Berrin Sönmez
Şiddetle mücadele için önleme, koruma, kovuşturma, politika geliştirme şeklinde dört çalışma biçimini aynı anda uygulamak gerektiği görüşünü bir kere daha dile getirdi, Bakan Zehra Zümrüt Selçuk. Cuma günü gerçekleştirilen Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi yıllık toplantısı, pek çok açıdan önemliydi. Şiddet izleme komitesinin bileşenleri Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda yeni bir eylem grubu oluşturduğunu öğrendik. Hem Abdülhamit Gül hem de Süleyman Soylu konuşmalarında “Bakanımızın gerekli gördüğü düzenlemeleri itirazsız gerçekleştireceğiz” ifadeleriyle verdikleri önemi tekrar tekrar vurguladılar. Bir eylem planı oluşturulmakta olduğu anlaşıldı. Yetmiş civarı madde üzerinde mutabık kalındığı ama çalışmaların sürdüğü belirtildi. Bakan Selçuk taslak tamamlanınca sivil toplum görüşüne açılacağını belirtti. Gerçi bahse konu taslak, her beş yılda bir yeniden yapılandırılan şiddet eylem planı mıydı bu kısmı açıklığa kavuşmadı. Ancak şiddetle mücadelenin Aile Bakanlığı koordinasyonunda yürütüleceğini üç bakan da özenle vurguladı.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün “Herkes müsterih olsun kadın kazanımlarından asla geri adım atılmayacak” sözleri, güne damga vurdu. Siyaseten dillendirilmiş bu parlak kelam bazı katılımcılar arasında “yoksulluk nafakası ve istismar affı gündemden kalkıyor mu?” fısıltılarına yol açtı. Üstelik kadınların ekonomik yönden güçlendirilmesi çalışmalarının gerekliliği üzerinde durarak bakan, fısıltıların ümitvar mırıltılara dönüşmesini de sağladı. Ancak yoksulluk nafakası ve TCK 103 kapsamındaki hükümlülerin infazında indirime gidilme ihtimaline ilişkin somut ifadeler yoktu. Ümitvar olmak için ortada geçerli bir neden yok yani. 25 Kasım şiddetle mücadele günü demeçlerine veri teşkil etmek üzere parlatılmış cümleler dinledik. Yine de bu sözleri başlığa taşımamın tek sebebi, komite toplantısına ilişkin yandaş medya haberlerinde yer almayışına inat sadece.
Süleyman Soylu Polis Akademisi tarafından yayınlanan şiddet analizi üzerinde durarak rapordan alıntılar yaptı konuşmasında. Aylar önce yazdığım ‘Bir cinayet mahalli olarak ev‘ başlıklı yazımda belirttiğim gibi cinayetlerin yüzde yetmiş iki oranında evde gerçekleştiğini açıklamayı da ihmal etmedi. Bakan Selçuk dört saat planlanıp altı buçuk saate kadar uzamış olan komite toplantısının gelecek yıl daha uzun bir çalıştay şeklinde planlanması görüşünü dile getirdi. Her kesimin ortak mücadele etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü belirtti.
İktidara yakın kadın sivil toplum örgütlerinin de kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki görüşlerinin, bağımsız kadın örgütlerine hayli yaklaştığını görmek günün tek kazanımıydı belki. Katılımcı akademisyenlerin bazıları gibi Bakan Selçuk’un da birkaç defa “literatür bölünme yaratmasın” görüşünü tekrarlaması ise üzerinde en çok düşünülmesi gerekenlerden. Literatür bölünme yaratmasın sözleri genellikle “kavramlar bizi ayrıştırmasın konuya odaklanmamızı önlemesin” sözleriyle pekiştirilirken hiç toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı ağızlardan çıkmadı elbette. İlginç olan KADEM temsilcisi dahil kimsenin toplumsal cinsiyet adaleti kavramını da telaffuz etmeyişiydi. Bakan ve iktidara yakın örgüt temsilcileri arasında bir ortaklaşma, bir fikir birliği var gibiydi, bu iki kavram arasında bir tartışma yaratmaktan kaçınmak yönünde. Ancak şiddet izleme komitesinde toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti açıkça ortaya koymaktan uzak duruşun arka planı daha önemli. Açıkçası KADEM ile Bakan Zehra Zümrüt Selçuk, kadın düşmanlarının hedefi olunca “kadın dayanışmasının önemi kavranmış” fikri hasıl oldu bende.
Son yıllarda çağrılmayan kadın örgütlerinin de katılımına önem verilişi gibi kavramsal çatışmadan uzak durmaya özen gösterilişi kadın dayanışmasının güçlenmesine hizmet eder kuşkusuz. Özellikle 2. Yargı Paketi’nde istismar affının yer alma ihtimali söz konusuyken kıymetli bir ortaklaşma bu. Geçen yıl gerçekleştirilen Nafaka Çalıştayı’nda benzer bir ortaklaşma sergilenmesi, yoksulluk nafakasına ilişkin değişiklik ihtimalini erteletmede etkili olmuştu. Üç yıl önce bir önergeyle istismar affı meclise taşındığı zaman da aynı ortaklaşmayla durdurulmuştu. Şimdi bu toplantıyla benzer tavır sergilenmesi bir kere daha birlikte aynı tehlikeyi savuşturma ihtimalini güçlendirmiş halde.
Kötü haberse yoksulluk nafakasıyla ilişkili. Hakimin takdir yetkisiyle yasa değişmese bile yoksulluk nafakasını uygulamada, sınırlandırma yönünde görüş oluştuğu anlaşılıyor. Bakan Selçuk Boşanmış Babalar, Mağdur Erkekler gibi gruplardan hayli etkilenmiş görünüyor. Nafaka Hakkı Kadın Platformu temsilcileriyle yüz yüze görüşmediği, konuyu sadece erkek tarafını dinlediği için. Neyse ki bir yıldır cevap alınamayan randevu talebine komite toplantısı sırasında kabul sözü verildi. Kadınları dinlediğinde yoksulluk nafakası hakkındaki görüşleri kadınlar lehine değişebilir. Siyasi partilerle yapılan görüşmelerin sonuçları birer birer alınmaya başlandı nitekim.
Genel Başkan Meral Akşener İyi Parti Meclis Grup toplantısında yoksulluk nafakası ve diğer tehlikede olan kazanımların savunucusu olacağı sözünü kürsüden verdi, salı günü. Genel Başkan düzeyinde ve meclis kürsüsünden ilk defa bu kadar net açıklama ile kadınların yanında yer alması, görüşmelerin olumlu sonuçlarından. Nafaka Hakkı Kadın Platformu Meclis ziyaretleriyle her partiden milletvekilleri ile görüşerek sorunlara ilişkin bilgilendirme çalışmaları gerçekleştiriyor. Zira yoksulluk nafakasına ilişkin yasal düzenleme yapılmadan uygulamada hakimin takdir yetkisini maddenin gerektirdiğinden daha aşırı yorumla uygulamada değiştirmeye yöneldikleri gibi bir risk, istismar affı konusunda karşımıza gelebilir. Yargı paketine çocuk istismarını meşrulaştıracak bir madde yazamayabilirler, hiçbir parti kendi içinde bile bu konuda anlaşamadığı için. Ancak yine bir önerge ile beklenmedik bir anda yasalaştırma yönünde çabalarla karşılaşmak büyük ihtimal. Bu nedenle her milletvekilliyle görüşmek çok önemli ve etkili de oluyor. Abdülhamit Gül ve Zehra Zümrüt Selçuk da nafaka hikayesinde kadın gerekliğini kadınları kabul ettikleri zaman göreceklerdir.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024