Barış Soydan
Kapalı kapılar arkasında Merkez Bankası (2): Kamu bankalarının döviz satışları..
Merkez Bankası’nın son 7 yılının hikâyesine dün Erdem Başçı’nın başkanlık dönemiyle başlamıştık. Bugün Murat Çetinkaya dönemi ile devam ediyoruz. Dünkü yazının girizgâhında yer alan 1970’li yılların sonuna da son bölümde, yani şimdiki Başkan Murat Uysal’a ayıracağım yazıda döneceğim.
* * *
2011 yılında Merkez Bankası başkanlığına getirilen Erdem Başçı'nın ilk yılında başkan yardımcılığına ilginç bir atama gerçekleştirilmişti. 2008 Krizi sonrasının ortamında finansal istikrar ve makro ihtiyati tedbirler öne çıkınca, Merkez Bankası’nın akademisyen ağırlıklı yönetim kadrosuna bankacılıkta deneyimli bir ismin atanmasına karar verilmiş, sektörden çeşitli adaylarla görüşülmüştü. Sonunda hem konvansiyonel bankalar hem katılım bankalarında üst düzey yöneticilik yapan Murat Çetinkaya’da karar kılınmıştı.
Çetinkaya, Başçı’dan farklı olarak döviz satışlarıyla kura müdahalenin sınırlı tutulması veya bundan vazgeçilmesi, para politikasının sadeleştirilmesi ve enflasyonla mücadelede yapısal sorunlara odaklanılmasını savunuyordu. Bu konularda Para Politikası Kurulu’nun diğer üyeleri Prof. Dr. Turalay Kenç ve Prof. Dr. Abdullah Yavaş ile ortak bir duruşa sahipti.
2016 yılına girildiğinde Merkez Bankası’nda Erdem Başçı döneminin sonu artık görünmüştü. 2015 Ocak ayındaki yüksek oranlı faiz artırımının Erdoğan’ı kızdırdığını daha önce görmüştük. Erdoğan'ın eleştirileri 2015'te Başçı’yı istifanın eşiğine kadar getirmişti. 2016 yılında Başçı'nın görev süresi doluyordu ve tekrar atanması beklenmiyordu.
İlginç nokta, dört başkan yardımcısından üçünün de görev sürelerinin 2016’da dolmasıydı. Genel beklenti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Merkez Bankası yönetimini yenileme fırsatını kullanacağı yönündeydi.
Erdoğan-Davutoğlu çekişmesi
2016 baharındayız… Başçı'nın görev süresinin dolmasına çok kısa süre kalmış ama yeni Başkanın ismi henüz açıklanmamıştı. Rivayetlere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasındaki gerilim bu konuya da yansıyor ve ortaya bir türlü bir uzlaşı çıkmıyordu. Sonunda Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya'nın Merkez Bankası Başkanlığa atanması konusunda mutabakat oluştu.
Sıra başkan yardımcılarının atamalarındaydı. Bu atamalar yeni başkan Çetinkaya ile Külliye arasında bilek güreşine neden olacaktı.
Külliye’nin önerdiği isimleri Çetinkaya (ve Mehmet Şimşek) kabul etmiyor, Çetinkaya'nın (ve Şimşek'in) önerileri ise Külliye’de takılıyordu. Sonunda bir orta yol bulunacak ama Çetinkaya üç yıllık başkanlık dönemi boyunca hiçbir zaman dört başkan yardımcısı ile çalışma imkanı bulamayacaktı; Külliye bir koltuğu hep boş bıraktı. Bu, bir tür cezalandırmaydı. Çetinkaya görevden ayrıldığında da başkan yardımcılığı koltuklarından biri boştu…
Döviz satışları bitiyor
Murat Çetinkaya Merkez Bankası başkanlığına atanır atanmaz, başkan yardımcılığı dönemindeki görüşlerine uygun adımları hızlı şekilde atmaya başlamıştı. 2013 yılı Haziran ayından beri devam eden günlük döviz satış ihaleleri Çetinkaya atandıktan yaklaşık bir hafta sonra, 28 Nisan 2016'da sonlandırıldı. Döviz satışı 2019’un ilk yarısına kadar tekrar gündeme gelmeyecekti.
Çetinkaya Nisan ayı sonunda gerçekleşen ilk Enflasyon Raporu toplantısında para politikasını sadeleştirme konusunda kararlı olduklarını net biçimde vurguladı.
Yeni başkanın attığı bir başka adım, Merkez Bankası bünyesinde "Yapısal Ekonomik Araştırmalar" birimi kurulmasıydı. Bu birime bağlı reel sektör izleme ekipleri oluşturuldu ve firma ziyaretleri ile sahadan bilgi toplanmaya başlandı. Amaç, Amerikan Merkez Bankası’nın "Bej Kitap"ına benzer bir raporun oluşturulmasıydı.
Çetinkaya bunları yaparken bir yandan da piyasa beklentisine uygun olarak faiz indirimine gitmiş, marjinal fonlama oranı Nisan ayında yüzde 10.5’tan yüzde 10’a çekilmişti.
Fakat bu dönemde İngiltere’deki Brexit referandumundan AB’den ayrılık kararı çıkması küresel piyasalarda yeni bir çalkantı yarattı. Bunu yurtiçinde FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi takip etti. Kasım ayında Amerika’da Trump sürpriz biçimde başkan seçilince piyasalarda oynaklık iyice arttı. Merkez Bankası 2016 yılının Kasım ayında faizi 50 baz puan artırdı. Bu, Ocak 2014'ten sonra yapılan ilk resmi faiz artırımıydı. Başçı’ya habersiz yaptığı faiz artırımı nedeniyle kızgın olan Erdoğan, yine rahatsız olacaktı.
2017 başında OHAL ve jeopolitik gelişmeler küresel türbülansla birleşince oynaklık daha da arttı. Murat Çetinkaya yönetimindeki Merkez Bankası bu dönemde bankaları Geç Likidite Penceresi'nden fonlamaya başlamıştı. Daha önce sadeleşmeye vurgu yapmasına rağmen Çetinkaya neden bu yola gitmişti?
Bu dönemde iktidar döviz kaynağı temin edebilmek için Katar'la görüşüyordu. Çetinkaya bu kapsamdaki görüşmeler için gittiği Doha'dan Ankara'ya döndüğünde piyasada oynaklığın iyice arttığını görmüş ve Para Politikası Kurulu'nu olağanüstü toplantıya çağırmıştı. Ancak Kurul’da faiz artırımı konusunda görüş birliği yoktu. Üyelerden bazıları, yeni bir faiz artırımının darbe girişimi sonrası toparlanmakta zorluk çeken ekonomiye zarar vereceği düşüncesindeydi.
Çetinkaya bunun üzerine kişisel inisiyatifini kullanarak başkanın yetkisinde olan likidite araçlarına başvurmaya karar verdi. Fonlamanın geç likidite penceresinden yapılması kararı böyle alındı. Sonraki aylarda da (Mart ve Nisan 2017) faiz artırımları Geç Likidite Penceresi’nden gerçekleştirildi.
İktidar referandumu kazanmak için ekonomiye doping yapıyor
2017, başkanlık referandumu yılıydı. Kredi Garanti Fonu kanalıyla pompalanan çok yüksek miktardaki krediler ekonomik büyümenin yüzde 7’yi geçmesini sağlamıştı. Ama ekonomi aşırı ısınmış, dolarizasyon artmış ve dengeler bozulmuştu. Aralık 2017'de yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında Merkez Bankası’nın borç verme faiz oranı yüzde 12,25’ten yüzde 12,75’e yükseltildi. Piyasa ve yabancı yatırımcılar, ekonominin aşırı ısınması nedeniyle politika faizinde daha sert bir artırım bekliyordu. Ama referandum ve 2018 haziranında yapılacak başkanlık ve milletvekili seçimleri buna engeldi. Çetinkaya, yeni bir artırımın tam da seçimler öncesinde Merkez Bankası’nı tartışmaların odağına sürüklemesinden çekiniyordu.
2018 yılına ekonomi yönetimi ile Murat Çetinkaya arasındaki politika farklılıklarından kaynaklanan gerilimin iyice gün yüzüne çıktığı bir ortamda girildi. 2018 yılının ocak ayındaki toplantıda para politikasının sadeleştirilmesi için tüm hazırlıklar yapılmıştı. Ancak Cumhurbaşkanlığı bir gece önce bunu öğrenmiş, üstelik Erdoğan’a yanlış bir şekilde Merkez Bankası’nın şok bir faiz artışına gideceği söylenmişti. Bu gelişme faiz politikasında sadeleşme kararının ertelenmesine yol açtı.
Meşhur Londra toplantısı
2018 Haziranı’ndaki seçimi Erdoğan’ın kazanacağı belliydi ama Meclis çantada keklik görünmüyordu. İktidar, ekonominin doludizgin büyümesine ekmek su gibi ihtiyaç duyuyordu. Tam bu ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Londra’da yatırımcılarla meşhur toplantısı gerçekleşti. Erdoğan bu toplantıda yeni dönemde para politikasına daha fazla müdahil olacağını açıkladı. Yüksek faize karşı olduğunu da net bir dille anlattı.
Erdoğan’ın açıklamaları dövizi ateşledi. Dolar 4.92 TL’yi görünce Merkez Bankası 23 Mayıs 2018 günü olağanüstü toplanarak 300 baz puanlık bir faiz artırımı yaptı. Bunu Haziran ayındaki 125 baz puanlık artırım izledi.
Para politikasında sadeleşme de nihayet ilan edilmiş ve 1 Haziran’dan itibaren uygulamaya geçilmişti.
Merkez Bankası’nın "başına buyruk" kararlarına Erdoğan'ın tepkisi sertti. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in başında olduğu ekonomi yönetimini açıktan eleştirmeye başlamıştı. Şimşek’in istifasını verdiği, Binali Yıldırım tarafından engellendiği söyleniyordu. Seçim sonrasındaki yeni dönemde Şimşek’in ekonomi yönetiminde yer almayacağı artık belli olmuştu.
Erdoğan 2018 Haziran seçimini Muharrem İnce karşısında rahat bir şekilde kazandı ama Meclis çoğunluğu MHP’nin desteğiyle kılpayı sağlanabildi. Seçimden sonra Mehmet Şimşek beklendiği gibi görevden ayrıldı ve ekonomi yönetimi Berat Albayrak’a emanet edildi. Kısa süre sonra da Amerika’yla Rahip Brunson krizi patladı. Bunun etkisiyle dolar kontrolden çıkacak ve bir kur krizi yaşanacaktı.
Merkez Bankası, kur krizini izlemekle yetindi. Rivayete göre ekonomi yönetiminde ciddi gerilimler ve tartışmalar yaşanıyordu. Son sözü faiz artışı yapılmayıp beklenmesi mesajı ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan söylemişti
Şok faiz artırımı nasıl yapıldı?
Külliye ile olan gerginliğe rağmen yeni başkan yardımcısı atamaları Çetinkaya’yı güçlendirmişti. Çetinkaya yaklaşık bir sene önce Merkez Bankası bünyesine Garanti BBVA kökenli Uğur Namık Küçük'ü Başkan Yardımcısı (ve Para Politikası Kurulu üyesi) olarak katmıştı. Kısa süre sonra da Berat Albayrak’a yakın olduğu iddia edilen Başkan Yardımcısı Erkan Kilimci beklenmedik biçimde istifa etmişti. Çetinkaya yola üç başkan yardımcısıyla devam ediyordu. Para Politikası Kurulu, ona yakın isimlerden oluşmuştu. Bu değişim etkisini 2018 yılı Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında gösterdi. Bu toplantıda politika faizi 625 baz puan artırılarak yüzde 24'e çıkarıldı.
Erdoğan bu kararla ilgili, "Şu an şahsen benim sabır safhamdır ve bu sabır bir yere kadar" demişti.
Yüksek oranlı faiz artırımının etkisiyle dolar düştü. İktidar faiz indirimlerinin artık başlamasını istiyordu. Murat Çetinkaya yönetimi ise gerçek bir iyileşme görülmeden ve destekleyici bir ekonomik program olmadan adım atmanın çok riskli olacağı görüşündeydi.
2019 yılının başında Merkez Bankası-iktidar ayrımı iyice görünür hale gelmişti. Bakan Berat Albayrak kamu bankaları ile başlayıp özel bankaları da dahil ettiği süreçte kredi ve mevduat faizlerinde üst sınırlar oluşmasını sağlamıştı. Kredi ve mevduat faizleri fiilen düşmüştü. Bu, bir nevi alternatif para politikası uygulanması anlamına geliyordu.
2019 Mart’ındaki yerel seçimler öncesinde TL yeniden değer yitirmeye başladı. Seçim öncesinde sıkılaştırılan Swap limitleri ve benzeri adımlar da çözüm olamadı. İktidarın önceliği, yerel seçimler öncesinde doları dizginlemekti.
Kamu bankaları döviz satıyor, ipler kopuyor
İşte tam bu günlerde kamu bankalarının döviz satışları gündeme geldi. Merkez Bankası’nın rezervlerinin kamu bankaları üzerinden satılması için eski bir protokol devreye sokulmuştu. Bu, Merkez Bankası ve Hazine arasında dövizli işlemler ve ödemeler için yapılmış eski tarihli ve kısa bir protokoldü. Merkez Bankası bu protokol kapsamında Hazine’ye döviz işlemleri için kaynak aktarıyordu. Yerel seçimler öncesinde bu protokol dolara müdahale için kullanılmaya başlanmıştı. Hazine, somut bilgi vermeden Merkez Bankası’ndan döviz talep ediyor ve aktarılacak kaynağın kamu bankalarına transferini istiyordu. Kamu bankaları bu yoldan gelen dövizi kullarak doların değerini düşürmeye çalışıyordu.
İddiaya göre Murat Çetinkaya bu protokolün iptal veya değiştirilmesinin hukuken mümkün olup olmadığını araştırdı. Ama başaramadı. Çetinkaya ile iktidar arasındaki ipler artık tamamen kopmuştu.
Yerel seçimlerden sonra Çetinkaya'nın istifası gündeme getirildi. Eylül-Ekim aylarında enflasyonun tek haneye inmesi bekleniyordu. Temmuz’dan itibaren faiz indirimine gidilebileceği konusunda herkes hemfikirdi. Bir görüşe göre iktidar, enflasyon düşerken faizi indirme "şerefini" Çetinkaya’ya bırakmak istememişti. Zira "Bakın hem faizi indirdik, hem enflasyonu düşürdük. Yani haklı çıktık" demek istiyordu.
Çetinkaya istifayı kabul etmiyor, yeni başkan gaza basıyor
Merkez Bankası’nda gerilimlerle geçen ve kapalı kapılar ardında büyük mücadelelere sahne olan bir dönem kapanıyordu. Çetinkaya istifayı da, önerilen görevleri de kabul etmedi. Bunun üzerine görevden alındı. İktidar Merkez Bankası üzerinde tam ve sarsılmaz kontrolü sağlama şansını yakalamıştı. Üstelik enflasyon da düşüyordu. Yeni başkan Murat Uysal faiz indirimlerine başladı. Ama çok hızlı gidecek, bir yıldan kısa bir sürede yüzde 24’ten 8.25’e çekecek, bu da dengeleri yeniden bozacaktı.
PERŞEMBE: Merkez Bankası’nda Murat Uysal dönemi: 100 milyar doların üzerinde satış TL’yi ayakta tutmaya yetmiyor… Merkez Bankası koridorlarında sermaye kontrolü tartışmaları… "Aktif rasyosu"... Merkez Bankası’nın yedek akçesi Hazine’ye nasıl aktarıldı?... Ve 1970’lere flashback...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları













































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021