Fehmi KORU
Siyasi sistem değişikliğini öngören anayasa değişikliğiyle birlikte üniversitelere rektör atama işlemi hem kolay hem de hızlı hale getirildi; cumhurbaşkanı istediği kişiyi rektör olarak atayabiliyor. Bu sebeple Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör ataması anayasaya ve yasalara uygundur…
“Madem anayasa ve yasalara uygun, o halde öğretim üyeleri ve öğrenciler son atamaya itiraz edemez” deniliyor.
İtiraz etmeye kalkışana reva görülen muameleyi bütün Türkiye dün gördü.
Sadece Türkiye değil, dünya da gördü.
Boğaziçi Üniversitesi ülkemizin göz bebeği gibi koruması gereken en değerli varlıklarından biridir. Lise mezunlarından en iyileri Boğaziçi’ne girebilme başarısını gösterir; mezunları yalnız ülkemizde değil dünyanın her yerinde el üstünde tutulur.
Öğrencilerini polisle karşı karşıya getirmek, gösteri yaptıkları için orantısız güç kullanımına muhatap etmek, yüzlercesini gözaltına almak, akıl ve mantığa sığar bir davranış tarzı değil.
Seslerini duyurmak için gösteri mi yapıyorlar, bırakırsınız yapsınlar; bu yolla göstericilere derse girmedikleri için başlarına gelecek en büyük cezayı vermiş olursunuz.
Moskova ile İstanbul’u birleştiren
Yapılan muamele sorunun itirazlara müsamahasızlıktan öte yönleri olduğunu düşündürüyor.
Derse girmeyip gösteri yapan öğrenciler üzerinden herkese ders veriliyor.
Moskova’dan sonra İstanbul’dan da benzer görüntüler dünya gündemine giriyor.
Ülkemiz bu yönden de Rusya ile ilintilendirilmiş oluyor.
Hoş bir şey değil bu.
İster devlet tarafından açılmış olsun ister vakıflar veya şahıslar tarafından kurulmuş, sonuçta bütün üniversiteler kurucuları kadar öğretim üyeleri ve öğrencilerin de malıdır. Hem de yalnız şu anda görevli öğretim üyeleri ve şu sıralarda kayıtlı öğrencilerin de değil, geçmişte kürsülerini ve sıralarını doldurmuş öğretim üyeleri ve öğrencilerin de…
Bir yönüyle, gelecekte aynı kürsüleri ve sıraları işgal edecek olanların da…
[Yüksek lisansımı ABD’de Harvard Üniversitesi’nde yaptım. Harvard’ın bütün kurumlarının başına seçimle gelinir ve seçimde Harvard’ta eğitim almış ve almakta olan herkesin katkısı sağlanır. Seçim zamanı her mezun gibi bana da bütün adayların özgeçmişlerini içeren fotoğraflı bilgi notları ulaştırılır ve oy kullanmam istenir. Gecikirsem seçime katılma görevim birkaç kez hatırlatılır da. Üniversite rektörünün değişmesi gerektiğinde de, yine geniş bilgilendirmeler eşliğinde, o işi en iyi yapacak kişinin rektörlüğe getirilmesi sağlanmaya çalışılır.]
Kolaylık ve hızlılık yerine en doğruya ulaşmayı garantileyecek bir yöntem gereklidir bizde de üniversite rektörlerini belirlemek için…
Madem rektörün profesör olması gerekiyor, yetkin bir profesör olmalı
Son atamadan sonraki tartışmada, siyasete ilgi duymuş ve iktidar partisinden parlamentoya girmek istemiş birinin tercih edilmesi ön plana çıkarıldı.
Herkesin siyasi eğilimi bulunan bir ülkede yaşıyoruz, geçmişte rektörlük koltuğuna oturmuşların da siyasi eğilimleri elbette vardı.
Galiba
sorun yalnızca yeni atanan kişinin milletvekili aday adaylığı değil.
Cumhurbaşkanı, son birkaç yıl içerisinde tam 10 eski AK Parti milletvekilini değişik üniversitelere rektör olarak atadı.
Esas sorulması gereken soru şu: Eski milletvekili veya siyasete meraklı biri, ama bilimsel açıdan ne durumda? ‘Yetkin’ biri mi?
Acaba Boğaziçi de dahil üniversitelere son yıllarda rektör olarak atanan siyasi kimlikli veya siyasi eğilimi bilinen yeni rektörler bilimsel açıdan ‘yetkin’ kişiler midir?
Bilimsel kimlikli olmaları gerektiğine göre, profesörlük unvanını alana kadar ve sonrasında hangi bilimsel başarılara sahip olmuşlardır? Kaç eserleri, uluslararası tanınmış bilimsel dergilerde yayımlanmış kaç makaleleri vardır ve bunlar düzeyli yayınlarda ne kadar atıf almıştır?
‘Yetkin’ olmak bu sorulara verilen cevapların sonunda ortaya çıkar.
Sorularıma cevap kendisi de akademik unvana sahip bir araştırmacı tarafından geçen yıl verildi. Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Engin Karadağ’ın ‘Higher Education’ adlı dergide yayımlanmış İngilizce makalesi pek iç açıcı bir tablo ortaya koymuyor.
Prof. Karadağ’ın sayıları 197’e ulaşmış üniversitelerimizin son yıllarda atanmış rektörlerinin aldıkları eğitimler ve yaptıkları bilimsel çalışmaları üzerinde sürdürdüğü araştırmaya göre, rektörlerin üçte birinden fazlasının yayıne ve atıf almış eseri/makalesi bulunmadığı anlaşılıyor.

Bizde rektör olma şartları arasında ‘profesör olmak’ da bulunduğundan, bazı başka ülkeler için ileri sürülebilecek “Sonuçta rektörlük idari görev, bunun için bilimsel yetkinlik neden gereksin?” gerekçesi geçerli olmaz.
Rektörlerimizin hiç de az sayılmayacak bölümünün bilimsel yetkinlik açısından durumu böyle.
Siyasete girecek veya girmek isteyecek kadar yakın duran öğretim üyelerinden bundan daha fazlası zaten beklenemezdi.
[Geçmişte Fuad Köprülü ve Osman Turan gibi dev eserler vermiş, yetkinliği tartışılmaz profesörler de Meclis’e girdiler, parti kurucusu, milletvekili oldular; fakat istisnaların kaideyi bozmayacağı gerçeği burada da geçerli.]
Kapıya kelepçe
Atama makamı önüne götürülen rektör adaylarıyla ilgili bilgi notları arasında, acaba kişinin bilimsel kimliği ve yetkinliğiyle ilgili kanaat sahibi olmayı sağlayacak ayrıntılar da var mıdır?
Vardı da, bu konu önemsenmedi mi, yoksa o konulardaki bilgi eksikliği sebebiyle mi bu son atama yapıldı?
Atanan rektör kendisini savunurken geçmişte hangi başka siyasi eğilimlere ilgi duyduğundan [CHP’li bir belediye başkanı kendisine danışmış], hangi müzikleri tercih ettiğinden [metallica ve hard rock dinlermiş] söz ediyor da, bilim alanına ne tür katkılarda bulunduğu hakkında hiç ipucu vermiyor.
Şehir Üniversitesi’nin kapısına kilit vuruldu, kapatıldı; Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına kelepçe takıldı ve öğrencilerin üzerine güç kullanılarak gidildi.
Nitelikli üniversitelere karşı tavır giderek bir şablon halini alıyor…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025