Hasan GÜRKAN

ETRAFIM SEVDA CESETLERİYLE DOLU
27.06.2015
3025

 Bu sevdada pek çok şey gibi, yazma eylemi de benim özlemlerime aykırı bir yol izliyor. Sana  sürekli gerginlikler taşıdığım için söylemiyorum bunu. Eğer sevgiyi benim düşlerimdeki gibi yaşıyor olsaydık,

ben sana gene gerginliklerle gelecektim. Ama bunlar daha farklı bir niteliğin, iç dünyanı sınırsız ve hesapsız açtığın, sularının benim sularıma karıştığı, günübirlik ahlaktan arınma ve özgürleşme gayretlerimizin gerginlikleri olacaktı. O zaman , geceleri ve sonra gündüzleri, sabahları ve öğle sonraları şimdi olduğu gibi, tüketen bir çıkışsızlığın burgacında kıvranmayacaktık

    Senin takıldığın kör nokta beni de kötürümleştiriyor. İçimdeki yabancıya şaşarak ve öfkeyle bakıyorum. Çaresizlik bütün tahribatıyla günlerime, haftalarıma, aylarıma damgasını vuruyor.

    Cumartesi günü içimde her zamanki karanlık boşlukta serseri bir mayın gibiydim. Ne aradığımı bilmeden, o bar senin, bu bar benim dolandım. Sabaha  karşı eve geldiğimde alkolden uyuşmuş vaziyetteydim. Sızıp kalmışım. Kalktığımda gene sonu belirsiz bir bekleyiş başladı. Yıkanırken senin üşüdüğün aklıma düşüyor. Sıcak sabunluk ayaklarında, baldırlarında, kasıklarında, çiçeğinde dolanıyor. Seninle hemen şimdi, burada  sevişmek istiyorum. Sonra cinsellik aniden, boynu bükük kayboluyor. Seni düşünerek giyiniyorum. Karşılaştığımızda beni elbiselerimle de  beğenesin istiyorum.

    Etrafım sevda cesetleriyle dolu. Boğazlanmış, sakatlanmış, cüzzamlaştırılıp çürümeye terkedilmiş cesetler. Körlük, ilkellik, darlık, sığlık kol geziyor. Aralarında  bizimkini görüyorum, tüylerim diken diken.

    Başlangıçtaki kısacık dönemi saymazsak, sevdanın ondan sonrasını kendi sinir sistemimize, bedenlerimize karşı, kendi ellerimizle yürüttüğümüz amansız bir savaş olarak yaşadık. Aslında bunca karşı çıkar göründüğümüz kutsal aile ahlakının sınırları içinde debeleniyoruz. Aklımızla mahkûm eder göründüğümüz barikatı, yüreğimiz ve bedenimizle aşamıyoruz.

    Bu, bumerang gibi, dönüp sevdayı vuracak ölü noktayı aşmak için birbirimize yardımcı olmalıyız. Peşin hükümlerden, hazır modellerden arınmış yaklaşımlar geliştirmeyi becerebilmeliyiz. Cinsellik üzerindeki ‘ahlak’ perdesini kaldırmalıyız.

    Senin aynı zamanda hem benimle, hem öteki sevgilinle yaşamanda insan tabiatına aykırı bir yan yok. İnsanın yüreği aynı anda birden fazla aşkı taşıyacak genişlikte ve güçtedir. Benimle ve onunla sevişirken  cinselliğini hissederek yaşamanda yadırganacak bir taraf yok.

    Sevgiyi sevgiyle ölçmemeliyiz. Böyle bir hayatı becermezsek üçümüz arasındaki ilişki, reddettiğimiz kutsal aile ahlakının  kalıpları içine hapsoluyor.

Mart 1992  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar