Alper GÖRMÜŞ
Türkiye’de Atatürkçü, Kemalist, ulusalcı çevrelerin anti-Amerikancılığı “öz”e dair bir şey değil, bir kabuk… Bu kabuk, ABD’nin Türkiye’de kendi rakiplerini (Adalet ve Kalkınma Partisi – AK Parti) desteklemesi durumunda sertleşiyor, ABD’nin kendi rakiplerine karşı sertleşme eğilimi gösterdiği durumlarda ise yumuşuyor.
Yani, ilk bakışta göründüğünün tersine ideolojik bir karşıtlık değil bu; siyasal yarara bağlı olarak şaşırtıcı esnemeler gösterebilen, gündelik bir “karşıtlık”tan söz ediyoruz.
Bugünlerde, ABD’nin başta Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olmak üzere Atatürkçü, Kemalist, ulusalcı çevrelerinin gözünde yeniden sempatik hale gelmeye başlaması, Türkiye’deki anti-Amerikancılığın esneme yeteneğinin yeni bir tezahüründen başka bir şey değil; Türkiye’de anti-Amerikancı hissiyat bir kez daha azalma dönemine girmiş durumda, çünkü ABD, AK Parti ile papaz olmuş durumda…
Diyebilirsiniz ki, bunun tersi de doğru… Yani, AK Parti ve onu destekleyenler de tıpkı ulusalcılar gibi ABD kendilerini desteklediğinde onunla “iyi”, karşı çıktığında “kötü” oluyorlar…
Elbette öyle… Reel siyasetten söz ediyoruz burada…
Peki ben neden ikincilerin değil de birincilerin anti-Amerikan hallerindeki esnemeyi mesele ediniyorum?
Nedeni açık: Çünkü sadece birinciler Amerikan karşıtlıklarının “ideolojik” ve “ilkesel” olduğunu öne sürüyorlar… Oysa AK Parti ve destekçilerinin böyle bir iddiaları yok. Onlar, bu meseleye “siyaset” ölçüleriyle yaklaşıyorlar… Dolayısıyla ABD kendilerini karşı “iyi” olduğunda onların da ABD’ye sempati duyması ya da tersine, ABD kendilerine karşı “kötü” olduğunda bu kez antipati duymalarında kurcalanacak bir şey yok.
İşte bu nedenlerle Türkiye’nin dindarlarının değil, Atatürkçü-Kemalist-ulusalcılarının ABD karşısındaki pozisyonları ilginç…
2009’da kaleme aldığım bir yazıda, bu konunun benim için neden “cazip” olduğunu şöyle anlatmıştım:
“Benim bıkmadan, usanmadan takip ettiğim konular var. Bunlardan biri de, Türkiye’nin ulusalcılarının taşıdığı ‘Amerikan yandaşlığı’ potansiyeli… İlk bakışta ‘absürd’ bir tını veriyor oluşu, beni, öne sürdüğüm bu iddia konusunda daha da kışkırtıyor. Ulusalcılık gibi, temelini Amerikan karşıtlığının oluşturduğu bir siyasetin ‘Amerikan muhibliğine’ savrulması ihtimali ilk bakışta gerçekten de olacak bir şey gibi görünmüyor. Fakat işin ‘zâhir’ine değil de ‘bâtın’ına bakmaya başladığınızda iş değişir. O zaman, ‘anti-emperyalizm’in bir kabuk olduğunu anlarsınız. Ve ancak o zaman kabuğun altındaki ‘öz’ü algılayabilirsiniz; bu öz, otoriter-jakoben-laik bir yönetim-iktidar arzusudur. Ve bu ‘öz’e kim hizmet ederse, ulusalcılık onunla ittifaka hazırdır.”
Kılıçdaroğlu’nun zor anları…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu ayın başlarında Washington’a yaptığı ziyaret sırasında, partisinden yıllardır yükselen “anti-Amerikan” sesler nedeniyle hayli zor durumlara düştü…
Amerikalılar kendisini sürekli olarak bu seslerle ilgili olarak sıkıştırdılar…
CNN Türk’ten Şirin Payzın’ın Kılıçdaroğlu’yla Washington’da gerçekleştirdiği ve 4 Aralık’ta CNN Türk’ten canlı olarak yayımlanan söyleşide laf bir ara buraya geldi ve Payzın, bu eleştiriler karşısındaki görüşünü sordu.
İnanmayacaksınız ama (inanmayan videoyu izlesin), Kılıçdaroğlu başı sonu belli bu net soruya, Türkiye’de özgürlüklerin üzerindeki baskıları anlatarak cevap verdi.
Peki, CHP neden bir zamanlar anti-Amerikan’dı da şimdi pro-Amerikan’dı? Kılıçdaroğlu’nun cevaplamaktan kaçındığı sorunun cevabı belliydi aslında: Çünkü ABD o zamanlar AK Parti’yi destekliyordu, şimdi ise vazgeçmiş görünüyordu… Bu durumda, anti-Amerikancılığın hiç lüzumu yoktu…
Bu, Türkiye’de anti-Amerikancılığın “error” vediği ilk örnek değil. Benzer durumlarda hep benzer sonuçlar ortaya çıkıyor.
“Anti-Amerikancılığın ‘error’ verdiği anlar” başlığı altında Serbestiyet’te iki yazı daha kaleme alacağım ve bu çerçevede daha önce tecrübe ettiğimiz örnekleri hatırlatacağım.
Sonraki yazı: 2009 yerel seçimleri öncesinde İlhan Selçuk’tan ABD’ye tavsiyeler…
http://serbestiyet.com/anti-amerikanciligin-error-verdigi-anlar-1/
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025