Sezin ÖNEY
Referanduma doğru son dönemece girdik. Koskoca bir ülkenin sistemini değiştirmek kolay birşey değil. Bunun için, “İran Devrimi” tarzı büyük bir kırılma lazım; ki buna da, bir ülkenin tabanının en az yüzde 70’nin destek vermesi lazım…
Türkiye’nin, eksik ve gedikleriyle, tüm tarihi yok sayarak, inkȃr ederek, bu ülkeden hanedan hükümdȃrlığıyla yönetilen bir Katar Emirliği veya bir aile-klik yönetimi olan Azerbaycan çıkarmak mümkün değil. Bunu yapabilmek için, neredeyse ülkeyi kapatıp yeniden açmak lȃzım. En az bir 5-10 yılı, bir tür Kuzey Kore gibi yaşamayı göze almak lȃzım. Bunu da gerçekten kim istiyor? Referandumda başkanlığı destekleyenler dȃhil, hakikaten bu ülkenin yüzde kaçı, böyle bir sarsıntıya kendi ve gelecek nesillerin ömürlerini adamaya gerçekten niyetli?
Nisan ayı başıyla gene Mart’taki, Şubat’taki ve Ocak’taki oy dağılımı tablosu söz konusu. Tüm güvenilir anketler gene ve yine aynı sonucu veriyor: yüzde 50’ye yüzde 50 bir “Evet” ve “Hayır” bölünmesi söz konusu. Diyelim ki, bir şekilde, “Evet” kararında olanların oranı, referandum günü “burun farkı” ile öne geçti ve sistem değişikliği onaylandı. Bu oranın, bu kadar kapsamlı bir değişikliği meşrulaştıracak “nitelikli bir çoğunluk” yaratması imkȃnsız. Öte yandan, sistem değişikliğini öngören siyasi çizgi, “Evet” dışında bir yanıtı kabul etmek konusunda ısrarlı. Sarfedilen bir sözde olduğu gibi; gerekirse her gün seçim yapılacak olsa, gene de geri adım atılmak istenmiyor.
Dahası, sandıktan çıkacak olası bir “Hayır” görülmek dahi isteniyor mu çok emin değilim…Böyle bir sonucun görülmesi yerine, sandığın “ertelenmesi” söz konusu olabilir mi?
Ben, son haftaya, anketlerde yüzde 53-55 arası bir “Evet” görüntüsü ile girilmezse; yüzde 14-18 arası bir grupmuş gibigözüken kararsızlar/cevapsızlar, “Evet”e doğru erimezse, referandum gene de yapılır mı emin değilim. Gene de, iktidara yakın şirketlerin anketlerini ve ölçümlerinde neler çıktığını da bilemiyoruz; sanki, daha önceki oylamalardan farklı olarak kasti bir sessizlik var…
“Mantıklı” düşünenler ise, böyle bir durumun söz konusu olmayacağını; “Hayır” sonucu çıkması halinde, iktidar tarafından, büyük ihtimalle sonbahar 2017’de olacak biçimde bir genel seçim kararına yönelinmesinin daha büyük ihtimal olduğunu öne sürüyorlar.
Benim yorumum ise, “mantığı” geride bırakalı, epey uzun zaman olduğu…
Ben, hȃlȃ, çok dramatik birkaç hafta yaşayacağımızı ve adeta lunaparklardaki korku tünelleri veya hızlı-iniş çıkışlarla dönüp dolaşan “rollercoaster”/hız trenlerine binmişçesine, son sürat savrulmaya yaklaştığımızı düşünüyorum.
Her gece başımı yastığa koyduğumda, nasıl bir sabaha uyanacağımı bilemiyorum.
Bir gece “Gofret Darbesi Girişimi” olarak tarihe geçecek bir hezeyan yaşanabilir. Bir başka gece çok daha tuhaf ve sarsıcı başka bir olay olabilir…
Bu gerilim de, referandumdan bağımsız olarak, sürüp gidecek biçimde ülkenin “normali” haline gelmiş vaziyette. Referandum öncesinden farklı olan birşey ise, artık Türkiye’nin dışındaki aktörlerin, bu “normali” reddetmesi. Diğer bir deyişle, bu sistemin Türkiye dışında kabul görerek, meşruiyet kazanarak yaşayabilmesine imkȃn yok.
Dahası, kendi içinde bu kadar derin bir bölünmüşlük yaşayan ve bir yarısının diğer yarısını “düşman” olarak gördüğü bir sistemin de yaşama şansı yok.
Zorla bir ölü doğum yaptırmak ve sonra da, doğan canlıymış gibi davranmak kimseye birşey kazandıracak bir durum değil.
Gene de, binilmiş bir hız trenine illȃ ki de, devam ediliyor.
İronik biçimde, referandum ve sandığın bir kez daha (ve üstelik genel veya yerel seçimlerdeki gibi birebir parti odaklı olmayan şekilde) Türkiye’nin önüne gelmesi, beklenmedik de bir sonuç doğurdu şimdiden…15 Temmuz darbe girişimi şoku ertesi ilk kez, siyaset halk nezdinde, tabanlarda canlandı. Bu canlılığın, olsun olmasın, referandum sonucuyla yok olup bitmesini beklemek çok da mümkün gözükmüyor. Çok daha derinleşmiş, uzlaşmaya daha da kapalı bir kutuplaşma sadece bu referandum döneminin miras bırakmakta olduğu…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024