Atilla YAYLA
Son zamanlarda tuhaf ve çirkin bir tavır epeyce yaygınlaştı. Bazı kimseler, benim de aralarında bulunduğum başka bazı kimseleri, Ak Parti'yi eleştirmemekle, yeterince eleştirmemekle veya onlar gibi eleştirmemekle itham ediyor. Kendilerinin istediği ve beklediği şekilde eleştiri yapmayanları kabahatli, hatta suçlu buluyor. Bunu yaparken daima üst perdeden konuşuyor ve sorgulayıcı makamında oturmanın doğal hakkı olduğunu sanıyor.
Kimsenin avukatı değilim, bu yüzden sadece kendi adıma konuşacağım, ama sanırım sözlerim birçok kimsenin hislerine ve düşüncelerine tercüman olacak; zira, bu saçma tavır zaman zaman öylesine abartılıyor ki, düpedüz tacize, terörize etmeye dönüşüyor. Kimi ve neyi eleştirip eleştirmeyeceğimi, eleştireceksem niçin ve nasıl eleştireceğimi kendim belirlerim. Hiç kimsenin aklına ihtiyacım yok. Bu hususta bana akıl hocalığı taslayanları dikkate almam, terbiyesizlik yapanları ise adam yerine koymam ve sosyal hayatımdan çıkartırım. Eleştirellik adına bana öfke ve nefretle salvo gönderenlere bu noktaları dikkate almalarını tavsiye ederim. Aksi takdirde benimle muhatap olamazlar ve havanda su dövmüş olmaktan öteye geçemezler.
Bu tuhaf, çirkin ve terbiyesiz tavrın entelektüel ve psikolojik arka planını sorgulamakta fayda var. Psikolojik sorgulamayı işin uzmanı olan değerli meslektaşlarım Yasemin Abayhan ve Ramazan Abacı'ya havale ediyorum. Ben entelektüel arka plan hakkında birkaç şey söyleyebilirim. Aylardır yazıyorum, insanlara ve kuruluşlara toptancı yaklaşımlara karşıyım. Her aktörün doğruları da olabilir yanlışları da. Ne doğruları takdir etmemek ne de yanlışları görmezden gelmek uygun olur. Öyle sanıyorum ki, tenkit ettiğim tavrın sahiplerinin çoğu toptancı. Görme kabiliyetleri sınırlı. Baktıkları öznede sadece siyah veya beyaz görüyorlar. Aynı zamanda engizisyon mantığıyla hareket ediyorlar. Bir kötüsünü gördüklerinin her şeyinin kötü, bir iyisini gördüklerinin her şeyinin iyi olduğunu sanıyorlar.
Niye eleştirmiyorsun/yeterince eleştirmiyorsun/bizim gibi eleştirmiyorsun diyenler şu yanılgılara düşüyorlar: 1) Saldırdıkları kişinin kendileriyle aynı düşünceyi/kanaati paylaştığını zannediyorlar. Bu olabilir de olmayabilir de. Ancak, neye nasıl bakacağı ve bunu yansıtıp yansıtmayacağı, yansıtacaksa nasıl yansıtacağı her bireyin kendisine kalmıştır. 2) Saldırdıkları kişinin kendileri gibi düşünmek zorunda olduğunu sanıyorlar. Tavırları bazen dayatmacılığa varıyor. Totaliter kafalıları zaten biliyoruz, onlara söyleyecek bir sözüm yok, ama demokrat etiketini sahiplenen bazı şahısların aynı tutumu benimsemesi trajikomik oluyor. Demokrasi çoğulluk demek ve demokrat fikirliler arasında yorum çoğulluğu olması ihtimâli kuvvetli. Her vakanın birçok yönü var, kişilerin öne çıkartmayı tercih ettiği yönlerin ve buna dayalı yorumların değişik olmasından daha olağan ne olabilir? 3) Saldırdıkları kişinin eleştirirse onlar gibi eleştireceğini sanıyorlar. Oysa, aynı çizgide yapılsalar bile eleştiriler hem yoğunluk hem de tarz bakımından farklılıklar sergileyebilir. Yapıcı eleştiri ile yıkıcı eleştiri arasında dağlar kadar fark var. Yıkmayı, küfretmeyi, karalamayı eleştiri zannedenler, bir süre sonra gerçeklikten kopabilir. Sağduyusunu kaybetmesine ve muhakeme kabiliyetinin körelmesine yol açacak uzun süreli bir öfke ve nefret nöbetinin pençesine düşebilir. AK Parti'nin iktidardan düşmesinin ve Erdoğan'ın ortadan çekilmesinin Türkiye'yi adeta cennete çevireceğini zanneden ve çeşitli çevrelere mensup insanlardan müteşekkil böyle bir tabaka var.
Komik bir durum da, bu toptancıların kendilerini daima itham etme, sorgulama, yargılama makamında görmeleri ve hep orada kalacaklarını sanmaları. Gözleri öyle dönmüş ki, sorgulamanın sorgulanmayı, itham etmenin itham edilmeyi suçlamanın suçlanmayı, yargılamanın yargılanmayı davet edeceğini görmüyorlar. Bana AK Parti'yi niçin eleştirmiyorsun/yeterince eleştirmiyorsun/bizim istediğimiz gibi eleştirmiyorsun diye saldıranlara soruyorum: Siz devlet içine çöreklenerek ahlâk ve hukuk dışı işlere imza atan bir çeteyi, masum insanları pusu kurarak veya uyku hâlinde savunmasızken katleden şebekeleri, demokrasinin usûl kurallarını reddederek sokak şiddetini siyasal mücadele aracı olarak kullanmaya yeltenen kişileri ve grupları niçin eleştirmiyorsunuz? Benim AK Parti'yi eleştirdiğimin onda biri kadar olsun bu konularda eleştiri yapın ki ciddî ve samimî olduğunuz, muhatap alınmayı hak ettiğiniz kanaatine varayım.
Siyasal aktörlere ve kuruluşlara toptancı şekilde, engizisyon mantığıyla bakanlara bir tavsiyeyle yazıyı bitireyim. Başkalarıyla uğraşmayı bırakıp kendinize bakın. Niçin eleştirmiyorsun/yeterince eleştirmiyorsun/benim gibi eleştirmiyorsun diye ona buna saldırmak yerine, beğenmediğiniz aktörleri ve davranışları kendiniz eleştirin. Bunu öylesine sağlam bilgilere, kuvvetli ilkelere, ilkesel tutarlılığa ve sağlam muhakemeye dayanarak yapın ki, okuyanlar/duyanlar etkilensin ve sizin çizginize gelsin. Kısaca, duruşunuzun bir temeli, ahlâkı ve adâleti olsun.
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019