Yusuf Kaplan
Türkiye, herhangi bir ülke değil.
Bunu, en az Batılıların bildiği kadar biz de bilemezsek, önümüzü göremez, geleceğe emin adımlarla yürüyemeyiz.
Son iki yüzyıl hâriç, bin yıldır, dünya tarihini, bu toprakların çilekeş çocukları olarak biz yapıyoruz.
Batılı emperyalistler, bizi devre-dışı bırakmak için en az üç asır üzerimize üzerimize geldiler...
Sonunda Osmanlı’yı durdurarak amaçlarına ulaştılar.
TARİH, BURADA VE BURADA/N YAPILIYOR...
Batılıların, özellikle de kapitalist sistemi -Yahudilerle birlikte- kuran İngilizlerin, dünya hegemonyasının önünde “engel” olarak Müslümanları temsilen “biz” vardık: İngilizlerin -Doğu Afrika’dan Hindistan’a kadar- sömürgeleştirdikleri coğrafyanın kahir ekseriyeti Müslümanlardan oluşuyordu.
İngilizlerin İslâm coğrafyasına yerleşmelerinin nedeni, görünüşte, İslâm coğrafyasının zengin doğal gaz ve petrol yataklarına sahip olmasıydı; ama gerçekte, dünya tarihinin yapıldığı merkez coğrafya olmasıydı.
Bu merkez coğrafyaya hâkim olursanız, dünya üzerinde kesinkes hâkimiyet kurabilirdiniz. Bu yakıcı gerçeği en iyi İngilizler biliyordu.
Unutmayalım: Son üç asra kadar tarih, burada, merkezinde bizim bulunduğumuz, üç kıtanın kesişme noktasını oluşturan Osmanlı coğrafyasında yapılmıştı. Son üç asırdan bu yana BURADA yapılmıyor ama BURADA/N yapılıyor dünya tarihi.
MÜSLÜMANLARI İSLÂM’DAN UZAKLAŞTIRMAYI AMAÇLAYAN ÜÇ İNGİLİZ STRATEJİSİ
İngilizler, Osmanlı’yı durdurduklarında, bin yıldır dünya tarihini yapan Selçuklu ve Osmanlı çocukları, tarihten uzaklaştırılmış olacaklardı.
Bunun için Şark Meselesi üzerinden iki strateji belirlediler:
Birincisi, tarih yapan bir aktör olarak İslâm’ı tarihten uzaklaştırmak.
İkincisi de, Müslümanları İslâm’dan uzaklaştırmak.
Osmanlı’nın durdurulması, Arap dünyasının ve Müslüman Hindistan’ın parçalanmasıyla birinci hedeflerine ulaştılar.
İkinci hedeflerine ise, üç yolla ulaşmaya çalışıyorlar:
Birincisi, Vehhâbîliğin icadı, hâricî mantığının İslâm dünyasının omurgası hâline getirilmesi. Bunu büyük ölçüde başardılar.
İkincisi, iki asır önce Hindistan’da icat edilen Kadıyânīlik ve Kur’ân İslâmı (=Peygambersiz İslâm) ile başlayan, FETÖ’yle zirveye ulaşan Protestanlaştırılmış, içi, ruhu boşaltılmış, hayattan uzaklaştırılmış seküler İslâm anlayışı.
Üçüncü olarak, Osmanlı’nın yerine seküler Türk devletinin kurulması.
Seküler Türk devletinin kurulmasında, İngilizler, doğrudan değil, dolaylı olarak rol oynadılar.
Yunanlar üzerimize salındı.
Sevr gösterilerek, Lozan imzalatıldı. (Ölümü göstererek sıtmaya razı ettiler bizi!)
Hilâfet kaldırıldı.
Sonuçta, Jakoben, tepeden monteleme yöntemiyle işleyen, önce devleti, sonra toplumu sekülerleştirmeyi yani İslâm’dan arındırmayı, uzaklaştırmayı hedefleyen kapsamlı bir proje hayata geçirildi.
TÜRKİYE’NİN PRANGALARI KIRMA MÜCADELESİ...
Yeni kurulan Türk devleti, medeniyet iddialarını reddederek, Batılılaşma projesi başlattı.
En iyimser ifadeyle, bu, dört bir taraftan üzerimize gelen emperyalistlerin saldırılarını önlemek için bir zaman kazanma çabasıydı.
Öyle zannediyorum ki, Türkiye’de devlet, şu ân, bizi medeniyet iddialarımızdan da, tarihten de uzaklaştıran, Anadolu yarımadasına hapseden, bizim birbirimizle boğuşmamıza, uğraşmamıza, enerjimizi su gibi harcamamıza neden olan, kökleri iki asır öncesine giden yüzyıllık prangaları birer birer kırmaya çalışıyor...
Şu ân Türkiye, stratejik, siyasî ve ekonomik olarak olmadığı kadar güçlüdür. Etki ve hareket alanını handiyse bütün medeniyet coğrafyamıza yaymayı başarmıştır.
TÜRKİYE’NİN GELİŞİ... AMA İSLÂM’IN KAN KAYBEDİŞİ...
Türkiye’nin gelişidir bu.
Bu mesaj, mazlum coğrafyamızın halkları tarafından da, emperyalistler tarafından da çok iyi alınmış durumdadır.
O yüzden medeniyet coğrafyamızın halkları bize umutla bakarken, emperyalistler korkuyla bakıyorlar...
Türkiye’nin etrafının kuşatılmasının nedeni, Türkiye’nin, -medeniyet iddialarına sahip çıkan bir Türkiye’nin- bir şekilde gelişinin, gelmekte olduğunun görülmesidir.
Erdoğan, bu süreçte, tarihî bir rol oynadı, oynuyor hâlâ da.
O yüzden küresel şer güçler de, içerdeki işbirlikçileri de bütün okları Erdoğan’a yöneltmiş durumdalar.
Türkiye’nin bu düzlemde elde ettiği başarılar, madalyonun bir yüzüdür.
Bir de madalyonun diğer yüzü var: Türkiye, güçleniyor ama Türkiye’nin varlık nedeni olan İslâm bu ülkede kan kaybediyor: Bir yandan İslâmî kesimler hızla sekülerleşiyor, oportünizm ve konformizm vürüsü tarafından canlı cenazeye dönüştürülüyor; öte yandan genç kuşağın bu ülkeye, bu ülkenin kültürüne, medeniyet birikimine aidiyet biçimleri süratle buharlaşıyor...
Özetle, Türkiye maddî bakımdan güçlenirken, manevî (kültürel, entelektüel, rûhî) bakımdan fena hâlde çözülüyor, güç kaybediyor...
Eğer bu mesele üzerine gidilmezse, elde ettiğimiz maddî başarılar, bumerang etkisi yapabilir, bizi ürpertici bir çıkmaz sokağın eşiğine sürükleyebilir -Allah muhafaza.
Peki, bu yönelimi nasıl tersine çevirebiliriz?
Sonraki yazılarda, üzerinde kafa patlatmaya çalışacağım meseleler, bu soruya cevap verecek meseleler olacak...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020