Mahmut ÖVÜR
Başkanlık sistemi tartışmaları bilinçli biçimde rotasından çıkartılıyor. Bunu da sadece muhalefet partileri değil, muhalefet partilerinin beslendiği aydınlar da yapıyor. Seçime giderken doğal olarak tartışılması gereken bir gerçek var; Türkiye bugün parlamenter sistemle mi yönetiliyor, yoksa adı konmamış ucube bir sistemiyle mi? Geriye gitmeye gerek yok, 1983'ten sonra 12 Eylül askeri diktatörlüğünün getirdiği bugün de devam eden sistem başından beri parlamenter sistem değil.
Ne olduğunu işin uzmanları bile tarif edemiyor. Kimi "melez" kimi "ucube" sistem diyor. İşte bu ucube yapı, ülkeyi koalisyonlara mahkûm ederek sadece ekonomik gelişmeyi engellemedi, aynı zamanda demokrasinin derinleşmesini, sorunların çözümünü ve hukuk devleti olmayı da engelledi.
Bu nedenle bu ucube sistem öyle veya böyle değişmeli. Peki, yerine gerçek parlamenter sistem mi yoksa başkanlık sistemi mi gelmeli? İşte bu sorunun cevabı ne yazık ki tartışılmıyor. Özellikle başkanlık sistemiyle ilgili "diktatörlük veya padişahlık" gibi öcüler öne sürülerek gerçeğin üstü örtülüyor.
Önceki gün Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan TRT'nin yayımladığı ilk canlı yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika örneğini vererek söyle diyordu: "Türkiye'de böyle bir tez ileri sürülünce neden adı padişahlık sistemi oluyor? Dünyada en ileri demokrasi dendiği zaman ABD söyleniyor bu açık ve net. Onlar bu konuları bir hukuk sistemine oturttu. Bizim de bunu hukuk sistemine oturtma imkânımız var. Amerika gelenek ve görenek çerçevesinde bu sistemi oluşturduysa biz de bu şekilde sistemimizi oluşturacağız."
Bu gerçeği sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan dile getirmiyor. Bu konuda kafa yoran aydınlar da aynı sığ yaklaşımlardan şikâyetçi... Prof. Dr. Ergun Özbudun bir yazısında şöyle diyor: "Başkanlık sistemi, elbette demokratik hükümet sistemlerinden biridir ve bunun kişisel diktatörlükle, sultanlıkla, padişahlıkla ilgisi yoktur. Bu sistem, iki yüz küsur yıldır ABD'de tatminkâr şekilde işlemektedir."
Özbudun, son dönemlerde sık seslendirilen bir ezberi de düzeltiyor: "Latin Amerika ülkelerinin geçmişteki deneyimleri pek başarılı olmamışsa da, 1980'lerden itibaren bu kıtayı da etkileyen demokratikleşme dalgası içinde, Brezilya, Arjantin, Şili ve Uruguay gibi önemli Güney Amerika ülkelerinde sistem ciddi sorunlara yol açmamıştır."
Türkiye'nin kendi 90 yıllık tecrübesi de, Avrupa'daki İtalyavari örnekler de parlamenter sistemin daha çok sorun çıkardığını gösteriyor. Türkiye'de 90 yıllık cumhuriyet tarihinde ortalama hükümet ömrü 18 ay...
Bu oran 1970-80 arasında veya 1990- 2000 arasında neredeyse 6 aya kadar iniyor. Bu kadar sık değişen hükümetler sadece ekonomik refahı engellemiyor, demokrasiyi de hukukun işlemesini de zayıflatıyor. Ayrıca vesayet sistemini güçlü kıldığı gibi siyasetin uçlara savrulmasına da yol açıyor.
Seçimlere giderken partiler, Türkiye'nin siyasi sistemini gündemlerine almalı ve toplumun huzurunda "padişahlık" gibi gerekçelere ve korkutmalara sığınmadan tartışmalı.
Ama hâlâ siyaset üretmeyenler başkanlık sistemi veya "tek parti" korkutması yapıyor ama işe yaramaz. Çünkü topluma dokunan siyaset üretmeden siyaset yapma döneminin sonuna gelindi.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019