Ümit KIVANÇ
ABD Temsilciler Meclisi’nde öyle bir kompozisyon oluştu ki, Trump’la birlikte kafalarına eseni dizginsizce yapabilmeyi uman beyaz ırkçısı, faşizan gruplar “devlet elden gidiyor” haykırışlarıyla sokağa dökülebilir. Çünkü açıkça “sosyalistim” diyen Latin kökenli mi ararsınız, başı kapalı Müslüman Afrikalı mı, Kızılderili, siyah ya da eşcinsel mi, kimden nefret ediyorlarsa hepsinden numune var mecliste.
7 Haziran 2015 seçimlerinin Türkiye’yi daha adaletli, daha demokratik, daha barışçıl ve huzurlu bir yer yapmaya aday sonuçlarının devlet ve toplumun egemen-baskın koalisyonlarınca geçersiz sayıldığı, bununla yetinilmeyip dünyanın başımıza yıkılacağı belli olduğunda bir arkadaşım, “E, haliyle,” demişti başını iki yana sallayarak, “Kürtler, solcular, feministler, hattâ Ermeni falan… seksen milletvekili… bunu bizim yanımıza bırakmayacaklardı tabiî…” ABD Kongre yenileme seçimlerinin sonuçlarına tekrar tekrar bakarken -çünkü bazılarına bakmak çok keyifli- zihnimden böyle menfur fikirler geçmiyor değil. Çünkü ortada müthiş durumlar var. Eğer dünyanın başka yerlerine yönelik merak, sorumluluk ve sahiplenme duygusunu çoktan yitirmiş solun enternasyonalizm bayrağını milliyetçilik çeşitlerinin servis edildiği sofraya masa örtüsü niyetine yaydığı bir dönemde olmasaydık, şu anda kutlama yapıyor bile olabilirdik. Çünkü, bundan sonrası nasıl gelişirse gelişsin, dünyanın en güçlü devletinin Temsilciler Meclisi’nde şu anda, dünyanın her yerindeki hak-adalet savunucularının, ezilenlerin, emekçilerin dostları var.
Nasıl olacak canım, “Amerika” değil mi orası? Önce şuradan başlayalım: Değil. Çünkü Amerika koca kıtanın adı. Kanada da Amerika’da, Paraguay da. Ne ilginç değil mi? Bahsettiğimiz “şey”, Amerika Birleşik Devletleri, ABD. Şuna ağzımızı bir alıştıralım diyorum. “Amerikan emperyalizmi” gerçi Türkiye’de kendini herhangi bir yerinden sol sayan her türlü muhalifin sihirli anahtarı, İsviçre çakısı, artık ne derseniz; ama işte, emperyalist bir devlete en çok çektirdiği ülkelerin de yer aldığı bir kıtanın adını tahsis etmek pek bir emperyalistlik oluyor.
ABD bizim için ne demek? Evet, ABD emperyalizmi. Sihirli anahtar. Şimdilik uzatmıyoruz. Başka? Holywood. Hamburger. Zafer Anıtı. Gökdelenler. Şüphesiz NBA. Solcuysak Kızılderililer, zenginsek Wall Street. Ve Trump. Başka?
Size şimdiye kadar bilinmeyen muazzam bir gerçeği açıklayacağım, değerli okurlar: ABD, “Amerikan emperyalizmi”nden ibaret değil; orada da bizim gibi insanlar yaşıyor. (“Bizim gibi normal insanlar” diyecekken son anda vazgeçtim; basireti bağlanıyor işte insanın bazen.) Ve on milyonlarcası acayip sıkıntılar çekiyor.
Ya bunu biliyor muydunuz: Birçok bakımdan aynı madalyonun iki yüzü sayılan Cumhuriyetçi Parti ile Demokrat Parti arasında birçok bakımdan da büyük farklar var ve hangisinin yönetim düzeyinde ipleri elinde tuttuğu, dünyanın en uzak köşelerine kadar herkesin hayatını etkilemesi bir yana, ABD’de yaşayan yaklaşık 325 milyon insan için kimi zaman hayat-memat meselesi haline gelebiliyor. Bir veri sunayım: Bu seçimde Demokratlardan seçilen kadın sayısı 101, Cumhuriyetçilerde 18; belki bir şey demektir.
6 Kasım seçimlerinde ABD Temsilciler Meclisi’nde öyle bir kompozisyon oluştu ki, Trump’la birlikte kafalarına eseni dizginsizce yapabilmeyi uman beyaz ırkçısı, faşizan gruplar “devlet elden gidiyor” haykırışlarıyla sokağa dökülebilir. Çünkü açıkça “sosyalistim” diyen Latin kökenli mi ararsınız, başı kapalı Müslüman Afrikalı mı ararsınız, Kızılderili, siyah ya da eşcinsel mi, kimden nefret ediyorlarsa hepsinden numune var mecliste. Ve bunlar bazı kritik oylamalarda sonucu belirleyecek konumda olabilirler. Hele bu aykırı unsurlar bir de gruplaşırsa, maazallah.
Tam on dönemdir Kongre’nin müdavimi olmuş Michael Capuano’yu ön seçimde geride bırakarak büyük gürültü koparan Ayanna Pressley, zafer konuşmasında, Demokratların kazanması yeterli değil, dedi, “Bu Demokratların kimler olduğu önemli.” Yani? Gruplaşabilirler! 44 yaşındaki Boston Belediye Meclisi üyesi Pressley, Massachusetss’in ilk siyah kadın temsilcisi. Seçildikten sonra şöyleposta attı: “Görelim bakalım, saçları Afrika örgülü, deri ceketli kadınlar girebiliyor muymuş Kongre binasına!”
Tahayyül etmesi zor: Beş kişiden ikisinin “İslâm Amerikan değerleriyle bağdaşmaz” diye düşündüğübir ülkenin yasama organında iki Müslüman kadın yer alıyor artık: Michigan’dan Filistinli Reşide Talib, Minnesota’dan Somalili İlhan Ömer.
Sağcıları fitil edecek olan yalnız böyle “sivri” tekil olgular değil. Genel manzara da onlar açısından sinir bozucu. Yukarıdaki veriyi zenginleştireyim: 6 Kasım, “kadınların seçimi” oldu. Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu alması, kadınların oyları sayesinde. Kadın seçmenlerin yüzde 60’ı Demokratları, yüzde 39’u Cumhuriyetçileri seçti. Erkeklerde ağırlık tersine, Demokratlara yüzde 48, Cumhuriyetçilere yüzde 50 oy gitti.
Kadınlar yalnız sonucu belirlemedi, mecliste de şimdiye kadarki en büyük temsil gücüne kavuştular. Gerçi hakimiyet yine beyaz erkeklerde; yüzde 20’den 22’ye çıkması beklenen kadın temsili yine çok eşitsiz ve yetersiz, ama gelmiş geçmiş en yüksek oran. Ayrıca, Iowa gibi, tarihte ilk defa parlamentoya kadın temsilci gönderen eyaletler var. Iowa, Guam, Maine, Güney Dakota ilk kadın valilerini, Tennessee ilk kadın senatörünü seçtiler. 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nde 84, 100 sandalyeli Senato’da 23, Kongre’de toplam 107 kadın vardı -ki, bu gelmiş geçmiş en yüksek kadın temsiliydi-, ben bu satırları yazarken bu sayının 117 veya 118 olması bekleniyordu.
SOMALİLİ MÜSLÜMAN
Başı kapalı, tırnakları ojeli Afrikalı Müslüman İlhan Ömer, bilahare danslarla şenlendireceği zafer konuşmasında şöyle dedi: “Burada, Minnesota’da biz sadece göçmenleri iyi karşılamakla kalmıyoruz, onları Washington’a yolluyoruz.”
Belki “Amerikan emperyalizmi”nin diyarında olmasa heyecanlanırdık, değil mi? Hoşumuza giderdi, “oh” çekerdik, falan… Başkan olacak şımarık zenginin çulsuz, yarı aç, çoluk çocuk bir göçmen kafilesine karşı on beş bin askeri sınıra dizmeye niyetlendiği, beyaz ırkçıların silahlarını kapıp çoktan oraya koştuğu bir ülkede, ailesiyle birlikte Somali’den içsavaştan kaçmış, Kenya’daki korkunç mülteci kampında yeni yetmeliğe ulaşmış, sonra beş parasız ABD’ye göçüp kendini donatmış, meclise seçilmiş bir kadın söylüyor o lafı. Neresinden baksanız rüya gibi. Dünyanın hali morallerimizi bu kadar bozmuş olmasa tadına daha bir varırdık. Fakat o da nesi?! Gireceği yer nihayet “Amerikan emperyalizmi”nin parlamentosu! Bizi ne alâkadar eder!
İlhan Ömer’in yukarıdaki sözü söylerkenki videosunun altına yazılan yorumlarda pek çok insan, herhalde Amerikan emperyalizmi adına hepimizi kandırmakla meşgûldü. Somalili Müslüman mülteci genç kadın tarafından temsil edilecek olmaktan duydukları memnuniyeti belirtiyorlar, bazıları bunu onur duyma seviyesine yükseltiyor, birçoğu da videoyu seyrederken ağladıklarını söylüyorlardı. “Gerçek Amerika işte bu!” diyen de vardı, “Minnesotalı olmaktan gurur duyuyorum,” diyen de. Ve, herhalde ırkçılar için en sinir kaldırıcı olanı, “Maşallah” demekle yetinen de:)
Afrikalı Müslüman kadını seçmiş olmaktan ötürü böylesine sevinen insanların tercihlerini, eylemlerini ve hissiyatlarını yerli yerine oturtabilmek için, İlhan Ömer’in “Minnesota 5. bölge milletvekili adayı” sıfatıyla attığı bir tweet’i aktarayım: “İsrail dünyayı hipnotize etti, Allah insanları uyandırsın ve İsrail’in yaptığı kötülükleri görmeleri için onlara yardım etsin.” ABD egemenleri ve sağcıları için acaba bu mu daha korkunçtur yoksa İlhan Ömer’in parasız eğitimi savunması mı?
SOSYALİST LATİNO ALEXANDRIA
Annesi Porto Rikolu, babası -namlı muhit- Bronxlu sosyalist Alexandria Ocasio-Cortez, Ekim ayında 29 yaşına girdi. Gelmiş geçmiş en genç Kongre üyesi. Eski Başkan Barack Obama ile yardımcısı Joe Biden’ın bizzat destek oldukları, İllinois’den seçilen 31 yaşındaki siyah Lauren Underwood da meclise girmiş en genç siyah kadın.
Ocasio-Cortez dışında Kongre’ye giren iki “Latino” kadın daha var, ikisi de Teksas’tan: Veronica Escobar ve Sylvia Garcia.)
Alexandria, seçim kampanyasını “Benim gibi kadınların seçimlere girmeyeceği farz edilir” düsturu üzerine kurmuştu. Haziran’daki ön seçimde, barmaid’liği bıraktıktan kısa süre sonra, partinin on dönemdir milletvekili olan ağır topu Joe Crowley’yi alt etmiş, bu muazzam ön seçim başarısıyla aslında Kongre üyeliğini garantilemişti. Çünkü seçime gireceği New York 14. Bölge’de seçmenlerin yarsı göçmen, Demokratların kazanacağı kesindi. Nitekim 128 bin civarındaki toplam oyun 100 binini aldı: yüzde 78! Seçim kampanyası boyunca, sonucu garantilemiş biri olarak kenara çekilmedi, başka adayların başarısı için çalıştı. Yerleşik politikacı tipi değil, adalet mücadelesi yürüten bir militan zaten.
Zafer konuşmasında, “bir kampanya veya seçim günü”nden bahsetmiyoruz” dedi, “bu bir hareket. Amerika Birleşik Devletleri’nde toplumsal, ekonomik ve ırksal adaleti hedefleyen daha geniş bir hareket.” Alexandria, “Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki,” diye ekledi, en büyük mesele, “sağ ile sol değil, kırmızı ile mavi [Cumhuriyetçiler-Demokratlar] değil, alt[takiler] ile üst[tekiler]. Doğru ile yanlış.” En çok tekrarladığı slogan: Kendi evimizi temizlemeliyiz.
FİLİSTİNLİ REŞİDE
İsrail’in kötülüklerini vurgulayıp duran Afrikalı Müslüman yetmiyormuş gibi, bir de zafer kutlamasında omuzlarına Filistin bayrağı sarılan Filistinli girdi ABD Kongresi’ne. 14 kardeşin en büyüğü Reşide Talib’in sırtına bayrağı koyan, biraz sonra da zılgıtlara en yüksek perdeden katılan annesi. Detroit doğumlu Reşide Talib’in babası da Filistinli. Reşide, 2016 başkanlık seçiminde Trump konuşurken konuşmasını kesen protestoculardan biri. “En belalı kabadayı”yla dövüşmeye hazır olduğunu tekrarladı seçilince.
Talib, “seçime buraya ait olup olmadıklarını sorgulayan oğullarım için girdim” dedi. Şimdi seçildi. Dolayısıyla oğulları kendilerini “oraya ait” sayacaklardır. Seçilmiş annelerini, dokunulmazlığını kaldırıp hapse atınca da bu oğullar kendilerini oraya o kadar da ait saymayacaklardır. Basit değil mi? Fakat Amerikan emperyalizmi öyle yaptığına göre biz yapmamalı mıyız acaba?
Reşide Talib, hak mücadelesinin göbeğindeki bir insan. Özellikle ABD egemenlerinin halkı yoksun bırakmaya çalıştığı sağlık sigortası ve sosyal sigorta gibi konularla uğraşıyor, saati 15 dolarlık asgarî ücretten yana, büyük şirketlere yapılan vergi kıyaklarına karşı. “Her şeye insan hakları penceresinden bakarım” diyor, Filistinlilerin mücadelesiyle ABD’deki yurttaş hakları mücadelesinin birbirinden pek de ayrılmayacağını söylüyor, Martin Luther King’e gönderme yaparak. Bildiğin münafık yani.
KIZILDERİLİLER!
Destekçisi ayrıcalıklı varlıklı kesimler kadar Trump’ın da pek sinir olacağı yeni milletvekili, New Mexico’dan seçilen Deb Haaland. Trump’ın başkanlıktan azledilmesi için kampanya yürütenler arasındaydı. Kızılderili kadınlar tarihte ilk defa parlamentoya girebiliyor. İki kişiler. Öteki Kansas’tan Sharice Davids. Hâlihazırda ABD Kongre’sinde yalnız Oklahoma’dan iki Kızılderili var; Cumhuriyetçi (MHP’li Ermeni gibi bir şey olmalı) iki adam. Bu seçimlerde, görülmemiş sayıda Kızılderili aday yarıştı.
Deb Haaland, herkese sağlık sigortası, saati en az 15 dolarlık asgarî ücret ve yenilenebilir enerji gibi hedefler için mücadele ediyor. Yani Filistinli Reşide ile mecliste pekâlâ yan yana oturabilir, beraberce el kaldırabilir. Siyaset âleminde tecrübeli bir hukukçu. Demokrat Parti eyalet örgütünde başkanlık yaptı. Tek başına çocuklarını yetiştirirken hukuk da okudu. Kızılderili kabilelerinin ve örgütlerinin desteği arkasında.
Sharice Davis ise Amerikan sağcısı delirtmek isteyen için pek uygun şahsiyet: hem Kızılderili hem kadın üstelik lezbiyen. (Lezbiyenliğini açıklamış ikinci kadın Kongre üyesi.). Washington âlemlerinde tecrübeli: Beyaz Ev’de çalışmış bir avukat. Bu sıfatı onu azıcık evcilleştiriyorsa da, aynı zamanda profesyonel karma savaş sanatları (MMA) dövüşçüsü oluşu yine kurulu düzencilerin saçlarını diken diken edebilir. Kansaslı bir Cumhuriyetçi onu “radikal sosyalist kickboksçu lezbiyen Kızılderili” diye tanımladı ve “rezervasyona [Kızılderilililerin tıkıştırıldığı bölgeler] geri gönderileceğini” ileri sürdü. Kendisi kalkışmasa iyi eder herhalde.
Kadın değil ama Colorado’nun Demokrat Partili yeni valisi Jared Polis’in adını da araya sıkıştırayım, zira Davis’in lezbiyenliği her kurcalandığında onun da lafı geçecek muhtemelen. Polis, adayken, idam cezasının kaldırılmasını istedi, bireysel silahlanmanın sınırlandırılmasını savundu, eşcinselliğini açıkladı. Ve seçildi. New Hampshire ve Minnesota’dan da eşcinsel olduklarını gizlemeyen adaylar meclise girdi.
Evet, dünyanın çok önemli bir yerinde bir şeyler oluyor. Buradaki 7 Haziran ertesine benzer bir hınç ve rövanş saldırısıyla ezilmezse, tam da, isterseniz öyle ifade edelim, “emperyalizmin sinir merkezi”nde dünyanın muktedirleri açısından can sıkıcı bir dinamik gelişiverdi. İshal ve baş ağrısı hariç her melaneti Amerikan emperyalizminden bilen, morali bozuk Türkiye vatandaşları olarak bile “haydi hayırlısı” diyebiliriz.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024