Sezin ÖNEY
Türkiye, “Amerika’yı yeni baştan keşfe çalışıp”, “kadın ve erkek eşit mi” gibi “sarsıcı ve derin” konularla uğraşırken; ABD, alevler içinde bir gündeme uyanıyordu. Sadece ABD’nin değil, pek çok ülke gündeminin de “manşeti” olan bir başkaldırıya...
Ferguson Davası’nda beklenen karar çıktı ve bu karar, büyük tepkiyle karşılandı.
Missouri’deki Ferguson kenti, bir gecede ateşler içinde kaldı.
Dünyada olup biten birçok şey gibi, geçen ağustosta Ferguson’da yaşananları da ıskaladı Türkiye. Çünkü, akılları meşgul eden çok “şey” vardı; Cumhurbaşkanlığı seçimleri vardı, “paralel devlet” paranoyası vardı; artık kanıksadığımız üzere, her gün bir “şok açıklama”, “sarsıcı gündem maddesi” vardı...
Olayları hızla hatırlayalım: 9 Ağustos 2014’te, 18 yaşındaki siyah Michael Brown, polis Darren Wilson tarafından vurularak öldürüldü. Brown, o çevrede gerçekleşen bir soygunun “şüphelisi” olarak, gündüz vakti yolda bir arkadaşıyla yürürken durduruldu. Farklı iddialar var, bir tartışma geçtiği söyleniyor ama görgü tanıklarına göre silahsız olduğu açık ve net biçimde belli olan gence, polis memuru Wilson ateş etmeye başladı. Otopsi raporuna göre, Brown’a en az altı kurşun sıkılmış.
Olayın hemen ardından yüzlerce kişi Brown’ın vurulduğu yere toplandı; gencin cesedi, dört saat kadar sokakta kalakaldı.
Ertesi gün, Ferguson genelinde olaylar başladı; polisin ifadesine göre, dükkânlar yakılıp yıkıldı, yağmalandı. İzleyen günlerde, Brown’ın annesi “sükûnet” çağrısı yapsa da isyan devam etti; polis, biber gazı kullanmaya başladı. 12 Ağustos’ta, ABD Başkanı Obama, Adalet Bakanlığı’nın cinayeti soruşturacağını ve “durum muhasebesi yapacaklarını” açıkladı. Protestolar sürdü ve polis, tavrını sertleştirdi. Polise yönelik şikâyetlerin artması üzerine, sorumlu güvenlik güçlerinin başına, siyah bir polis getirildi. Gösteriler, barışçı biçimde devam etti.
15 Ağustos’ta Brown’ı vuran polisin Wilson olduğu resmen açıklandı ve Brown’ın soygunu gerçekleştirdiği iddia edilen bir kayıt yayınlandı. Ertesi gün de, “sıkıyönetim” ve “sokağa çıkma yasağı” ilan edildi. Gösteriler sürdü; iki gün içinde sokağa çıkma yasağı kalktı ve Ulusal Muhafızlar, Ferguson’a çağrıldı. Bu arada da, Brown’un daha cenazesi kalkmadan, dava süreci başladı. Ferguson’un güvenliğinden sorumlu olarak görevlendirilen polis şefi, gencin ailesinden özür diledi. Uluslararası Af Örgütü, Ferguson genelindeki gösterilerde, polisin orantısız güç kullanarak, uluslararası standartları ihlal ettiğini açıkladı.
Brown’ın vurulduğu zamandan bu yana Ferguson’da, sular durulmadı; gösteriler sürdü. Bir yandan, “çatışma çözümü”, “öfkenin barışçı biçimde ifadesi” üzerine kent sakinlerine eğitimler verildi, tansiyonu düşürmek için sivil toplum örgütleri, dinî gruplar, politikacılar seferber oldu. Ve 24 Kasım’da mahkeme, verdiği kararı açıkladı. Polis Wilson, beraat etti. Wilson’un savunmasındaki “açıklaması”, Brown’un “iblise benzediği” idi.
Martin Luther King Jr, “Başkaldırı, sesi duyulmayanın dilidir” demişti.
Adaletsizliğe isyan, dünyanın dört bir tarafında farklı şekillerde dışa vuruluyor. Ferguson, bu sefer ilk çıkan olaylardan da beter biçimde karışırken; aynı anda Hong Kong’da da, polis ve protestocular arasında gerginlik vardı. Türkiye’nin es geçtiği başka bir dünya gündemi de, malum, Hong Kong’daki “Şemsiye Devrimi”. 2017’deki seçimlerde, Çin’in belirlediği adaylar değil, Hong Kong halkının kendisinin belirlediği adaylar arasında seçim yapılmasını talep eden göstericiler, eylülden beri meydanlarda. Protestocuların biber gazından korunmak için şemsiye kullanmaları nedeniyle bu gösterilere, “Şemsiye Devrimi” denmişti.
Gezi’den Lice’ye, Kobane protestolarına; Türkiye’de olan bitenin arkasında da, “sesi duyulmayanın dilini” aramak ve bu dili anlamak lazım.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024