Yasin AKTAY
İslamcılığın beşeri halleri üzerine konuşmaya devam ediyoruz.
İslamcılığın beşeri hallerini vurgulamanın önemi, onun hatadan muaf olmadığını, dolayısıyla yapılacak eleştirilerin karşısında duygusal bir savunmaya gerek olmadığını da söyleme gereğinden ileri geliyor. İslamcılık İslam'ın tamamı veya kendisi değil, İslam hakkındaki bir yorumdur ve tabii ki bu yanıyla tarihsel bir harekettir. Bir yorum olarak da tabiatı itibariyle çoğullaşabilir, birbiriyle rekabet eden hatta yer yer çatışan farklı görüşlerce temsil edilebilir.
19. yüzyılda bilhassa devletin bekası derdiyle ayrıca dertlenmiş ve neredeyse bu dertle ifade edilmiş olan İslamcılığın devletin dirliği için gerekli olan yenileşme arayışlarını da bu yolların meşruiyetini de yüklenmiş olması şaşılacak bir şey değil.
Bu zamandan yola çıkarak eleştirisi yapılabilir elbet, ama bağlam farkı hesaba katılarak. Bu dönemde toplum için, devlet için gerekli görülen ne kadar "yeni" şey varsa onun ithali veya icadı bizzat İslamcılar veya ulema tarafından meşrulaştırılır. Bundan dolayı İslamcılık aslında Türkiye'de bir bakıma modernleşmeyle birlikte gelişen bütün cereyanların eşiği olmuş. Sosyalizmden liberalizme, milliyetçilikten asrileşmeye bütün eğilimler kendilerini İslam üzerinden meşrulaştırmanın yollarını da aramışlar.
Yerlilik kıstası kadar, modern veya modernist bir hareket olup olmadığı İslamcılığın eleştirisinde baz alınan başka kıstaslardan biri. Modernlik eleştirisine oldum olası mesafeli dururum. Çünkü bu eleştiri ekseni, giderek belli bir zamanda olup biten her şeyin üstüne "modernlik" diye bir markayı yapıştırarak modernist bir zihniyet biçiminin marka değerini yükseltmekten başka bir şey yapmış olmuyor.
Hayatın en sıradan gelişim ve değişimlerine "modernlik" deyince, modern olmayan hiç bir şey kalmıyor zaten. Giderek modernlik son ikiyüzyıl içinde olup biten herşeyi zorunlu olarak kuşatan bir evrene dönüşüyor. Bir evren olarak tasavvur edildiğinde ondan kaçış da olmuyor aslında ama bir de modernlik karşıtlığı gibi bir yükün altına girmişseniz, geriye sadece absürd, hayatla bağı olmayan, ütopik tasavvurlara meyletmeniz kalıyor. Çünkü nasılsa yaptığınız veya düşündüğünüz herşey o modernlik evreninin içinde cereyan ediyor olacak.
İslam adına bu yükün altına girdiğinizde hayatla bağı olmayan, yedinci yüzyıl Arabistan'ına ait, bu çağa hiç bir şey söylemeyen bir din imgesinin temsilciliğinesoyunmuş olursunuz. Bu da bir tür "içselleştirilmiş oryantalizmi" islam adına yüklenmekten farksız oluyor. Oysa İslamcılığın iddiası İslam'ın bir hayat dini olduğudur, her çağa söyleyecek makul, uygulanabilir, ulaşılabilir hedef, inanç ve pratikleriyle bir din olduğudur.
Bazı İslamcı çevrelerin modernlik eleştirileri görünürde katı bir batı-karşıtlığını dillendirirken bir yandan da batılı modernlik karşıtı ilteratüre dayanıyor olmaları manidardır. Batının kendi iç rahatsızlıklarından kavgalarından veya eleştirilerinden İslam'ın batıyla kavgası için fırsatlar devşirirken çok dikkatli olmak gerekiyor. Bazı batılı entelektüellerin kendi geleneklerine yönelttikleri bütün eleştirileri Müslümanlar paylaşmak zorunda değil halbuki. Hele bu eleştiriler üzerinden bir fıkıh geliştirmeye kalkışmak çok tehlikeli bir hal alabiliyor. Batılı entelektüeller sekülerizmi "dünyanın büyü bozumu" olarak tanımlıyor mesela. Dünyanın büyü bozumu Batılı pagan geleneklere nostalik bir hasretle bakan bir Batılı entelektüel için gözyaşı dökülecek bir hadise olabilir, ama bunun tasası hangi Müslümana düşer? Bazı İslamcıları da etkisi altına alan sekülerizm analizlerinin bir kısmı, gariptir ama, bu söylemlere dayanıyor.
Hatırlamamız gereken modernlik denen şeyin herşeyden önce yaşanan dünyayı tasavvur ederken geliştirilen bir kavramsallaştırmadan ibaret olduğudur. Hiç de Müslümanlar tarafından yapılmamış olan bu kavramsallaştırmanın hangi kaygıları gözetiyor olduğunu hesaba katmadan bir İslami fıkıh kategorisi gibi değerlendirilmesi tuhaf sonuçlara yol açar.
İslamcılık bu açıdan bakıldığında da bir modern harekettir elbet. İddiası zaten İslam'ın yeni zamanlar için yeni şeyler söyleme gerekililiğidir.
Geleneklerden bir kopuş içinde midir? Bu, gelenek kavramını nasıl anladığımıza bağlı tabi. Bir bakıma zaten bir geleneğin içinden gelerek, o gelenekle bir etkileşim ve tepkileşim halinde söyler söyleyeceklerini. Ne kadar eleştirel olsa da o geleneğin içinde bir anlam ve bağlam kazanıyor. Ama yeni şeyler söylemek lazım geldiği iddiası da belirleyicidir çıkışında.
İslamcılığı eski köye yeni adetler getiren türedi veya yabancı olarak yaftalama çabaları çok daha köklü bir eleştiriyi hak ediyor aslında. Bu eleştirilerde başvurulan otantisite jargonu kendinden menkul bir iktidar dili içeriyor, ama bu dil tuhaf zamanlarda hiç de hayra alamet olmayan tuhaf işler yapmaya da istidatlıdır. Oysa söylemek gerekir mi bilmem, sözümona (aslında) tahayyül edilen geleneğin içindeki seçilmiş isimler de kendi zamanlarına göre yeni şeyler söylemiş, yorumlarda bulunmuş şahsiyetler.
Başka türlüsü nasıl mümkün olur ki? Rumi'nin "düne dair ne varsa eskide kaldı, şimdi yeni şeyler söylemek lazım" sözü nasıl anlaşılıyor acaba?
Dolayısıylaİslamcılığın tabii ki yeni şeyler söylüyor olması kadar bazı tarz ve inançlarla, yerlici düşünce tarzlarıyla bir çatışma veya gerilim içinde olması kaçınılmaz bir şey. Bu gerilim aslında en kadim zamanlarda bile hep varolmuş, hiç bir zaman yok olacak gibi de değil. Bu gerilimin daha geleneksel, daha kadim veya daha yerli olduğu tartışması İslamcılık açısından sadece gereksizdir, yoksa mevzu açılmaya görsün, referansını Hz. Peygamber'e, İbrahim'e hatta Adem'e yapan bir hareketten daha geleneksel ne olur?
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019