Mümtazer TÜRKÖNE
Bakanlıklarda, Bulvar üzerinde kiremit rengi Yargıtay binasının önünde, üzerlerinde cübbeleriyle çaresiz 21 yüksek yargıcın basın açıklaması yapması, sadece Yargı değil Türkiye adına filmin koptuğu an olarak hatırlanmalı. Bir tek yüksek yargıcın kapının önüne çıkması bile, devletin şiddetli bir depremle yerle yeksan olduğunun ilanı anlamına gelirken 21 yargıcın açıklama yapması ne demek? Hukuk, adalet, yargının çok ötesinde devlet düzeninin dağılmasını izliyorsunuz. Yüksek yargıçlar, Cumhurbaşkanı’nın önünde duran Yargıtay ve Danıştay’ı sıfırlayan yasayı, herkesin anlayabileceği bir hukuk diliyle protesto edip açık ikazlarda bulunuyorlar. Yüksek yargı, artık maalesef kararlarıyla değil, kapının önüne çıkıp konuşuyor.
Ancak anayasa değişikliği ile yapışabilecek bir düzenleme “doldur-boşalt” usulüyle korsan bir kanunla gerçekleşiyor. Anayasa Mahkemesi, anayasanın açık hükmüne aykırı bu kanunu iptal edecek. Ne var ki iptal etmesi pratik olarak sonucu değiştirmeyecek. Mevcut yargıçların görevi sona ermiş ve yenileri atanmış olacak. HSYK için izlenen korsan kanun taktiği uygulanıyor. Anayasa Mahkemesi iptal edene kadar görevden almalar ve atamalar tamamlanıyor; bugünün HSYK’sı bu şekilde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bir kanunla oluşturuldu, aynı yöntem Yargıtay ve Danıştay’a, “güç bende” naralarıyla göstere göstere uygulanıyor. Yargının sadece yandaşlığını değil, çürüyüp kokuşmasını ve adaletsizliğin yargı eliyle nasıl yayıldığını ve memleketin çivisinin çıkışını izliyorsunuz.
12 Eylül darbesinden sonra Mamak’ta yatarken, birkaç ay cezaevinde kalanların deniz derya yargı uzmanlarına dönüştüklerini gözlemiştim. Yeni giren birinin dosyasını inceleyip mahkemede başına gelecekleri ve verilecek kararı milim şaşmadan tahmin ediyorlardı. Bugün tecrübeli hukukçular bile bir davanın seyri hakkında “her şey olabilir” demek zorunda kalıyorlar. Peki sebep? Darbe hâkimleri ellerindeki kanunu uyguluyordu, şimdi kanunlara kimsenin dönüp baktığı yok. İktidara yakın mısınız, değil misiniz? Bu yakınlık-uzaklık mesafesine göre savcı soruşturmayı açacak, yargıç karar verecek.
İnsan duydukları hakkında şüpheye düşüyor, ama başına gelince şüphesi kalmıyor. Cumhurbaşkanına hakaret ve tehditten süren davalarım yüzünden yargının nasıl işlediğini bizzat tecrübeyle izliyorum. Hakaret ciddi bir suç, havuz medyasından bana edilen hakaretleri savcılığa şikâyet edince bütün ciddiyet kayboluyor. Arada sırada aklımdan geçmiyor değil, savcılığın takipsizlik verdiği mahkemenin itirazımı reddettiği şikâyetlerime konu hakaretleri ben faillerine iade etsem aynı takipsizlik kararları verilir mi?
Yargıca güvenmenizi sağlayan iki mekanizma vardı. Birincisi HSYK’nın objektif kriterlere göre hâkimlere sağladığı koruma ve atama-terfi düzeniydi. Korsan şekilde oluşan HSYK ile bu ihtimal bütünüyle ortadan kalktı. Yargıcı yürütmeden gelecek baskılara karşı korumak için ihdas edilen HSYK, şimdi yürütmenin beğenmediği kararları veren hâkimleri hızla görevden almakla meşgul. İkincisi ise yüksek mahkeme sıfatıyla Yargıtay ve Danıştay’ın hâkimlerin kararları üzerinde temyiz yoluyla sağladığı denetimdi. Bir yargıç karar verirken işin kendisinde bitmediğini, yüksek yargı eleğinin devreye gireceğini bildiği için kılı kırk yarıyordu. Artık gerek kalmadı, şimdi hukuka göre değil Yargıtay’daki yandaşların siyasî hesabını gözeterek karar vermek zorunda.
Sanmayın ki konu sadece iktidarı doğrudan ilgilendiren davalarla sınırlı. Yargıç bağımsızlığını yitirip vicdanı geçer akçe olmaktan çıkınca, siyaset üzerinden oluşan geniş çıkar şebekelerinin oyuncağına dönüşüyor. Büyük paraların döndüğü dava dosyaları ile imar komisyonlarındaki ruhsat dosyaları artık aynı şebekenin faaliyet alanı olarak tek bir kaleme inecek. Yargı, özellikle yüksek yargı iktidara çıkar sağlayan bu şebekelerin kontrolüne geçecek.
Siyaset devreye girince liyakat ve ehliyet kapıdan dışarı atılacak. Yargı mesleğinde dehşetli bir kalite ve düzey sorunu yaşanacak.
Çıkar çeteleriyle siyasetin el ele verip kendisine bağladığı bir yargı düzeninden ne memlekete ne de kendisine bir hayır gelir. Kararıyla konuşma imkânı kalmayıp Yargıtay’ın kapısı önünde açıklama yapmak zorunda kalan yüksek yargıçlar bize işte bu vahim durumu anlatmaya çalışıyorlar.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025