Süleyman Seyfi Öğün
Belediye seçimlerine az kaldı. Adayların vaadlerini yegân yegân tâkip etmek mümkün değil. En fazla başta İstanbul olmak üzere , büyük şehirlerin adaylarını, o da bir dereceye kadar tâkip edebiliyoruz. Mücâdele çok siyâsal bir tonda devâm ettiği için ,vaad ve programların ayrıntıları pek de kamuoyuna yansımıyor.
Dikkâtimi çeken bir husus var: Söylenenler daha çok, altyapı hizmetleri ve insanların günlük hayatlarını rahatlatmak konusunda oluyor. Buna îtiraz edecek değilim. Başta İstanbul olmak üzere bâzı şehirlerimiz şiştikçe şişiyor ve altyapı hizmetleri meselesi odakta kalmaya devâm ediyor. Hâlbuki şehirlerimizin derin başka meseleleri de mevcut. Estetik meselesi bunlardan birisi. Kentsel dönüşümlerin bu meseleyi alabildiğine ıskaladığını görüyoruz. Şehirlerimizi rant hırsıyla hareket eden ve târihsel, geleneksel birikimine kayıtsız kalan inşaat firmalarının insafsızlığına bırakmış durumdayız.
Evvelâ bir husûsu berraklaştıralım: Şehir estetik’i, şehre giydirilip kuşandırılan bir şey değildir. Şehir kozmetik’i ile şehir estetik’i aynı şey olarak görülmemelidir. Estetik, kültürel hayâtın içinden gelir. Şehirlerin karar alıcıları ve şehir uzmanları, bu dinamiklerle birlikte hareket ettikleri nispette başarılı olurlar.
Türkiye’deki hâkim zihniyet giderek tuhaflaşıyor. Tespit edebildiğim; estetik meselelerin “insansızlaştırmanın” bir fonksiyonu hâline getirilmesi. Estetik meseleler ağırlıklı olarak maddî temellerde tartışılıyor. Meselâ, tabiî bir çevrenin, bir binânın , bir âbidenin estetiği konuşuluyor. Estetik ,seyirlik bir mesele hâline indirgenmiş durumda. Üstelik bunun sağcılığı solculuğu da yok. Nikolay Çavuşesku , “güzelleştireceğim” diye Bükreş’in târihsel dokusunun canına okudu. Adnan Menderes ve Bedreddin Dalan da, “meydan açacağım” “yol açacağım” diye ecdat yâdigârı pek çok eseri yok etmekten geri durmadı. Bir de park meselesi var. Yıkılanların yerine park yapılması estetik bir marifetmiş gibi lânse ediliyor.
Yollar , köprüler ,meydanlar, parklar yoğun kalabalıkları taşır. İlk bakışta ne kadar “insan” yüklü dedirtir. Hâlbuki bunlar Marc Augé tarafından ,standartları dünyânın her tarafında aynı olan “yer olmayan”lar olarak nitelendirilir. Bauman ise bunlara, içerdiği potansiyel tehlikeler îtibârıyla “çöl” metaforunu uygun görür. İnsanlar onları kullanır ve terk eder. Hâlbuki biliriz ki, “şehir” evvel emirde “iskân”dır, “mesken”dir, “sâkin”dir. Hâsılı ; çevresi ve ilişkileriyle berâber “insan”dır.
Kapitalizm ve modernleşme, kamusal ve özel alanları kesin hatlarla ayrıştırdı. “Herkese âit” olan ile “bana ait” olan arasındaki sızdırmaz bir hattır bu. En modern toplumların insanları sabah evlerinden çıkar , “modern bir çöl yolculuğu” yaparak, işine gider. Günboyu posası çıkıncaya kadar çalışır, paydosla berâber yine aynı çölü katederek evine döner. Herkese âit olan aslında kimseye âit değildir. Sözüm ona kendisine âit olan alan ise giderek yabancılaştığı bir sığınaktan başka bir şey değildir. Akıllı evler diye lanse edilen postmodern sitelerde , rezidanslarda yaşanan hayâtta bu yabancılaşma zirve yapar. Hane içi hayâtın, yüksek bir teknoloji ile kolaylaştırılması, mekân-insan yabancılaşmasının en yüksek aşamasına işâret eder. Yeni orta sınıf minimalizmi, aslında büyük boşluklarla evlerin de insansızlaştırılmasını anlatıyor. Evin, afedersiniz sığınağın aklı ile insanın aklı ayrışıyor. Kumanda âletiyle ona hükmetmek aldatıcı. Âlet bozulduğu anda , evin içinde bir zavallıya dönüyoruz. İçinde oturduğumuz evin ne kadar da yabancısıyız aslında.
Siyâsetçiler “yer olmayanların” kemiyet ve keyfiyeti konusunda yarışıyorlar. “Kent estetik”i başlığı altında da bir kozmetik rekâbet var. (Bunların ardında bir rant kavgası olduğunu unutuyor değilim). Başta İstanbul olmak üzere, kadim şehirlerimiz bu rüzgâra kapıldı. Şehirler elimizden çıkıyor. Geçtiğimiz yolların, köprülerin, meydanların, oturduğumuz parkların , içinde yaşadığımız evlerin garibi, gurebâsı olduk çıktık..
Gâliba bütün mesele, özel alan-kamusal alan arasında, merkeze insanı koyan mekânsal ilişkilere odaklı. Hâsılı, özel ve kamusal alanlar arasındaki zârif geçişlerin hüküm sürdüğü , arada kopuklukların, yabancılaşmaların yaşanmadığı yeni yerlere, “yer olanlara” ihtiyâcımız var. Batı’nın makyajlı kentlerine özenmenin âlemi yok. Kozmetik ve düzen aldatmasın bizleri. Dert ortak. Hem insanlık, hem de biz Türkler olarak ondan musdaribiz. …. Ecdadımız bu meselenin altından kalkmasını bilmişti. Biz o birikimi yok ettik. Eğer âkıbette varsa, ayağa yine biz kaldıracağız.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019