Güldalı COŞKUN
Diyorlar ki, Türkiye’nin kendine ait bir icadı yok. Hiç de değil; bizim de özgün bir imalatımız var. Solcularımız. Tek kusurları bol parçalı, çok harfli, tür tür, fraksiyon fraksiyon ayrışmalarıymış.
Doksan yıllık ‘demokratik rejime’ bir ‘diktatör’ son on küsur yıldır , ‘halkın baskısıyla’ el koyup, özgürlüklerini (!) yok edince; ‘yoldaş’ gel, böyle giderse kökümüze turp suyu sıkılacak deyip, tek çatıda toplanmaya karar vermişler. BHH (Birleşik Haziran Hareketi) koymuşlar oluşumun adını. Ve basmış imzayı bir grup aydın (!) tarihe geçecek metne..
“HDP, CHP ve BHH artık grup ya da parti çıkarları için değil, halklarımızın çıkarları için hareket etmelidir. Haziran 2015 seçimleri yaklaşırken, AKP diktatörlüğüne ‘dur!’ diyebilmek için, seçimlerde HDP-CHPBHH’nin ortak bir program çerçevesinde hareket etmesini öneriyoruz”
Durur mu hiç Murat Belge : “ Öyle görünüyor ki, CHP ile yan yana duracağız. Buna CHP’lilerin de açık olması lazım, bizim gibi adamların da…” deyivermiş.
A’dan Z’ye bir çok harfin yan yana geldiği, ne yaptıysam ezberleyemediğim, ne kadar ön yargısız ve pozitif olarak yaklaşırsam yaklaşayım, bir tek aklı başında yaklaşım göremediğim bir garip oluşum mu, alaşım mı, bileşim mi nedir çözemediğim bir ‘şey’.
Olur böyle ‘şey’ler derken, olamaz, olabilmesi dahi düşünelemez kişilerin de bu çok harflilerle, aynı masada oturmasıyla eski Türkiyeli mühendislerin, eşsiz bir ürün imal ettiğini de anlamış bulunuyoruz. Meğer biz yıllarca Mercedes görünümlü, Şahinler üretmişiz. Çıkınca demokrasi yolculuğuna ne şanzıman kaldı ne kaporta!
Hadi Can Dündar neyse, Ceyda Karan’ı da geç, Zileli zaten hep dürüsttü, saklamadı rengini, iyi de Eşber Yağmurdereli, Fikret Başkaya ve çaktırmadan göz kırpan Kürt siyasilerin izahı ne! Alper Taş, şaşırtmıyor, çok oldu solun sağ olduğunu keşfedeli.
Çandar’ın da canı sıkkın; kendi deyimiyle Cumhurbaşkanı hep “maiyetteki gazetecilerle” seyahatte. Hasan Cemal’e ikide bir Menderes’i hatırlatıp, onu “sonun böyle olacak” yazmaya zorlayan (!) bir lider. Türk Solu dergisinin “asılacak adamsın” kapaklı baskısı da, basına baskının ispatı! Ertuğrul Özkök’ü dinlemeyip, karısının başını açmadığı gibi iki kadeh şarap içmemesi, Mehmet Altan’ın bebeklerinin artık ölmemesi, ana-çocuk sağlığı konularında sükutu hayal. Haklılar yani!
Engin Aydın da memnunmuş meğer durumdan! Azınlık malları da, çoğunluğun hakkıdır; tabii! Keyifle yazıyor, Cumhuriyet’de. Az harcamadı bu tayfa bir dönem Cumhuriyet’i, iade-i itibar olmalıydı mutlaka. Bütün, ‘ilerici demokratlar’ karar verdiler ve çıkarttılar günahı, bilemedik kıymetini, sendeymiş meğer özgürlük, sendeymiş demokrasi, sendeymiş çağdaş laik zihniyet, döndük bak aslımıza affeyle ulu şef!
Aydın! Öyle kolay değil aydın olmak. Şartları var. İlk şartı, egon şişik olacak. Her şeyi sen bileceksin. Özgürlük, demokrasi, insan hakları, barış gibi kavramlar dilinde pelesenk olacak. Sonra, hamasi laflar edeceksin, en büyük savaş karşıtı olup, demokratlıktan ölüp, statükoya karşı duracaksın. Aslında “mış” gibi yaptığını, hala şu saatte anlamayacaksın.
İyi bir illizyonist de olmak lazım. Yoksa onca sene nasıl ikna edeceksin, demokrasi ve özgürlük talebinin gerçek olmadığını.
Oysa sen; aydınım sen, demokrasi ve özgürlük diye bağırırken, bunların olamama ihtimalini sevmiştin. Güzeldi olmaması, sükseliydi de istemek ama sadece istemek. Sen, aydınım sen, sen sadece ütopyaları sevdin, çünkü şekildendi aydınlığın. İnmemişti onca bilgi yüreğe. İrfan olmayınca, hamalı olursun ilminin ve kendi toprağının da Fransızı!
“Faşizme karşı omuz omuza” diyeceksin mesela! Sonra da, savaş açacaksın faşizme!
İyi de neydi faşizm? Kimdi faşist? Onca yıl bize söyledikleriniz, yazdıklarınız, TV’lerde Kemalizm’e meydan okuyan janjanlı duruşlarınız neydi?
Madem, demokrasi vardı, madem her şey harikaydı, madem özgürdük basınımızla , yaşantımızla, niye bizi ‘zehirlediniz’!?
Ne diye, darbeye karşı çıktınız, şimdi savunacaktınız? Neden, gençler ölmesin dediniz, şimdi Kandil’e gidip, savaş diyecektiniz? Madem her şey yolundaydı, neden bizi ‘zehirlediniz’!?
Hani evrenseldi değerleriniz, hani Batı’da şöyleydi böyleydi.. Hani, bizde laiklik değil, laikçilik vardı. Hani 28 Şubatlar kötüydü, hani, yasaklıydı yayınlar, hani ceberuttu devlet! Değildi madem, niye bizi ‘zehirlediniz’!
Kürtmüş, Türkmüş, Aleviymiş, Sünniymiş, Ermeniymiş, dilmiş, dinmiş, ayrımcılıkmış; yolmuş, köprüymüş, havaalanıymış, metroymuş, hastaneymiş, kuyrukmuş, ilaçmış, enflasyonmuş, devalüasyonmuş, şuymuş buymuş, boşmuş, hikayeymiş; niye bizi ‘zehirlediniz’!?
Geldik bugünlere; faşist, baskıcı, gerici, çağdışı günlere; o caaaanım günlerden! Ve şimdi yine aynı argümanlar, yine aynı dil sizde. Ya sorunu üreten sizsiniz, ya da sorunun kendisi siz..
Ya da sizin gibi ülkesine, halkına yabancılaşmayı öğrenemeyen bizde sorun. Ee tabii biz sizler kadar şanslı olamadık! Ne paşaydı babamız ne de Osmanlı seçkini atamız. Çiftçiydi dedelerimiz, yahut işçi. Kimi, pamuk tarlasında ırgat; kimi, maden ocağında kapkara.
Kimi, saklayanlardan Kur-an’ı, kimi, susturan dilini, kimi değiştiren adını, kimi lastik ayakkabılı, kimi bilmez bile harfleri...
Dedim ya şanslı değildik sizin kadar. Olamadık sizin gibi batılı ama olmaya çalışıyoruz kendimizi inkâr etmeden. Bakamayız sizin gibi dışarıdan kendimize, bakabiliyoruz az da olsa, dıştan kendimize.
Dışarıdan bakan siz ile dıştan bakan biz, göremezdik aynı şeyi. Dışarıdan bakan el olur, dıştan bakabilen acı söyleyen dost olur.
Dışarıdan bakan, Murat Belge olur; dıştan bakan Etyen Mahçupyan.
Bu kez baltayı taşa vurdunuz ‘aydınlar’! Biz bu filmi görmüştük!
Yine de emeğe saygı! Fabrika ayarlarınız mükemmel olmuş!...
twitter.com/gulcoskun34
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018