Mümtazer TÜRKÖNE
Demirtaş’ın açıklamalarından sonra, ateşin düşeceği anlaşılsa da PKK’nın sürdürdüğü eylemler, bugüne kadar alıştıklarımızdan çok farklı.
PKK başka birileriyle değil, bu sefer doğrudan bölge halkıyla savaşıyor; ve savaşın bu sefer hesaplanmış, gözetilmiş bir gayesi yok. PKK HÜDA-PAR’la ve Hizbullah’la çatışıyor; ancak çatışmalar kontrolsüz öfke patlamaları şeklinde sürüyor. Her sakallıyı IŞİD’ci zanneden, her dindarı düşman gören bir cehalet eşlik ediyor bu saldırılara. Bediüzzaman Külliyesi’nden ne istersiniz? PKK’nın örgütsel aklı da, stratejileri de çökmüş ve dağılmış durumda.
Türkiye’yi IŞİD’e karşı koalisyona dâhil olmaya zorlamak için Batı medyasında sıkça yer bulan Hükümet’in IŞİD’e yardım ettiği iddialarına hepimiz temkinli yaklaşmalıyız. IŞİD herkesten çok Türkiye için büyük bir bela. Davutoğlu bu durumun hakkıyla farkında. Selefî radikalizmi ile uzlaşacak bir siyasî gelenek Türkiye’de hiçbir zaman mevcut olmadı, bundan sonra da olması mümkün değil. IŞİD bir sonuç ve birçok marazî sonuçtan sadece biri; bu sonucu doğuran şartlar düzeltilmeden ve bir adım sonrasını hesaplamadan bölgedeki terörü durdurmak ve kalıcı bir düzen tesis etmek mümkün değil. PKK’nın, Hükümet’in IŞİD’e yardım ettiği iddiası sadece vaziyeti kurtarmak ve Kobani yenilgisini örtmek için. Kobani’nin IŞİD’in eline geçmesini Hükümet’in memnuniyet verici bir gelişme olarak gördüğü iddiası da öyle. Türkiye ABD değil ki, farklı bir hesabı olsun bir adım sonrasını göremesin. IŞİD, Türkiye için PKK’dan daha büyük ve kalıcı bir tehdit.
PKK iki elinde tuttuğu iki ayrı silahtan birini Türkiye’ye, diğerini IŞİD’e çevirmişti. Ya IŞİD’i hafife aldılar; ya da Türkiye’yi tehditle dize getireceklerini düşündüler. Tehditleri devam ederken Kobani için istedikleri silahların ve açılacak koridorun bir süre sonra Türkiye’yi hedef almayacağını kim garanti edebilir? PKK, büyük bir fırsatı elinden kaçırdı ve hâlâ hatasında ısrar ediyor.
Artan kitlesel şiddetin üzerine giderken Devlet güçleri bu sefer çok iyi bir sınav veriyor. Mersin’deki emniyet güçleri, bütün Türkiye’ye örnek olmalı. Dikkat edilirse çatışmaların çok azı güvenlik güçleri ile göstericiler arasında; ölüm ve yaralama ile sonuçlanan saldırıların çoğu PKK ile HÜDA-PAR arasında, daha çok PKK saldırısı şeklinde geçiyor. Bu çatışmalar Barış Süreci’nin PKK tarafından yerel ölçekte hâkimiyet kurma fırsatı olarak nasıl kullanılmış olduğunu gösteriyor. Güvenlik güçleri sürece zarar vermemek bahanesiyle toplum için güvenlik zaafı oluşturmuşlar. İlk defa tekrar bu olaylar yüzünden sahaya çıktıklarında, boşalttıkları alanı doldurmakta zorluk çekiyorlar. Yine de birkaç istisna dışında orantısız güç kullanmamaları ve soğukkanlılıkları olayların büyümesini engelliyor.
MHP’den gelen ısrarlı sağduyu çağrıları da, provokasyonları önlemek adına altın değerinde. PKK ne kadar zorlarsa zorlasın, toplumda çatışma eğilimi yok. PKK, kitlesel şiddet üretmekte ve ortalığı karıştırmakta başarılı; ama ne için? Kobani’deki yenilginin anlaşılır ve açıklanabilir yönleri var; Türkiye’yi kan gölüne çevirerek kaybettiklerini geri alamazlar.
Kobani’nin düşmesi Türkiye’nin “tampon bölge” tezini doğruluyor. IŞİD’i doğrudan Suriye’deki Kürt bölgesinde durduracak tampon bölge önerisine PKK hangi akılla karşı çıkıyor? Öyle anlaşılıyor ki PKK, Kürtleri değil, örgütsel çıkarlarını ve kazanımlarını öne alıyor.
Kobani sadece PKK için değil, Türkiye için de bir yenilgi. IŞİD’in Mürşitpınar’a dayanması, Türkiye’nin içinde rol kapması demek. Şehirlerdeki PKK terörü, ilk sonuçlardan biri. Ne PKK, ne de Türkiye IŞİD felaketi ile baş edecek donanıma sahip. IŞİD’in ideolojisini, yıllardır anti Amerikancılıktan geçinenler nasıl çökertecekler? PKK’nın soğuk savaş ideolojisi ile AK Parti’nin içi boşaltılmış İslamcılığı aynı ölçüde, IŞİD ideolojisine karşı bağışıksız. Barış Süreci bahanesiyle devletin inisiyatifsizliği, PKK’nın bölge halkı üzerindeki bıktırıcı hegemonyası muhalif ideolojik eksenli örgütlenmeleri cazip hale getirirken IŞİD’in eli Türkiye’yi daha rahat karıştıracak.
Hepimiz bir sınavdan geçiyoruz. Tekrarlayalım: Bu daha bir başlangıç.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025
16.10.2025