Elif ÇAKIR
Başlıktaki sözlerin devamı şu: “Çok güçlü bir dış politika güdebilmesi mümkün değildir. Bir ülke dış politikasında güçlü olabilmek için, önce kendi ülkesinde evinin içini düzene koyması gerekir. Onun için hep derler ‘Foreign Policy starts at home’, yani dış politika önce evinde başlar. Evin içi dediğim, kuvvetler ayrılığına bağlı demokratik bir sistem, hukukun evrensel şekilde eşit uygulandığı bir hukuk düzeni, güven veren, ayrım yapmadan sadece haklı ve haksız ayrımı yapan temel hak ve özgürlüklerin evrensel anlamda garanti altına alındığı bir ülkeden bahsediyorum.
Bir ülkenin mutlu ve güçlü olabilmesi için şüphesiz ki güçlü bir demokrasisinin, güçlü bir ekonomisinin olması ve çok sağlam doğru bir dış politikanın muhakkak ki yürütülmesi gerekir. Eğer bir ülkede bunlar söz konusu değilse o ülkede karışıklıklar olur, bir ileri gidersiniz bir geri gelirsiniz, zaman mücadelelerle geçer ve gider.”
Bu tespitler 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e (3 Kasım 2017) ait. Tam da son dönemlerde peş peşe Avrupa ülkeleri ve ABD ile yaşadığımız sorunlu süreçlere bakıldığında Gül’ün bu sözlerinin daha bir kıymet kazandığını söyleyebilirim.
Evet. Ülkesinin içindeki sorunları çözemeyen devletin, başka devletler nezdinde bir saygınlığı, sözünün kıymeti olabilir mi? AK Parti tam da bunu gördüğü için iktidara geldiğinde hızla içerideki sorunların çözümü için adım atmaya çalışırken, bir yandan da ülkesindeki düzelmeleri uluslararası platformlarda anlatabilme zeminlerini oluşturdu. Çünkü demokratikleşme, hukuk, eğitim, sağlık ve ekonomi gibi sorunların çözümü noktasında atacağı her adımın kendisini de ülkesini de dışarıda aktör konumuna getireceğini biliyordu.
Bakınız şu sözler de Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde ve AK Parti hükümetlerinin de ilk dönemlerinde yaptığı bir konuşmadan:
“Dış siyasetle iç siyaset madalyonun iki yüzü gibidir. Bu yüzden biz iktidara geldiğimiz günden bu yana öncelikli olarak ülkenin bozuk dengelerini yeniden kurmaya, sorunlu alanlarına el atmaya çalıştık. Türkiye’nin uluslararası arenada itibarını artıracak, Türkiye’yi uluslararası siyasette merkezi bir ülke haline getirecek adımları hızla atmaya çalıştık.” (Erdoğan, 8 Haziran 2004)
Madem ki Erdoğan bu konuşmayı 2004 yılında yapmış. Ki Erdoğan o dönemlerde yaptığı konuşmaların neredeyse tamamında AK Parti hükümetinin yegane görevinin “demokrasinin ve hukuk devleti olmanın bir güven rejimi” oluşturmak olduğunu söyler. Sıkça “hukukun üstünlüğüne”, “adalete”, “demokrasiye” vurgu yaptığı dönemler. Hadi o halde biz de AK Parti’nin ilk iki yıllık iktidarı sürecinde neler yaptığından örnekler verelim. Neler yapmış mesela:
OHAL kalktı.
Avrupa Birliğine üyelik için Kopenhag Kriterleri uygulanmaya başladı.
İçişleri Bakanlığı her vatandaşın çocuğuna istediği etnik isimleri koyabileceğine dair bir genelge yayınladı. Kürtçe isimler konulmaya başlandı.
İçişleri Bakanlığı devlet protokollerindeki 12 Eylül darbesi düzenlemesini kaldırdı.
18 yıl aradan sonra enflasyon oranlarında eksili haneler görülmeye başladı.
Ekonomik yönden rahatlama sağlayacak reform paketleri devreye girdi ve uluslararası arenada Türkiye’nin büyüme oranları konuşulmaya başlandı. Türkiye dikkat çekmeye başlayan bir ülke konumuna geldi.
AK Parti ilk iktidara geldiğinde ülkede rüşvet yolsuzluk almış başını gidiyordu. 11 Haziran 2003’te AK Parti hükümeti, kamu görevlilerinin yasalara aykırı bir şekilde rüşvet, para talebinde bulunmalarının önüne geçmek için bir ‘rüşvet ihbar hattı’ oluşturdu. AK Parti iktidarının ilk üçüncü ayında yolsuzlukların önüne geçmeyi planlayan “ihale yasasını” yeniden düzenledi.
TRT Kürtçe yayınlar yapmaya başladı.
O dönemlerde AK Parti’nin bir özelliği daha vardı. Popülizme ve hamasete şiddetle karşı çıkıyorlardı. Hamaset ve popülizmin bir siyasi açmaz ve siyasi çaresizliğin ürünü olduğunu söylüyorlardı.
“Biz yalnızca ülke içi konularda değil, global konularda da rasyonel ve akılcı davranacağız. Popülizm güven ve istikrarın ciddi düşmanıdır.” (Erdoğan, 26 Nisan 2005 Avrupa Birliği Yolunda Türkiye Konferansı)
MADEM Kİ GÜL DE BÖYLE SÖYLÜYOR...
Abdullah Gül’ün katıldığı Bahçeşehir Üniversitesi “9. Diplomat Okulu” açılış töreni, basına kapalı olarak gerçekleştirildiği için kamuoyuna yansımadı. Doğrusunu söylemek gerekirse, Gül’ün katılacağı bu toplantıdan haberdar olduğum için ne konuşacağını da merakla bekliyordum.
Baştan sona okunduğunda insanda üzerinde özenle çalışılmış, ülkenin içinden geçtiği süreçlere nokta atışları hesaplanarak oluşturulmuş gibi görünen metin aslında Abdullah Gül’ün irticalen yaptığı konuşmanın dökümü.
Gül’ün yaptığı şu tespitler önemli:
“Refahın ortaya çıkması büyük ekonomik faaliyetlerin gerçekleşmesiyle olur. Ekonominin güçlü olması ancak bir ülkede demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel insan hakları evrensel anlamda gerçekleşirse olur. Çünkü böyle ülkelere herkes koşarak gelir, parasını yatırır. Aynı şey Türkiye’de de gerçekleşti. 2003 yılından sonra yapılan demokratik ve hukuki reformlar bu ülkeyi öngörülebilir, yatırım yapılabilir ülke haline getirdi. Büyümek yatırımla olur. Yatırım neyle olur? Tasarrufla olur. Türk halkının tasarrufu ülkemizin hızlı büyümesi için maalesef yetmiyor. Dolayısıyla başkalarının tasarrufunu da Türkiye’ye getirip yatırıma dönüştürmek gerekir. Bu nasıl olur? Uygun iklimi oluşturmakla olur. Siyasi şartları, demokratik şartları, hukuki şartları gerçekleştikten sonra ekonomik şartlar zaten muhakkak onu takip eder. Hele Türkiye gibi güçlü, nüfusu büyük ülkelerde. Türkiye petrol, gaz gibi doğal kaynakları olan bir ülke değil. Dolayısıyla Türkiye’nin esas enerjisi dinamik nüfusu, genç nüfusu, beşeri sermaye dediğimiz bu gücü. Ama bunu kurallarla, demokrasiyle, şeffaflıkla, iyi bir yönetişimle birleştirdiğimizde o zaman bu petrol ve gazdan çok daha kıymetli bir enerjiyi ortaya çıkartabiliriz. Türkiye’yi yönetenler her zaman bunun farkında olmalı.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024