Bayram ZİLAN

Söylem üreten Ak Parti, icraat yapan Ak Parti’nin gerisinde mi kaldı?
8.02.2015
2321

 Ak Parti’nin kuruluşundan bu yana uyguladığı politikaların geniş toplum kesimleri tarafından tartışılması, konuşulması, Ak Parti’nin en büyük özelliği olan “algıyı yönetebilme kabiliyeti”yle ilgiliydi. 2001’den itibaren toplumsal algıyı yöneten hep Ak Parti’ydi. Toplum ve siyaset kurumu, siyasi partiler, bilhassa muhalefet partileri Ak Parti’nin belirlediği gündeme göre pozisyon alır, Ak Parti’nin ortaya attığı hususlarla ilgili söylem geliştirirdi. Türkiye medyasının rotasını da Ak Parti belirliyordu. Türkiye siyasetinin arkaik ve kof duruşu, Ak Parti’nin yeni ve radikal hamleleri ile sarsılıyor, medya da Ak Parti’nin bu sarsıcı ve radikal duruş ve söylemlerine göre şekilleniyordu.

Ne var ki, Gezi Olayları’ndan bu yana, hatta denilebilir ki MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrıldığı zamandan bu yana Ak Parti, toplumsal algıyı yönetmekte güçlük çekiyor.

Şunu açıkça ifade etmek gerekiyor. Türkiye statükosu, apoletliler marifetiyle iktidarı ele geçirmek veya cübbeliler aracığıyla iktidarı istedikleri gibi şekillendirmek gibi “kabiliyetlerden” yoksun artık. Ancak bununla birlikte Türkiye statükosunun “sandık dışı illegal yöntemlerle” iktidarı değiştirme ve statükoya boyun eğen siyasetçileri işbaşına getirme amacı, düşüncesi ve iştahı ilk günkü gibi taptaze duruyor.

Tam da bu noktada, Ak Parti’ye son yıllarda yapılan operasyonun ve darbenin kabuğu değişmiş, ulusal ve uluslararası statükonun yeni darbe konsepti “algı darbesi” olmuştur.

Evet, Ak Parti’ye son iki yıldır “sivil darbe”, “siyasi darbe” yapılmak isteniyor. Bu darbenin en büyük enstrümanıise“psikolojik savaş ajanları” ile toplumsal algıyı değiştirmektir.

İşte bugün Ak Parti’nin en zorlandığı nokta da burasıdır.

Bakınız, tarihinde ilk defa Ak Parti, 7 Haziran seçimlerinde ilk kez muhalefetin vaatlerinin olmayacağına dair bir söylem geliştirmek zorunda kalmıştır. Oysa Ak Parti, daima ortaya yapacağı “yeni” projeleri atar, muhalefet ve medya Ak Parti’nin bu söylemleri üzerinden gündem oluştururdu. Toplum, Ak Parti’nin vaatlerini konuşur, tartışırdı. Ak Parti, bu büyü ve tılsımını maalesef kaybetti. İlk kez bir seçimde Ak Parti “özne” olamadı! Dahası Ak Parti, Kürtler, Kürt bölgeleri, Kobani, Kürt meselesi ile ilgili hususlarda yaptığı harika işleri bile anlatamadı. Kürtlerin algısını yönetemedi. Hiçbir şey yapmadan, sadece yalan üzerinden söylem geliştiren ve en kötüsü “sorunlar üzerinden varlık sürdüren yapılar” karşısında, söylem bazında yaptıklarının gerisinde kaldı.

Söylem üreten Ak Parti, icraat yapan Ak Parti’nin gerisinde kaldı

Ak Parti’nin bir tarafta yaptığı icraat ve diğer tarafta söylediği sözün olduğu tahterevallide büyük bir dengesizlik var. Yaptıkları ile anlattıkları arasında ölçüsüzlük var. Kefeler dengede değil.

Bu tablo, Ak Parti’nin yanlış bir yöntem geliştirdiğini ve bu yanlışlığın bir an önce giderilmesi gerektiğini çok açık bir biçimde gösteriyor.

Dünyada artık sosyal medya araçlarını kullanmak, neredeyse toplumsal algının %70’ini yönetmek anlamına geliyor. Ne var ki şuanda “Trend Topic”leri ve sosyal medya gündemini paralel yapı belirliyor. Paralel Yapı, bütün bu alanı kaplamış durumda. Açtığı binlerce fake hesap aracığıyla kara propaganda yaparak Türkiye toplumunun algısıyla oynuyor ve adeta göz göre göre sivil bir darbe yapıyor. Başarılı bir şekilde insanların zihnini bulandırıyor. Onlar için bu darbeyi yapmak hem çok az maliyetli hem de oldukça “demokratik ve meşru” görünümlü. Bu nedenle bu “post-darbe yöntemi” hem dikkat çekmiyor, hem de tepki toplamıyor.

Bakınız, HDP’nin barajı aşması, Batı’da bu kadar fazla oy alması Paralel Yapı ve ulusal/uluslararası gladyonun şefliğini yaptığı “algı yönetimi” ile sağlandı. Seçim öncesinde günlerce HDP’nin TT olması, tamamen fake hesaplarla yapıldı. HDP lehine büyük bir rüzgâr oluşturuldu. Bunun yanı sıra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kobani, Kürt meselesi, Kürtçe Kur’an-ı Kerim gibi hususlarda söylediği sözler bağlamından koparılarak Kürtlere servis edildi ve Kürtlerin Ak Parti’den kopması sağlandı.

Bugün sahaya indiğinizde toplumda hatırı sayılır bir kitlenin “Tayyip Erdoğan’ın tek başına iktidar olmak için savaş başlattığı” gibi son derece absürd ve mesnetsiz bir yalana inandığını görebilirsiniz. Başbakan Davutoğlu’nun partisini tek başına iktidar yapmak için Saray’ın direktifleri doğrultusunda operasyon talimatları verdiğine inanan yüzbinlerin varlığına şahit olabilirsiniz.

Buna karşın Ak Parti, bu algı darbelerine karşı çok zayıf araçları sahaya sürmüş durumda. Sosyal medyada yöntem olarak sadece saldırı ve iftiralara cevap veren, cevap verirken de “uygunsuz ve argo bir üslup kullanan” ve bundan dolayı haklılığına gölge düşüren Ak Partili bir ekiple bu iş yürütülüyor. Ak Parti’ye yakın medyanın kullandığı dil maalesef defans dili ve hiçbir etkinliği yok. Televziyona çıkan bazı Ak Parti Milletvekillerinin “katı ve klişe bir dil” kullanması, “silahım var” gibi ifadelerle davayı sahiplenmeye çalışması maalesef ters tepiyor

Ak Parti, nasıl ki 27 Nisan e-muhtırasına karşı, hiç vakit kaybetmeden cevap verip “darbeye giden yolu” kestiyse ve algıyı yönettiyse, şimdi yine aynı hız, kararlılık ve etki ile bugün kendisine yapılan “algı darbesine” cevap vermeli, ağırlık koymalı ve toplumsal psikolojiyi yönetmelidir.

Yalanı anlatmak için binlerce hesap açan, bütün gücünü sosyal medyada sahaya süren bir şer ittifakı var.

Sözgelimi daha dün, Dağlıca için Türkiye toplumu PKK’ya karşı bir bütün olarak tam tepki göstereceği bir zamanda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ortaya atarak PKK’yı unutturdular, terörizmi korumaya aldılar. Herkesin PKK’yı konuşacağı ve lanetleyeceği bir zamanda Tayyip Erdoğan’ın hedefe konularak konuşulmasını ve tartışılmasını sağlamak tam olarak “psikolojik Savaş Ajanlığı”dır.

Sorulması ve cevap aranması gereken en önemli soru şudur:

Ak Parti, toplumsal algıyı yönetebiliyor mu?

Psikolojik Savaş Ajanları’yla etkin bir mücadele için strateji üretebiliyor mu?

Korkarım ki, apoletlilerle, cübbelilerle, üniformalılarla yapamadıkları darbeyi, sivil görünümlü Psikolojik Savaş ajanları ile yapacaklar.

Umarım bu uyarımız iş işten geçmeden dikkate alınır…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar