Sinan ÇİFTYÜREK
İran’ın Batı ile anlaşması; Türkiye’nin İncirlik başta olmak üzere ABD ile yaptığı üs anlaşması; ABD Kara kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ray Odierno’nun, gelecek birkaç ay içinde IŞİD’le mücadelede ilerleme kaydedilmemesi halinde, kara gücünü devreye sokabiliriz” beyanına, ABD “komando timlerinin ilk kez Rojava’ya giderek, IŞİD’e karşı savaşta YPG’ye yardım ettiği” iddialarının eklenmesi; Rusya’nın Suriye’de, “Tarsus deniz üssüne askeri sevkiyatın yanı sıra Lazkiye’de askeri hava üssü” kurması ve Barzani ile S. Müslim’in ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Brett McGurk’la birlikte görüşmelerinde, Rojavalı partilerin 2014 Duhok Anlaşmasının pratiğe geçirilmesinde hemfikir olmalarının ardından, “Rojavalı Peşmergelerin Rojava’ya döneceği” haberleri… Bunlar bölgede ki yeni gelişmelerden öne çıkanlarıdır.
Bu gelişmelerin her biri, beraberinde yeni gelişmeleri tetikleyecek özellikte.
I - Can alıcı mesele şudur: ABD ve Rusya şu ana kadar sürdürdükleri vekâlet savaşlarını geride bırakıp doğrudan cephe savaşına girerler mi? Suriye gibi küçük coğrafya içerisinde Rusya ve ABD’nin doğrudan askeri güç bulundurması, iki emperyal gücü doğrudan çatışmaya iter mi?
Elbette nükleer silah kapasiteleri ve 20 yıldır süren uzatmalı postmodern savaşın karakteri göz önüne alındığında (ki Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgeninde 20 yıldır süren savaşlarda doğrudan çatışmaya girmediler) ABD ile Rusya’nın doğrudan birbirleriyle çatışmaya girmesi çok zor. Bu doğru ama bir başka doğru var; Rusya eğer, Tarsus’ta ki deniz üssüne ilaveten Lazkiye’de yanı Efrin’e (Rojava’ya) yüz kilometre uzaklıkta askeri hava üssü kuruyorsa; ABD’de, Rojava’da hava saldırılarının yanı sıra karadan da müdahale ediyor veya edecekse tehlike var demek, çünkü “kuyrukları birbirine değeceği” kadar küçük alanda askeri olarak karşı karşıya gelebilirler.
II - ABD ve Rusya’nın başını çektiği Batı ve Doğu güç eksenleri neden genelde Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgeninde özelde de bugün Suriye üzerinde ölümüne egemenlik savaşlarını sürdürüyor? Bunun üzerinde epeyce durmuştum sadece şunu ekleyeyim; ABD’nin liderliğindeki Batının hedefleri; Asya özelde de Ortadoğu enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet kurmak, enerji nakil hatlarını güvenceye almak, genelde Batı çıkarlarının savunulması özelde de bölgede İsrail’in güvenliğini sağlamak şeklinde özetlenebilir.
Rusya liderliğindeki Doğu bloğu (Rusya ve İran gibi yanı Asya’nın büyük güçleri) ise, “Asya bizimdir Atlantikçilerin egemen olmasına ve kendi çıkarları doğrultusunda yeni sınırlar çizmesine izin vermeyiz” diyorlar. Somutta da Rusya, Akdeniz’deki tek müttefikini kaybetmek istemiyor. İran ise “dün Irak bugün Suriye, yarın Türkiye ve İran parçalanacak” diyerek savunma hattını Suriye’nin birliği üzerinde kurduğu için ölümüne savunuyor.
III – İran’ın Batı ile anlaşmasının bölgesel sonuçları
BM, AB ve ABD uyguladıkları ekonomik ve siyasal ambargo ile İran’ı sıkıştırıp zaman zaman bunaltılar ama sonunda “hizaya getiremeden yorulup” anlaştılar. İran’ın 35 yıl aradan sonra ABD liderliğindeki Batı ile anlaşmasının hem küresel hem de bölgesel sonuçları olacak.
Öncelikle İran üzerindeki mali ve ekonomik ambargonun kalkacak olmasıyla her açıdan bakir olan 75 milyonluk pazara başta AB ve ABD’den olmak üzere ciddi yatırımların akacak olması İran ekonomisini canlandıracak. Buna 100 milyar dolardan fazla bloke edilmiş mal varlığının da serbest bırakılacak olmasını eklemek gerekiyor.
Suriye’de kapanan Ortadoğu ticaret kapılarının İran üzerinden dolambaçlı da olsa açılacak olması, Türk ekonomisinin de lehine. Fakat İran ile Batının anlaşmasıyla, Azerbaycan’dan Mısır’a uzanan 300 milyonluk havzanın küresel kapitalizme entegre edilmesinde Türkiye’nin tek seçenek olmaktan çıkacak olması gibi aleyhte sonuç da üretebilir. Demek ki İran’ın dönüşü siyasal ve askeri olarak Türkiye’yi bölgede Batı için tek alternatif olmaktan çıkaracağı açık.
Üzerindeki tecrit kalkacak olmasıyla İran rejimi siyasal olarak da güçlenecek. İran-Arap dengesinin İran lehine değişmenin yanı sıra Rusya liderliğindeki Şanghay ittifakına mecburi bağlılıktan kurtulması gibi yeni imkanlar da İran’a sunmakta.
ABD ise İran gibi büyük bölgesel müttefiki kazanmakla eli güçlenmiş olacak ki sadece IŞİD’e karşı değil Suriye, Yemen, Lübnan gibi birçok bölgesel meselelerde İran ile ortak hareket edebilecek. Şunu da ekleyelim; ABD, İran ile anlaşırken orta vadede O’nu Şanghay ittifakından kopartarak Doğu bloğunu zayıflatma hesabını da yaptığı söylenebilir.
İran’ın bölgesel konumunun güçlenecek olmasının bir diğer sonucu; Esat rejimine güç katarken, Şiiliğin uluslararası alanda ötekileştirilmesinin de önüne geçecek olmasıdır.
İran’ın Batı ile anlaşmasının Kürdistan’a özelde de Doğu Kürdistan’a yönelik sonuçları da olacaktır. Bir kere Kürdistan siyasetinin dört parçasında eli bulunan İran’ın bu pozisyonu güçlenebilir. Siyasal olarak canlanan, uluslararası ilişkilerde yeniden hamle yapan Doğu Kürdistan, İran’ın Batı ile anlaşmasıyla önemli sorunlar yaşayacağı görülüyor. İran bu hamle ile hem PDK-İ’nın uluslararası ilişkilerini baskılama hem de Kürdistan’a yönelik askeri operasyonlarını Batının görmezden gelmesini sağlayabilir ki bunun ilk işaretleri görülüyor.
IV – Suriye’de siyasal çözüm ağırlık kazanıyor,
İran’ın bölgesel denklemdeki yerinin güçlenmesine, Rusya’nın yeni askeri hamlelerinin eklenmesi ve İran ile Rusya’nın kararlılıkla Suriye Esat rejimini desteklemeleri, dahası Şii eksenin Suriye rejimini savunma hattı olarak görüp davranması, Esat iktidarına sadece nefes aldırıp ömrün uzatmakla kalmıyor askeri çözümü de gittikçe seçenek dışı bırakıyor.
Suriye’de başından beri askeri çözümün peşinde olan S. Arabistan ve Türkiye’nin son aylarda daha aktif Suriye’ye müdahale etmeleri, önce İran’ı ardında da Rusya’yı askeri olarak da harekete geçirdi. Suriye içerisindeki askeri yığınakları artırdılar ve Türkiye’nin ABD’ye IŞİD’e karşı askeri üsleri kullanıma açma anlaşması üzerine, Rusya’da karşı hamle olarak Lazkiye’de Suriye ile askeri hava üssü kurma anlaşmasını yaptı.
Rusya, Riyad başta olmak üzere bölgede diplomatik atağa da kalktı ve bununla da “IŞİD’de karşı savaşta bende varım” mesajını verdi. “Ruslar Kırım nedeniyle Ortadoğu’ya aktif müdahale edemez” diyenler yanıldı. Putin, Suriye kartını askeri alanda da açtı. Kısacası, Obama dahil küresel odakların Suriye’de siyasi çözümden daha fazla söz etmeleri Rusya ve İran’ın başarısıdır.
V - Akdeniz’e Kürdistan koridoru meselesi ve Türkiye’nin Güvenli Bölge arayışı.
Irak ve Suriye’nin er ya da geç parçalanacağı gerçeği, gerek Türkiye ve İran gibi bölgesel güçlerin gerekse ABD ve Rusya gibi küresel güçlerin dikkatleri, Akdeniz’e açılacak koridora çevrildi. Koridor açılacak mı, açılacaksa Sünnistan mı yoksa Kürdistan koridoru mu olacak? Belirtmiştim Kobanê savaşında, Kobanê’yi aşan özelliği de Akdeniz’e açılacak Kürdistan koridorunda önemli bir yer olmasıydı. Zaten IŞİD Kobanê’de atılıp gözler Kobanê-Afrin coğrafik birliğine çevrilince, başta Türkiye olmak üzere herkes buraya odaklandı.
İran bir yandan Rojava’da PYD’yi destekler ama aynı İran ileride ihtimal dâhilinde olan Akdeniz’e Kürdistan koridorunu engellemek için de askeri, diplomatik her şeyi yaptı yapıyor. Tam İran’a özgü bir tutum; dost görünüp düşmanca darbe vurmak! Güya PYD’yi destekleyen İran, aynı zamanda Akdeniz kıyısındaki Kesseb kasabası ile “İdlip arasındaki sınır bölgeleri yanı Suriye’nin Kuzeyinden Akdeniz’e açılan koridor İran askeri güçlerinin kontrolünde.
Türkiye’nin Güvenli Bölge (GB) ısrarına, ABD kısmen zaten ayak diretiyordu derken İran ile Rusya’nın peş peşe hamleleri geldi. Böylece Türkiye’nin “Güvenli bölge” hedefi hiç beklemediği bir yerden yanı Rusya’dan gelen hamle ile engelleniyor. Rusya’dan önce İran “Güvenli bölge Suriye egemenliğinin ihlalidir” diyerek açık tutum almıştı. Rusya’da sınırın hemen altında yanı Lazkiye’nin Cebel kasabasındaki Basil Esad Uluslararası Havaalanı’nın da askeri hava üsse kuruyorsa, Türkiye GB ısrarını bir değil on kere düşünmek zorunda.
Diyelim ki Türkiye ileride ABD ile de pürüzleri gidererek GB oluşturma çerçevesinde Suriye’ye karadan girdi. Kobanê ile Afrin arasındaki bölgede IŞİD ve En Nüsra benzeri gruplarla kara savaşında bir adım Güneye inerse Esad, İran ve Rusya ile, bir adım Batı’ya yönelirse bu kez YPG ve ABD ile burun buruna gelecek gibi bir durum var! Ayrıca İncirlik’ten kalkacak olan F-16’ların hava trafiğiyle, İncirlik’e karşı kurulan Basil askeri üssündeki Rus savaş uçaklarının trafiğinin dar koridorda yol açacağı sonuçları da gözden ırak tutmamak lazım.
VI - İlginçtir, Rusya ve İran’ın bu adımları Esad rejiminin ömrünü uzatmakla Türkiye’nin planlarını bozuyor olabilir fakat gerek İran’ın Kesseb-İdlip arasına askeri olarak yerleştiği iddiaları, gerekse Rusya’nın askeri yığınağı, iki noktada Türkiye’nin politikasıyla örtüşüyor. Birincisi, Akdeniz’e Kürdistan koridorunun engellenmesi; ikincisi, Suriye birliğinin sağlanması. Bu iki hedef başında beri Türkiye’nin de asıl hedefleridir. Türkiye’nin, Rusya ve İran’dan ayrıldığı nokta Esad rejimine sahip çıkmalarıdır. Türkiye GB ile esas Akdeniz’e Kürdistan koridorunu engellemeyi hedeflediğine göre, Rusya ve İran’da zaten bunu yapmak istiyorlar.
VII – Kürtler ne yapacak?
Önce Kürtler neyle yüz yüze birkaç cümle ile ola çıplak olarak özetleyelim:
*“2015 Şubat ayında İran büyükelçisi Bikdeli aralarında Ali Bulaç’ın da bulunduğu 5 gazeteciyle yemekli bir toplantı gerçekleştirir. Türkiye ve İran’ın önümüzdeki 15-20 sene içinde parçalanacağını ileri süren büyükelçi ‘Türkiye coğrafyasının altında fay kırılacak olursu, onun ayağa fırlayacak bir ucu İran’dadır, İran’da alt üst olur” diyen büyükelçi, “Suriye bölünür de Kürtler Kuzeyde ikinci bir Kürt federe devlet kuracak olurlarsa, bunun arkasından Türkiye’nin ve eşzamanlı olarak İran’ın da parçalanacağından kaygı duyan İranlılar” diye devam eder!
Görülüyor ki Türkiye gibi İran’da, “bütünlüğünü” Suriye’nin bütünlüğü üzerinden arıyor. Dahası İran açıkça Türkiye’ye “gelin Kürdistan’a karşı ortak hareket edelim” diyor ve bunu her fırsatta tekraralıyor!
*Gerek Türkiye’nin ABD ile üs anlaşması gerek İran’ın 5+1 ile nükleer anlaşması vb gelişmeler, Kürtlerin bölgesel ve küresel siyaset denkleminde ki pozisyonlarını hem olumsuz etkiler hem de “ABD Kürtleri yine satar mı” tartışmasını gündeme getirdi. ABD Kürtleri satmıyor ama İran artı Türkiye’nin bölgede oluşturduğu ağırlık dengesi ABD ve AB’nin emperyal çıkarları için önemli ve Kürtlere oranla ağır basıyor. Buna, Rusya’nın Suriye üzerinden aktif devreye girmesini ekleyelim. Tam da bu nedenle Kuzey ve Doğu Kürdistan halen küresel denklemde yer alamıyor. Buna karşın ABD’nin Güney ve Rojava Kürtlerini desteklemesi konjonktürel değil stratejiktir çünkü emperyal çıkarı şimdilik Güney ile Rojava’yı ortaklaştırarak desteklemeyi gerektiriyor.
* Dolaysıyla dün Güney, bugün Rojava üzerinde gelecek korkusu yaşayan Türkiye ve İran beklenmedik bir hamle ile Kürdistan meselesinde özelde de Kandil meselesinde ortaklaşıp Güney hükümetine “boşaltın yoksa savaş nedeni sayarım” diyebilirler mi? “Rojava’da etkin olmak PKK’ya coğrafik derinlik sağlamışken” Türk devletinin “Kandil boşatılsın” çağrısı, ABD tarafından da desteklenir mi? Sorular, sorular…!
*Bunlara, petrol, doğalgaz ve Fırat, Dicle gibi tatlı su kaynakları başta olmak üzere Kürdistan jeopolitiğinin Kürdistan siyasetine büyük avantajlar sağladığı gibi aynı jeopolitiğin tarih boyunca düşman gözlerin Kürdistan’a yönelmesinin nedeni olduğunu da ekleyelim. Genel kuraldır, bir ülke kendi jeopolitiğini lehine kullanamazsa O’nu kendisine karşı kullanırlar!
*Tüm bunlara şu iç sorunları da ekleyelim: Güney parlamentosunun başkanlık krizini aşamadığını; Rojava’nın kendi iç birliğini kuramadığı ve onca gelişmeler rağmen Esad’ın halen Kürtlerin taleplerine ilişkin “hele önce ülke kurtulsun sonra Suriye halkı karar verir” dediğini;
Kuzey’in ulusal demokratik ittifaktan uzak olduğunu; Doğu zaten sıkıntılıydı, İran’ın Batı ile yaptığı nükleer anlaşmasıyla daha da sıkıntılı hale geldiğini ekleyelim.
Sonuç olarak; Kürtleri, Kürdistan’ı kuşatan birden fazla sorun var ama eğer değerlendirebilirsek daha fazla lehte koşullar/imkanlar da var.
Birincisi; Kürt siyasetinin Kürdistan parçalanmışlığının da etkisiyle komşu devletlere verdikleri tavizlerin onda birini birbirlerine verseler, bölgenin sunduğu yeni koşullarda önemli yeni mevziler kazanır. Bunun üzerinde hepimiz düşünelim! Bu açıdan Ulusal Kongre’nin toplanması aciliyetini koruyor.
İkincisi; 2012 Erbil ve 2014 Duhok’ta ENKS ve TEV-DEM’in, Barzani ve ABD’nin de katılımıyla başta Rojavalı Peşmergelerin topraklarına dönüp YPG ile birlikte savaşması olmak üzere vardıkları anlaşmayı hayata geçirmeleri gerekiyor. Böyle bir adım Güney ile Rojava’nın geleceği açısında stratejik önemde olup iki parçanın birliğinin yolunu döşeyebilir.
Üçüncüsü; İran’ın, “Irak ile Suriye’nin ardında parçalanma sırası önce sana, sonra bana gelecek” diyerek Türkiye’yi Kürtlere karşı ortak hareket etmeye çağırması benzeri gelişmeler nedeniyle, “düşmanımın düşmanı dostumdur” taktiğini günümüz koşullarında sürdürmek daha zor olacak.
Dördüncüsü; Rusya ve ABD’nin özetlediğim şekilde Suriye özellikle Rojava’da böylesine karşı karşıya gelmeleri, kendi emperyal çıkarları lehine sonuç almak için böylesine yüklenmeleri dikkate alındığında, Kürt siyasetinin, bu iki güç odağı arasında ki manevra alanı eskiye oranla daralacak demek.
Beşincisi; Kürdistan ve Bölgenin komünist hareketi yukarıda özetlediklerimizi görüşerek yeni politikalar belirlemekle yüz yüzedir!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları











































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018