Etyen MAHÇUPYAN
Dış politikada ender rastlanan ahlaki bakış AK Parti iktidarlarıyla gündemimize girdi ve toplumun geniş kesimleri tarafından da onaylandı. Siyasetin ahlaki bir zorunluluk taşıdığı kabulüne zaten psikolojik olarak da yatkındık. Kendilerine tarihsel haksızlık yapıldığını düşünen, sırf güçsüz oldukları için diğer devletler tarafından suistimal edildiklerine inanan toplumlar, siyaseti ahlaki söylem etrafında örmeye eğilim gösterebiliyor. Geçmişte bize yapılanların ahlaki olmadığından hareketle, gelecekte o haksızlığın düzeltilmesinin bir hak ve ahlaki sorumluluk olduğuna ilişkin inanç besliyor ve yaşadığımız her olayı bu mutlu geleceğe dönük bir belirti olarak algılayabiliyoruz.
***
İç dünyamızda Kerkük’e, Musul’a veya Halep’e sahip çıkmamızı mümkün kılan da bu… Ne var ki hayat her seferinde söz konusu romantik ve ideolojik hayallerimizin yıkılmasına neden oluyor ve bunlarla yüzleşmekten de kaçıyoruz. Örneğin Halep bunun ilginç bir örneğiydi… Şehir Türkiye’den giden silah ve mühimmat sayesinde direniyordu. Ancak dengeler ve kısıtlar Türkiye’yi Rusya ile anlaşmaya zorladığı noktada bu sevkiyatlar da durdu. Halep’e manen sahip çıkan bizler, onun maddeten düşme sürecine katkı vermiş olduk.
Buna belki de ‘güçsüzlüğün ironisi’ demek lazım. Çünkü eğer yeterince güçlü değilseniz, dış politikada sizce doğru olanlar gerçekleşmediği gibi, kendinizi de yanlışa destek verirken bulmak söz konusu olabiliyor. Yine de Türkiye genel yaklaşımında normatif, insani ve ahlaki vurguyu kaybetmek istemiyor. Hatta belki de nispi güçsüzlüğünü bu sayede, daha yüksek normlara sahip çıkarak kapatmaya çalışıyor.
Diğer taraftan Suriye’de esas muhataplarımız olan ABD ve Rusya tam aksi konum ve anlayıştalar. Onları insani ve ahlaki açıdan doğrunun ne olduğu birinci derecede ilgilendirmiyor. Normatif olandan ziyade, gerçek durumun güç dengeleri açısından kalıcı çözümü ile ilgililer. Bu çözümün ahlaken ne denli savunulabilir olduğuyla, ya da insani açıdan bedelinin ne olacağı ile değil… Bunun gücün sağladığı bir ‘taşınabilir körlük’ olduğunu söylemek mümkün. Gözünüzü bazı ahlaki gerekçelere kapatabiliyorsunuz, çünkü sahip olduğunuz güç herkesi size mahkum ediyor ve yaptıklarınızı ‘de facto’ kabul edilebilir kılıyor.
Büyük devletlere kendi politikalarını müdanasızca uygulama imkanını veren ise, uluslar arası ilişkilerin özellikle ulus devlet dönemi sonrasında tamamen otoriter zihniyet içinde şekillenmesi. Buna göre gerçekler çatışmaların içinde belirlenirler ve doğanın yasalarını (ya da oyunun kurallarını) daha iyi bilip uygulayan başarılı olur. Diğer deyişle başarıyı hak eder… Bu kabulün doğal sonucu güçlü olanın aynı zamanda haklı olmasıdır. Çünkü gücün belirli bir elde toplanmış olması bile, o elin sahibinin daha başarılı olduğunun kanıtıdır. Böyle bakıldığında güç eşitsizliği hakkaniyetsiz bir durumu değil, tam aksine hak edenin hakkını alabildiği bir düzeni ima eder.
***
Otoriter zihniyet uluslar arası ilişkilere egemen olduğu sürece bu içkin varsayımların değişmeyeceğini öngörmemiz lazım. Bunun anlamı ille Türkiye’nin de ahlaki ve insani kaygıları bir kenara koyması değil. Ama güçsüz olmamıza rağmen bu kaygıları dış politikaya nasıl taşıyabileceğimizi de sorgulamamız lazım. Nitekim İsveç veya İsviçre gibi ülkeler bunu önemli ölçüde becerebiliyor. Tabii ki uğraştıkları sorunlar bizimkiler ile mukayese edilemez. Ama çıkarılacak bir ders de var: Eğer dış politikada gücünüzün azlığına rağmen normatif bir siyaset yürütmek istiyorsanız, içeride hak ve özgürlükler açısından eksiğinizin olmaması, gerçek anlamda bir demokrasi olmanız lazım… Yoksa istediğiniz kadar doğruları söyleyin, beklediğiniz saygıyı görmüyorsunuz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023