Hakan AKSAY
Pazartesi. Akşam. Havaalanı yolundayım.
Altı günlük Moskova seyahatinin sonuna geldim.
Ve aniden iki kelimelik bir mesaj alıyorum:
“Büyükelçi vurulmuş.”
Donup kalıyorum.
Sorumu yazana ve cevabımı alana kadar kan dolaşımımın hızlandığını hissediyorum:
“Hangi büyükelçi?”
Haber bana “özelden” geldiğine göre... Büyük ihtimalle ikisinden biri: Ya Moskova’daki Türk Büyükelçisi ya da Ankara’daki Rus Büyükelçisi...
İkincisi...
Karlov...
Sevgili Andrey Gennadyeviç...
Ardından telaşla iki soru daha soruyorum:
“Ölmüş mü?”
“Kim vurmuş?”
O andan sonra internette deli gibi siteden siteye atlıyorum.
İçimde en çok tekrar ettiğim cümle şu:
“İnşallah ölmemiştir... İnşallah ölmemiştir...”
* * *
Türkiye’den bir arkadaşım nerede olduğumu öğrendikten sonra beni uyarıyor:
“Bir an önce sınır kontrolünü geç ve uçağını bekle!”
Ona uyarısının nedenini sormuyorum; diyeceği belli “çünkü Türksün” ve “bakarsın Ruslar özel önlemler alırlar”.
Bu uyarı ve uyarının nedeni beni çıldırtıyor.
İçimdeki gerilim sinire, küfretme isteğine uzanıyor.
Evet, Türküm...
Hayatımın neredeyse yarısını Rusya’da geçirmiş olsam da, sonuçta bir Türküm...
Ve Rusya Büyükelçisi’ni vuran da bir Türk!
Bir yıl kadar önce Rus uçağını vuranlar ve paraşütle yere inmekte olan pilotu öldürenler de Türklerdi.
Ne yazık ki bu katillerle aynı milletten olmak gibi bir niteliğim var.
Özellikle de şu anda...
Özellikle de çevremdeki Ruslar açısından...
Öyle değil mi?
Ölenler Ruslar...
Öldürenler Türkler...
Bir düşünün, tersi olsaydı, yani Ruslar Türkleri öldürseydi, burada yeri göğü inletenler az olmazdı herhalde...
* * *
Sınır kontrolünü geçince kahve içerek uçuş zamanını beklemeye koyuluyorum.
İnternet sitelerini taramaya devam ediyorum.
Telefonum durmadan çalıyor.
Genellikle böyle zamanlarda hatırlanan bir “Rusya uzmanı”yım ya ben...
Olayı “yorumlamak” zorundayım...
“Büyükelçi neden öldürüldü? Bu olay nelere yol açar? Rusya ne yapar?..”
Bu türden birkaç görüşmeyi atlattıktan sonra, telefonumu açmamaya, mesajlara cevap vermemeye karar veriyorum.
Gözümün önünde Karlov’un görüntüsü...
Onunla sohbetlerimiz...
Şakalaşmalarımız...
Benim Türk-Rus ilişkileriyle ilgili iki yeni projeme gösterdiği büyük ilgi ve gelecek yıl içinde her ikisine de elinden geldiğince destek olacağı sözünü verirken gözlerindeki samimi ifade...
Gelecek yıl...
Onun için hiç gelmeyecek...
* * *
Moskova-İstanbul yolcularını uçağa çağırıyorlar.
Tam o sırada bir Rus sitesinden katliamın videosunu izliyorum.
Kahroluyorum.
Katil, Karlov’un tam arkasında kara bir sabırla bekliyor.
Ardından onu sırtından vuruyor.
Andrey Gennadyeviç’in yüzündeki büyük acıyı görüyorum.
Midem kaskatı oluyor; ağrı başlangıcı mı, kusmak mı istiyorum...
Sırtından vuruyor!
Sırtından!
Sinsice!
Bütün dünyada mertlik ve dürüstlük karşıtı tavırların başında gelir bu: Silahsız bir insanı kurşunlayarak öldürmek, üstelik de bu işi sırtından vurarak yapmak!
İnsanı sırtından vurmaya iten ideoloji mi, siyaset mi, din mi, her ne olursa olsun, benim ahlak anlayışım bu kalleşliğe lanet okur; hiçbir şartta ve hiçbir zaman başka bir tutum söz konusu olmaz burada!
Kahretsin!
* * *
Uçağa bindikten sonra tekrar mesleğim aklıma geliyor.
Gazeteciyim. Köşe yazarıyım. Rusya uzmanıyım. O halde...
Yazı yazmalıyım...
“Büyükelçi neden öldürüldü? Bu olay nelere yol açar? Rusya ne yapar?..”
Kafamı toplayamıyorum.
Terör tanıdığınız bir insanı hedef aldığında soğuk bir kavram olmaktan çıkar.
Yüreğinize bir acı olarak saplanır.
Aklınızdan ve yüreğinizden bir sürü şey geçer.
Karlov...
Evet, siyasi bir katliam bu...
Evet uluslararası ilişkilerle ilgili bir saldırı...
Ve sonuçları da uluslararası dengeleri etkileyecek...
Zaten herkes bu türden – mantıklı ve mantıksız – bir sürü yorum yapmaya başladı bile.
Ve ben de yorum yapması gereken insanlardan biriyim.
Pazartesi akşamı uçakta da bunu düşünüyordum, şimdi cumartesi akşamı bu yazıyı yazarken de aynı şey aklımda.
Ama içimden siyasi analiz yapmak gelmiyor.
Yorumu izninizle daha sonraya bırakıyorum. Bu günlerde olayın sonuçları ve Türk-Rus ilişkileri açısından sanırım hiç de iyimser olmayan bir yazı yazacağım. Ama şimdi değil.
* * *
Şimdi içimden sadece bu kanlı, bu kalleş olayı nefretle protesto etmek geliyor.
Ve ölen Andrey Karlov’dan, eşi Marina’dan, oğlu Gennadiy’den, annesi Mariya Aleksandrovna’dan, öteki akrabalarından ve arkadaşlarından özür dilemek geliyor içimden.
Bir Türk olarak...
O teröristle, onun arkasında duranlarla, bu tür olayların yaşanacağı şartları yaratanlarla aynı milletten olmaktan dolayı...
Özür dilemek...
Her türlü milliyetçilikten nefret eden, kendini her zaman etnik, ulusal, dinsel aidiyetlerin dışında bir birey olarak tanımlamaya çalışan biri olmama karşın, bugün ruh halim bana bu özrü diletiyor.
Çünkü 40 yıldır Ankara-Moskova hattında ve halklar arasında dostluğu savunan, bu yolda birçok etkinliğe katılan, bazılarını da bizzat organize eden birisi olarak bugün şu gerçeği kederle ama çok net görüyorum:
Ruslar Türklerden hızla uzaklaşıyor.
Sıradan Ruslar...
Halk...
Karlov’un öldürüldüğünde açtığı fotoğraf sergisinin adı “Türklerin gözüyle Rusya” imiş. Şu an benim aklımdaki şey ise tersi: “Rusların gözüyle Türkiye”...
Galiba Ruslar arasında Türkiye’yi kendilerine ve ülkelerine hep felâket ve tehditler getiren bir ülke olarak algılayanlar artık çoğunlukta.
Suriye krizi ve uluslararası dengeler hesaplarının derinliklerinde mücadele eden Putin ve Erdoğan ne derse desin, iki devlet yönetimleri arasındaki “işbirliği” ne kadar iyi gidiyor görünürse görünsün...
Rusya kamuoyunda, medyasında, yönetim içinde ve ona yakın unsurlar arasında giderek artan bir hızla...
Prestij ve güven kay-be-di-yo-ruz!..
Siz bugün “Suriye’de masaya oturacağız” veya “Ruslara domates satacağız” ya da “bir süre sonra milyonlarca Rus turisti Türkiye’ye getirip onların paralarını kazanacağız” diye hayallerle oyalanabilirsiniz.
Mutluluğunuz daim olsun!
* * *
Karlov’un cesedi morgda incelendi, ülkesine götürüldü, resmî ve dini törenlerle uğurlandı.
“Karlov demek Rusya demek” oldu, adı devletiyle özdeşleşti, ölümünden sonra ona “kahramanlık madalyası” veren Putin Moskova’nın bu tür saldırıların hesabını soracağını söyledi.
En iyi bildiği jestle “Büyükelçilik sokağına onun adını verelim”diyen Türkiye yönetimi, Karlov’un öldürülmesinin siyasi sonuçlarını hesaplamaya başladı.
ABD’den, AB’den, dünyanın başka köşelerinden “Rusya Büyükelçisi’nin öldürülmesi” konulu yüzlerce açıklama geldi.
Bütün bunlar tamam da...
Sonuçta...
Bir insan öldü...
62 yaşında, eğitimli, kültürlü, hoşgörülü, şakacı bir insan...
İyi bir insan...
Uzun yıllar Kuzey ve Güney Kore’de çalıştıktan sonra, belki de son büyükelçilik dönemini güneşli ve güzel bir ülkede geçireceği umuduyla 2013’te Türkiye’ye giden Karlov’un başına gelmeyen kalmadı (iki devlet arasında Suriye uçurumunun derinleşmesi ve Rus uçağının düşürülmesinden bir sergide kalleşçe öldürülmesine kadar).
* * *
Hayat bazı insanlara karşı neden çok daha acımasız?
Tesadüf denilen şey (veya kader), neden birilerinin değil de ötekilerin ömrünü vahşice noktalıyor?
Cevap yok...
Ya da cevap, soruyla neredeyse aynı:
Hayat!..
Kader!..
Diyecek söz kalmıyor.
Hoşça kal sevgili Andrey Gennadyeviç...
Ölenlerin ruhları yaşamaya devam eder mi, ben o iki projemin duyurusunu yaptığım sırada sen bir yerlerden beni izleyecek misin, bilmiyorum.
Ama her ihtimale karşı sana bir selam gönderip senin için kadeh kaldıracağım.
Söz...
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025