M.Şükrü HANİOĞLU
"İslâmcılık" tartışması üzerine notlar (3):
"İslâmcılık" İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde entelektüel tartışmanın merkezine taşınarak siyaseti derinden etkiledi ve demokratikleşmeye katkıda bulundu. Zaten İslâmcılık, eski rejime onu "istibdad" olarak kavramsallaştırarak muhalefet etmiş, sultana mutlak itaati savunan geleneksel ûlemayı da şiddetle eleştirerek anayasacı harekete destek vermişti.
Meşrutiyetten Cumhuriyet'e İslâmcılık
Said Nursî'den Mehmed Âkif'e, Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi'den Said Halim Paşa'ya uzanan bir yelpazedeki "İslâmcı" liderler II. Abdülhamid rejimine muhalefet etmişler ve Müslüman aktivizminin, iktidarın kanuni esasî ile sınırlandırılacağı özgürlükçü bir rejime geçiş amacıyla kullanılmasına katkıda bulunmuşlardı.
Benzer şekilde Abduh'un önde gelen takipçisi Reşid Rıza da sultanı destekleyen çizgisini terkederek Şûra-yı Osmanî Cemiyeti kuruculuğuna varan bir noktaya ulaşmış, Suriye'de güç kazanan Selefî hareketinin lideri Cemaleddin el-Kasımî ise eski rejimin sona ermesinin Fransız ve Amerikan devrimleri ölçeğinde bir gelişme olduğunu savunmuştu.
Buna karşılık "İslâmcılık"ın, yeni rejimin "siyaset belirleyicisi" İttihad ve Terakki ile ilişkisi umulandan farklı oldu. İttihadçı liderlerin gözünde "Müslüman aktivizmi" o denli önemliydi ki, bunun "İslâmcılar"a bırakılabilmesi mümkün değildi. Bu nedenle, kısa süreli bir balayı sonrasında, bilhassa 1912'den itibaren "İslâmcılar"ın çoğunluğu Türkçülüğe kayan ve Müslüman aktivizmini bir araç olarak gören İttihad ve Terakki'ye muhalif bir tavır aldı. Said Halim Paşa benzeri kıdemli İttihadçılar da eleştirilerini cemiyet içinde dile getirmeye çalıştılar.
İstiklâl Harbi, Erik-Jan Zürcher'in "Müslüman milliyetçiliği" olarak tanımladığı söz konusu aktivizmin ne denli etkili olabileceğini ortaya koydu. Bu aktivizm gerçekten de direnişin motor gücüydü ve seküler eğilimli liderleri bile "İslâmcı" gibi konuşmak zorunda bırakmıştı. Ancak onların projesinde İslâmcı tezlere yer yoktu. Savaşı kazanmak için gerekli görülen "Müslüman aktivizmi," seküler milliyetçi bir ideolojiyle inşa edilecek ulus-devlet için bir "değer" olmadığı gibi kullanılabilecek bir "araç" bile değil, bir "tehdit"ti. Dolayısıyla İslâmcılar kendilerini bir kez daha muhalefette buldular.
İslâmcılık ve entelektüel alan
Ancak bu muhalefet geçmiş tecrübelerden farklıydı. II. Abdülhamid rejimi resmî "İslâmcılık" dışındaki yorumlara izin vermemiş, İttihatçılar "Türkçü İslâmcılık" yapılanmasıyla Müslüman aktivizmini milliyetçiliğe yönlendirmeye çalışmışlardı. Ama "İslâm" bir referans noktası olma vasfını korumuştu; "entelektüel" alandaki yeri de oldukça muhkemdi.
Nitekim materyalizmin din haline getirilmesi projesi bile bir "İslâmcı" tasavvur olarak geliştirilmişti. Abdullah Cevdet "İctihad" adını verdiği mecmuasıyla tüm İslâm âlemini dönüştürecek, onun modernliğe uyum sağlamasını temin edecek bir projeyi gündeme getirmeyi hedeflemişti.
İctihad'ın ilk sayısında sorulan "Âlem-i İslâmın inhitâtını muceb olan esbab ü ahvâl nelerdir?" ve "Müslümanlara bir hayat-ı taze vererek âlemi İslâmı inkırâz-ı küllîden kurtarmak için en müessir tedbir nedir?" sorularına, Abdullah Cevdet'in verdiği cevap "İslâmın özünün modern deneysel materyalizm olduğunu, bunun İslâmın temel kaynaklarından çıkartılabileceğini Müslümanlara kabul ettirmek" oluyordu. Kendisine materyalist bir müçtehid pâyesini veren, Abduh'u rol modeli olarak benimseyen Abdullah Cevdet'in projesinin ne derece anlamlı olduğu ayrı bir tartışma konusudur. Burada altı çizilmesi gereken "materyalizm"in bile "İslâmcı" bir proje olarak sunulmasına neden olan "entelektüel ortam" ve toplum algısıdır.
Bu ortam, yeni ulus-devlette yerini "İslâmcılık"a ancak "muhafazakârlık" ya da "muhafazakâr-milliyetçilik" benzeri kavramlarla atıfta bulunabildiği bir yapıya bırakmıştı. Burada önemli olan "İslâmcılık"ın "entelektüel tartışma alanı" dışına çıkarılmasıdır. Bunun İslâmcılığın Arap dünyasında yerel milliyetçilikler, Nâsırcılık ve Pan-Arabizm benzeri akımlar karşısında gerilemesinden farklı olduğunu vurgulamak gerekir. Somut bir örnekle ele alacak olursak beklediği ilgiyi görmemesine karşılık II. Abdülhamid'e eğitim projesi sunabilen, İttihad ve Terakki tarafından "Kâbei Hürriyet Selânik'te" "hürriyet"i anlatan konuşma yapması istenen, 1922'de TBMM'ye davet edilen Said Nursî, erken Cumhuriyet döneminde resmî söylem tarafından merkezî entelektüel tartışmanın tamamen dışında, "çağdaşlık karşıtı hurâfât neşredicisi bir meczup" olarak tavsif ediliyordu.
Cumhuriyet serüveni
Aktivizmi milliyetçiliğe yönlendirilen ("İslâmcılık"ın bir kanadının İttihadçılığın Türkçü İslâmcılığını tersine çeviren İslâmcı Türk milliyetçiliği yaratarak varlığını sürdürme çabası da bu süreci hızlandırmıştır), entellektüellik vasfı reddedilen "İslâmcılık" böylesi bir ortamda zorunlu olarak fazlasıyla tedafüî bir karakter kazanıyor ve "geleneği koruma ve aktarma"ya odaklanıyordu. Bunun maliyeti ise bilhassa imparatorluktan müdevver İslâmcı entelektüellerin vefatları sonrasında entelektüel üretim kalitesinin fazlasıyla düşmesi oluyordu. Örneğin "Âdil Düzen," Muhammed Bakir el-Sadr'ınİktisadunâ çalışmasında ortaya koyduğu tezlerin (bunlara katılıp katılmama ayrı bir sorundur) düzeyiyle kıyaslandığında bir sloganlar derlemesi olmanın ötesine gitmez.
Entelektüel düzeyde kendisini yeniden üretemeyen ve büyük çapta İkinci Meşrutiyet Dönemi'nde de faaliyet göstermiş liderlerin çabasıyla sınırlı kalan "İslâmcılık"ın bir kapalı devre tartışmaya dönüşmesi, onun farklı şekilde kavramsallaştırılması neticesini doğurdu. Böylece imam-hatip okulları ve Kur'an kursları açılması, cami inşa etme benzeri çabalar, dinî motiflere yer veren edebî eserler kaleme alınması, hattâ bizatihi dindarlık, "İslâmcılık" olarak tanımlamaya başlandı. Anılan faaliyetler ya da Millî Nizâm Partisi ile başlayan siyasete katılım hamleleri, son tahlilde, "İslâmcılık" değildir. Günümüzdeki İslâmcılık tartışmasında yaşanan kavram kargaşasının da nedeni budur.
"İslâmcılık" hareketi siyaseti bir "amaç" olarak görmemekle birlikte, resmî ideolojinin iddiasının aksine, on dokuzuncu asırdan itibaren siyasetin ve toplumun demokratikleşmesine ciddî katkılarda bulunmuştur. Onun entellektüel alanın dışına sürülmesi toplumumuzun entelektüel kapasitesine önemli bir darbe vurmuştur.
Bu süreçte İslâmcılığın önemli entelektüel katkılar yapamaması ile "siyaset" ve dindarlığın "İslâmcılık" olarak kavramsallaştırılmasının sorumlusu İslâmcılar değildir. Buna karşılık "İslâmcılık"ı yeniden merkezî entelektüel tartışmaya dahil etmeyi ancak İslâmcılar başarabilirler. Bu da siyasetle değil entelektüel faaliyetle gerçekleştirilebilinir. "Din"in kamusal alanda farklı bir rol oynayacağı postmodern dünyada buna fazlasıyla ihtiyaç vardır.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018