Murat BELGE
Temmuz Darbesi’nin belli başlı davalarının duruşmaları başladı. Darbe girişiminin daha “girişim”ken kolay kolay anlam verilemeyen özellikleri vardı. Örneğin o saatte köprülerde trafiği tek yanlı kesmenin anlamı ne? Birbirine telefon edip “Yahu, galiba darbe oluyor” diye konuşan insanlar arasında darbe yapıldığı görülmüş mü? Hedef aldığı tarafın iletişimini kesmek için neden adım atılmaz v.b. gün geçtikçe sorulara yeni sorular eklendi. En önemli şaşkınlığı da Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları yarattı. Darbeyi eniştesinden öğrenmesi nasıl bir şey? MİT Başkanı ne yapıyor? Genelkurmay Başkanı ne yapıyor? Duruşmalar başlayınca, böyle biriken soruların bazıları biraz daha aydınlanabilir diye düşünüyorduk; ama galiba öyle bir şey olmayacak. Darbenin “sahibi” olmakla suçlanan generaller, ilk duruşmalardaki sorgularında, Hulusi Akar’ın rolüne dikkat çekmeyi tercih ettiler. Bunun ne kadar sağlam bir savunma stratejisi olduğuna karar verecek durumda değilim.
“Savunma stratejisi” bir yana, “ne olduğunu anlamak” diye bir konu var tabii. Türkiye’de bugüne kadar görülmüş “siyasi” karakteri olan davalarda, mahkemenin seyrine bakarak “ne olduğunu anlamak” mümkün olmuş mudur, bunun örneği var mıdır, bilemiyorum. Bu şimdiki davalarda bugüne kadar söylenenlere bakılırsa, “Ben oradan geçiyordum, meğer birileri de darbe yapıyormuş, haberim yoktu” mantığının egemen olduğu görülüyor.
Ancak, bu dönemde, başlatan “iddianame”nin de sorunlu olduğuna tanık oluyoruz. Büyükada’da toplantıda basılan, yıllardır tanıdığımız, ne yaptığını, ne düşündüğünü çok iyi bildiğimiz arkadaşlarımız hakkında “casusluk” gibi laflar ediliyor; Ahmet-Mehmet Altan kardeşler “sübliminal” mesaj veriyormuş. (Bu sonradan metinden çıkarılmış galiba); Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Şahin Alpay ve daha kaç kişi darbeye karışmış; Ahmet Şık “FETÖ’cü” imiş… Böyle uzayıp giden bir liste söz konusu. Bunlara bakarak “gerçekte ne olduğunu” anlamak mümkün değil. Daha doğrusu, bunlara bakınca, asıl sorunun “Bu ülkeyi kim yönetecek, siz mi, biz mi?” sorusu olduğu anlaşılabiliyor. Berberoğlu’nu at içeri, Kılıçdaroğlu’nu “atarız ha!” diye tehdit et, Demirtaş zaten içeride, bunun anlamı bu iktidarı eleştirmek, bu iktidara muhalefet etmek “suç”tur.
Dolayısıyla “darbe girişimi” konusunda da iktidarın toplumun önüne koyduğu bir anlatı var. Bu “anlatı”nın ne anlattığı önemli değil; gerçekte olmuş girişim gerçekliğini açıklayıp açıklamadığı önemli değil. İktidarın önümüze koyduğu her şey gibi bunun da öylece kabul edilmesi önemli. Kabul etmeye yanaşmamak, hele “kontrollü darbe” falan gibi lakırdılarla kafa karışıklığı yaratmak, gene “suç”.
“Suç”un öbür adı da “FETÖ”. Falan ilçe, filan belde öğretmen, şucu, bucu, “ByLock” diyorlar, işinden atıyorlar, tutukluyorlar… Bu adam Fethullah Gülen hayranı olabilir; “hayran”dan öte, onun kurduğu geniş örgütte yer almış olabilir. Ama bu, “silahlı terör örgütüne üye olmak” mı demektir? Darbe girişiminde rol amış olmak mı demektir?
Bir de “tarih” çıktı karşımıza: 17 Aralık! Fethullah Gülen’in devlet içinde, temelinde siyasi İslâm yatan bir örgütlenmeye girmiş olduğunu 17 Aralık’ta öğrenmiş oluyoruz. O zamana kadar bundan haberimiz olmamış. Böyle bir örgütlenme olduğunu bilmeden iktidar olmuşuz, başbakan olmuşuz. Sonra birden 17 Aralık tarihine gelmişiz ve gerçeklik ortaya çıkmış. Meğer “bitsin bu hasret” falan dediğimiz adam devlet içinde örgütleniyormuş, meğer “Ben onlara kefilim” dediğimiz savcılar da onun adamı olarak bu örgütlenmenin içindeymiş, meğer… Meğer…
Bu durum iktidarın “nesnel gerçeklik” denen şeyle ilişkisinin mahiyetini çok iyi anlatıyor: Gerçeklik benim olmasını istediğim şeydir; dolayısıyla herkes de benim anlattığım şeye inanmakla yükümlüdür. İnanmamak suçtur. Gerçekliğin ortaya çıkacağı yer de Asliye, Sulh Hukuk, Ağır Ceza, her neyse, mahkemedir.
Tabii bunlar olurken gerçek tarih de yazılıyor bir yerlerde.
Not: Bir süre tatile çıkıyorum.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025