Mensur Akgün
Eğer doktor değilseniz, tıp eğitimi almıyorsanız ve bu adı duymadıysanız şanslısınız. Çünkü 1862-1932 yılları arasında yaşamış bir cerrah olan Edward Treacher Collins kendi adıyla anılan yüz bölgesinde doğuş öncesi deformasyon yaratan bir genetik hastalığın, daha doğrusu durumun teşhisini koymuş.
Kısaca TCS olarak bilinen çene, yanak, burun, dudak ve göz bölgesinin değişik şekilde oluşmasına yol açan bu sendroma 50 bin doğumda bir rastlanıyor. Türkiye’de de dünyada da pek çok aile doğum sırasında, hatta öncesinde Dr. Collins’in adını duyuyor. Çocuklarının bu doktorun adıyla özdeşleşmiş bir sendromla doğduğunu veya doğacağını öğreniyor.
Biz, yani bu doktorun adını duymamışlar ise bu çocukları, bazen de yetişkinleri gördüğümüzde reaksiyon gösteriyoruz. En düşüncelimiz irkiliyor. Çoğumuz da akıl almaz tepkiler veriyor. Tepkilerimiz bu insanların evlerine kapanmasına yol açıyor, kendileriyle barışık bir hayat yaşamalarına engel oluyor.
***
Aslında tutumumuz siyasettekinden, genel olarak sosyal hayatımızdan farklı değil. Bir biz var, bir de ötekiler. Biz olan neyse o doğruyu, iyiyi, güzeli, haklıyı, adaleti, kısacası olumlu olan her şeyi temsil ediyor. Öteki ise olumsuzu, kötüyü, çirkini ve ilişkisine bağlı olarak adaletsizliği de.
Öteki bazen bir toplumsal kategori, bazen cinsiyet veya cinsel tercih farkı, bazen bir ulus, bazen bir kültür ya da inanç, bazen bir etnik grup, bazen bir parti, bazen de bir futbol kulübü olabiliyor.
TCS sendromuna sahip bireyler de bu genel tutumuzdan nasibini alıyor. Onları da görünüşlerine bakarak ötekileştiriyoruz. Oysa onların “bizden” bir farkı yok. Sadece dış görünüşleri farklı. Bu da bir bireyi insan yapan özelliklerin çok küçük bir kısmı.
Fakat “biz” bunu idrak edemiyoruz. Mutlaka birilerinin bizi düşünmeye teşvik etmesi, öteki denen kategorilerin her birinin bir sosyal/siyasal inşa süreci sonunda gerçekleştiğini, bizim de başkaları tarafından ötekileştirilebileceğimizi anlatması gerekiyor.
Bazılarını anlatmak, baskın anlatının hakimiyetini kırmak zor. Feministler on yıllardır deniyor, hala başarıya ulaşmış değiller. Post-Modernistler de öyle. Ama bir yerlerden başlamak, öncülük etmek, her alanda değilse bile bazı alanlarda ötekileştirmeyi durdurmak, farklılığın zenginlik olduğunu anlatmak şart.
Bana öyle geliyor ki birini anlayınca diğerini anlamak daha kolay hale geliyor. Önyargılar bir kez sarsılmaya başlayınca dünyayı farklı kategorilerle anlamlandırıyoruz. Daha önceki bölünmüşlükler aklımızda saçmalaşmaya başlıyor. Çelişkileri görüp, kendimizi aşıyoruz. Doğru bildiklerimizin doğru olmadığını fark ediyoruz.
***
TCS sendromu konusunda böyle bir şansımız var. Onların yeni kurulmuş ama güçlü bir sivil toplum örgütleri mevcut. Hepsinden önemlisi de mesajları ikna edici. Pazartesi akşamı İstanbul Kültür Üniversitesi Kariyer Kulübü öğrencileriyle birlikte Ataköy yerleşkesinde düzenledikleri ödül törenine katılan herkesi düşündürmeyi başardılar.
Çalıştıkları alanda yarattıkları fark yüzünden Kariyer Kulübü öğrencilerinin ödüle layık gördüğü 50’den fazla insanı derinden etkilediler. Hemen hepsi sizin için ne yapabilirim sorusunu sordu. 800 kişilik salon bence yeni bir bilinç düzeyine ulaştı.
Doğal olarak bu sadece bir başlangıç, Yüzümle Mutluyum Derneği’nin yapması gereken daha çok şey var. Türkiye büyük, dünya çok daha büyük. Daha fazla insana ulaşmaları, daha çok insanı düşünmeye sevk etmeleri gerekiyor. Onlar ve onlar gibi kuruluşlar işlerini iyi yaparsa hepimiz kazanırız.
Özellikle de insanlığımızı, başkalarına rehin verdiğimiz düşünme yeteneğimizi, empati yapabilme gücümüzü, unuttuğumuz hakkaniyet ve adalet duygumuzu kazanırız. Kim bilir günün birinde belki şiddet ve ona zemin hazırlayan söylemler karşısında bile ortak bir noktada buluşuruz…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024