Hilâl KAPLAN
Hatırlarsınız, Temmuz 2012'de, Suriye sınırımızda ilk PYD bayrağının dalgalanmasıyla beraber büyük bir tartışma kopmuştu.
Esed rejimi, PYD'nin ne kendisinin ne de muhalif güçlerin yanında dumasını doğal olarak kendi yanında durmasıyla eşdeğer görüp Kobani, Afrin ve Amude gibi yerleşim yerlerinden askerlerini çekmiş, doğan otorite boşluğuna da yönetim binalarına kendi bayrağını çeken PYD oturmuştu.
Bu kırılgan sürece 'Rojava devrimi' diyen PYD, bölgeyi kantonlara bölmüş, geçtiğimiz sene de hakimiyetini ilan etmişti. Bu hakimiyet başta Mesud Barzani'ye yakın gruplar olmak üzere farklı siyasetten Kürtleri dışlama pahasına kurulmuştu ki şimdilik bahsi diğer...
O dönem şöyle yazmıştık:
'Kürt meselesinin aynı zamanda bir Ortadoğu meselesi olduğunu kavrayamayanlar için zor olabilir ama Esed rejimi sonrasındaki Suriye'de, Kürtlerin statü elde etmesi öngörülmesi güç olmayan, bölgede PKK olmasaydı bile eninde sonunda gündeme gelebilecek bir gelişmeydi. En büyük Kürt nüfusu barındıran ülkenin, bundan korku değil, memnuniyet duyması gerekir. Zira hem tarihsel bağlar hem de coğrafi kader ortaklığı, Türklerin ve Kürtlerin işbirliğini öngörmektedir. Sadece PKK'nın değil, PYD'nin de lideri olan Öcalan'ın Nevruz mektubunda, tam da bu perspektifteki pasajlara yer vermesi, gelmekte olana ilişkin PYD'nin de nasıl bir tavır alacağını anlamak bakımından faydalı olabilir.
Türkiye'nin Suriye'den Mısır'a dış politikasının ana eksenlerinden birisi 'sosyolojiyi savunmak'tır. Bu, 'halklar vardır, onların talepleri vardır ve bu talepler silah zoru ve siyasî baskıyla yok edilemez' şeklinde özetlenebilir. Ve hatta Ak Parti'nin, 2002'den beri içerde sürdürdüğü mücadelenin de ilkesel hattı budur. Mevcut çözüm süreci de sosyolojinin salt silahla alt edilemeyeceği noktasındaki hikmet üzerinden işliyor. Böyle bir çizgi mevcutken, Mısır'dan Suriye'ye halkların özgürlüğü savunulurken, Kürtlere gelince farklı bir söylem olmaz. Nitekim son gelişmelere dair Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun yaptığı dengeli açıklamalar da bu çizgiye işaret ediyor.'
O dönem Dışişleri Bakanı olan Davutoğlu süreci yakından takip etmiş, Hakan Fidan ile koordineli olarak çalışarak ve 'sosyolojiye kulak vererek' PYD ile uzlaşma arayışına girmişti. Ancak PYD 'bağımsız' hareket edemiyordu. Neticede devrimini üzerine inşa ettiği topraklara tek kişinin burnu kanamadan, Esed rejim güçlerine tek kurşun sıkmadan hâkim olmuştu ve 'diyet' zamanı gelmişti. Gittikçe Türkiye ile araya mesafe koyan PYD'nin lideri Salih Müslim'in Başbakan Erdoğan'a ağır hakareti neticesinde ipler koptu.
Belki gelinen noktada bir politika değişikliği olur diye umuluyor ki hükümetin ve HDP'nin bu hususta girişimleri var. Öcalan'la görüşen HDP heyetinin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'la görüşmesi, yine Akdoğan'ın yaptığı Mardın ziyareti, 'ağbi' diye hitap ettiği Ahmet Türk'ün de bulunduğu salonda Suriyeli Kürtlerle dostluğumuzun ve müttefikliğimizin tarihî olduğu mesajları buna örnek...
Ancak bir yandan KCK'nın başı Cemil Bayık süreci bitirip şiddete geri dönmekle Türkiye'yi tehdit ediyor. Ertesi gün, PKK'lı bir grup Bitlis-Diyarbekir karayolu üzerindeki bir polis noktasına saldırıyor.
PYD'nin IŞİD'e karşı desteklenmesini arzu eden birisi olarak soruyorum: Hangi aklı başında devlet, aynı gün kendisine savaş açacağını ilan eden bir örgütün başka bir koluna ağır silah takviyesi yapar?
Şayet PKK, IŞİD yönünü Kobanê'ye çevirdiği gün Türkiye sınırlarından tamamen çekildiğini, Kobanê'yi savunmaya gideceğini açıklamış olsaydı önümüzde bambaşka bir tablo olabilirdi. Fakat Türkiye'yi düşman ilan edip, IŞİD'le bir gördüğünüzü her fırsatta dile getirirseniz, aslında hükümetin de elini kolunu bağlamış oluyorsunuz. Üstelik IŞİD'le bir gördüğünüz hükümet, IŞİD'den kaçan 160.000 Kürt'e kapısını sonuna kadar açmışken, sınırdan PYD'ye katılımlar had safhadayken ve yaralı YPG'liler Türkiye hastanelerinde tedavi edilirken, KCK Türkiye'yle savaşmaktan söz ediyor!
Her krizde bir fırsat yatması gibi mevcut Kobanê krizinden de, PYD'nin normalleştirilmesi imkânı çıkabilir. Tüm barış isteyenler olarak bu imkânı oluşturmaya çabalamalıyız. Bu noktada HDP'nin diplomatik çabaları ve Öcalan'ın Kürt siyasî hareketinin önünü açması, belki Türk hükümetinin de yapıcı bir karşılık vermesiyle sonuçlanabilir. Ki Öcalan, son açıklamasında IŞİD'in İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini ve onun üzerinden hükümeti düşürmeye yeltendiğini söyleyerek KCK'nın 'AKP destekli IŞİD' propagandasından farklı düşündüğünü ortaya koymuştu.
Öcalan'ın, Salı günü kendisiyle görüşecek heyete söyleyecekleri, PKK'nın Rusya-İran-Esed hattındaki ısrarının devam edip etmeyeceğini belirleyebilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019