantua adlı harikulâde eserde hurufata dökülmüştür.
***
MADEM bir Fransız’la başladım, yine bir başka Fransız’la devam edeyim.
Gustave Flaubertde “Şu ölümlü dünyada gülmekten daha ciddi bir iş yoktur” der.
Ve tabii, Madam Bovary yazarının bu tür bir cümle telaffuz etmek ihtiyacını hissetmesi tıpkıRabelais dönemindeki gibi, ondan üç asır sonra bile gülmenin “müesses nizam”(!)tarafındanhâlâ hoş karşılanmıyor olmasından kaynaklanıyordu.
Yani Flaubert “Gülmekten daha ciddi iş yoktur”derken aslında o müesses nizamın dayattığı ciddiyete gülüyordu.
***
OLDU olacak, hadi tekrar Fransa’dan bir örnek daha vereyim.
En az yukarıdaki 19. asırdan başlayıp bugüne dek dil pelesengi edilen atasözünü aktarıyorum.
“Femme qui rit, / A moitié dans ton lit” !
Yukarıdaki orijinali kafiyeli olduğu için tam tercümesini yapamayacağım ama “Hatun güldü, / Yarı yarıya yatağına girdi” sözleriyle Türkçeleştirsem fazla yanlış olmaz.
***
TABİİ bilumum feminist örgütler bu süper maçist ve bu ultra erkekmerkezci lâfa karşı fi tarihinde çok yoğun bir kampanya yürüttüler.
Yerden göğe kadar haklı olarak,“Bre herifler, çehremizin çizgileri gevşeyince uçkur lastiğimizin de mi gevşeyeceğini sanıyorsunuz” diye sokaklarda tencere tava çaldılar.
Ama kadınlarla yapılan her sondajda da onların “Bir erkekte sizi en çok ne cezbeder”sorusuna verdikleri cevaplar ezici çoğunluk olarak “Beni güldürmeleri” biçiminde şekillendi.
Eh, bu defa da o “herifler”(!), “Yalan mıymış? Ecdadın bir bildiği var ki böyle söylemiş. Elinizin hamuruyla atasözümüze dokunmayın ve zaten de isterseniz hem somurtun” diye celâllendiler ki, iş nihayetinde pat bir beraberlikle tatlıya bağlanmış oldu.
***
BURADA bir parantez açacağım. Benim atasözüne olan itirazım tam ters yönden...
Çünkü eğer öngörü illâ doğru olsaydı, değil bir kadının yüzüne bir nebze tebessüm iliştirebilmek, bizzat kendisi hamhalat ve kabızlık derecesinde bir ciddiyet budalası olan bu satırlar yazar bırakın yatağının yarısına, eline dişi elinin yarısını bile değdiremezdi.
Doğrusu pek öyle olmadı...
***
ANLADINIZ. Bütün bunları, tabii ki dindar ve muhafazakâr kimliğiyle bana haydi haydi uzak düşen, fakat hem etik ve ilkeli tutumundan, hem de o muhafazakâr değerlere dürüst sadakatinden dolayı kendisine büyük saygı beslediğim Bülent Arınç’ın kadın kahkahalarına ilişkin olarak yaptığı gereksiz açıklamadan dolayı yazdım.
Fakat zaten daha sonra Arınç’ın da vurguladığı gibi, konuşmanın bütünü içinde kadın unsuru aslında geri planda kaldığından, ben esas olarak sözkonusu muhafazakârlıkla gülmek fiili arasındaki çelişkiye, daha doğrusu anti-ilişkiye değinmek istiyorum.
Bunun da sırf Türkiye’ye ve İslam’a has değil evrensel plandaki bir anti-ilişkiyle bütünleştiğini düşünüyorum ki, konuyu yarın da bu çerçevede irdelemeye çalışacağım.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015