Etyen MAHÇUPYAN
Bir siyasi hareketin kültürel kimliğini hangi duyarlılıklara sahip olduğu, nasıl bir geleneğe oturduğu türden sorularla anlayabilirsiniz. Ancak siyasi kimliğini bu usulle belirlemeniz mümkün olmaz. Çünkü siyasi kimlik beyana dayalı bir özellik değildir. İnsanlar ve partiler ideolojilerini seçebilirler ama siyasi kimliklerini seçemezler. Bu kimlik siyaset yapılırken ‘kendiliğinden’, öteki aktörlere yönelik davranış üzerinde temellenir. Herhangi bir siyasi hareketin demokratlığı, başkalarının o partiyi görme biçimiyle doğrudan bağlantılıdır.
Türkiye’de laik/sol kesim ve CHP bu gerçeği kavramakta çok zorlanıyor. İdeolojik tutumlarına ‘sol’ dedikleri ve yaşam biçimleri ‘laik’ olduğu için kendilerini demokrat, özgürlükçü vs sanabiliyorlar. Oysa hem benimsedikleri solculuk, hem de içine doğdukları yaşam biçimini temel alan kamusal tutumları ve laiklik anlayışları tamamen otoriter zihniyeti yansıtıyor. Dinin, dindarlığın ve sonuçta dindarların kamusal alandan dışlanması muhafazakarlar nezdinde laik kesimin siyasi kimliğini belirleyen ana unsur. Buna siyasi alanda yereli merkeze taşımaya hevesli bütün hareketlerin asker ve yargı eliyle tırpanlanmasını eklediğinizde, söz konusu dışlanmanın bilinçli ve sistemik bir tercih olduğunu anlamak pek de zor değil. Öte yandan dindar Kürtler bu gerçeği daha da yoğun yaşadılar, çünkü Kürt kimliğinin kamusal alandaki varlığı da tümüyle engellendi, hatta suç haline getirildi.
Arkasına laik kesimin iradi ya da kendiliğinden desteğini alan vesayetçi sistemin önünde aslında iki yol vardı. Uzun vadeli bir bakışla demokrasinin gelecekte kaçınılmazlığını ve çoğunluğun siyaset üzerinde egemen olacağını öngörerek, İslami ve Kürt kimliğine ‘değen’, bu kimliklerin taşıyıcılarını merkeze çeken bir söylem ve politika izlenebilirdi. Ya da soğuk savaş döneminin yeterince uzun süreceği ve bu sürede dindarların laikleşip Kürtlerin Türkleşeceği varsayılarak, sert bir siyaset de zorlanabilirdi. Rejim ikincisinden yanaydı ve bu durum laik/sol kesimin de kültürel açıdan işine geldi. En azından onları fazla rahatsız etmedi. Bu cenahta ideolojik olarak ‘özgürlükçülük’ kapsamında öne sürülen tezler, Türkiye gerçeği karşısında tümüyle teorik bir zemine oturdu. Öyle ki demokrasi açığı sistemleşirken, bu durum ‘modernlik açığı’ tespitiyle meşrulaştırıldı. Oysa nedensellik aksi yöndeydi… Demokrasi açığı olduğu için modernlik açığı yapısallaşmıştı. Vesayet dışlanmış kimliksel kategorilerin modernlik alanına girmelerine izin vermiyor, kimliğin kültürel değişimini şart koşuyordu.
Bugün durum tersine. Dindarlar iktidarda ve Kürtleri de dolaylı yoldan merkeze taşıyorlar. Demokrasinin asgari temeli olan çoğunluğun yönetimi ilk kez koşulsuz olarak gerçekleşiyor ve çeperi modernliğin parçası kılıyor. Bunun demokratikleşme açısından devrimsel bir değişim olduğu açık. Ne var ki yaşananın daha demokratik olması, bunu gerçekleştiren AKP’yi ‘demokrat’ yapmıyor. Bu partinin siyasi kimliğini belirleyen unsur, kendisine benzemeyenlerin onu nasıl algıladığı… Ve bugün laik/sol cenahın algısına baktığımızda AKP’nin liderine indirgendiğini, Erdoğan’ın zihniyetinin salt sözleri üzerinden okunduğunu, bu söylemin ayıklanarak tedavüle sokulduğunu, ama nihayette bu siyasi hareketin otoriter/ataerkil niteliğiyle kavrandığını görüyoruz. AKP çeperdekileri merkeze taşırken, aslında merkezdekileri dışa itmeyip merkezi genişletmenin peşinde… Ama sonuç pek öyle olmayabiliyor. Çünkü eskiden merkezde olanlar şimdi psikolojik olarak itilmiş, dışlanmış ve horlanmış hissediyorlar. Fiziksel olarak hala merkezde olmaları, geçmişe nazaran daha fazla kazanmaları, daha iyi yaşamaları, kültürel alana hükmetmeleri ikincil kalıyor. Bunda yüz yıldır imtiyazlı yaşamış olanların sahip olmaya devam ettiklerinden ziyade kaybettiklerine bakma eğilimi de etkili. Ancak AKP’nin sosyal açıdan salt kendi tabanına bakan, diğer kesimleri ise sadece siyasi niteliği ile kavramsallaştıran yaklaşımı da şu anki ayrışmanın nedenlerinden biri.
Eğer bir toplumu on iki yıldır yönetiyorsanız, artık ‘ötekilerin’ zaaflarını toplumsal kopukluklara gerekçe olarak gösteremezsiniz. Hele tabanınız melezleşiyor, genişliyor ve sizi bir on iki yıl daha yönetimde tutacak gibi gözüküyorsa, bir an önce dışlanmış olan ve hissedenlere yönelik bir dil geliştirmeniz gerekiyor demektir. Çünkü dindarlar nasıl laikleşmediyse, laikler de dindarlaşmayacak. Türkiye çoğulculaşacak ve bu süreçte her dışlanmışlık müstakbel ‘milletin’ sakat doğmasına neden olacak.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024