Hüseyin ÇAKIR

Barışı hedef alan derin cinayetler
12.01.2013
2559

 Paris'te işlenen cinayete kimse şaşırmadı. Şaşırmadı, çünkü barışa her yaklaştığımız anda bu tür olayları yakın geçmişte yaşadık. Böyle cinayetlerin ve toplu katliamların amacı, bir veya bir kaç noktayı hedef göstererek, öfke kabartmak, aklı devreden çıkartarak duygusal tepkileri yükseltmek, şiddet ve intikam duygusunu körüklemektir. Bugüne kadar işlenen siyasi cinayetler ve toplu katliamlara toplumsal tepkiler aşağı yukarı aynı oldu. Paris'te işlenen cinayetlerin hedefi de son barış sürecini durdurmak. Bu tür eylemleri yapan organizasyonlar, siyasal bir amaç uğruna bunları yapıyorlar. İnandıkları ideolojik 'dünya'larını korumaya çalışıyorlar.

KIRILMA ANINDAYIZ

Türkiye'deki değişim sürecinin eğile büküle, ileri, geri adımlarla geldiği son nokta, değişimin kırılma noktası. Kırılma noktası Kürt sorunun demokratik yoldan barışcıl yol ve yöntemlerle çözülmesi ve bu çözüme paralel olarak yeni anayasa yapım sürecinin tamamlanması. Bunun anlamı; 1923 Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin tarihsel bitişi demek. Kürt sorununun çözümü demek, devletin kurucu felsefesi ve devletin kurulu düzeni ve yapılanmasının değişmesi demek. 30 yıldır süren savaşta direnmenin nedeni buydu. Kendi generallerine suikast düzenlemek, Cumhurbaşkanı 'zehirlemek!', binlerce köyü boşaltmak, binlerce faili meçhul cinayet, Susurluk, darbe palanları... Bütün bunlar, Türkiye'nin değişimi ve demokratikleşmesinin önünü kesmeye yönelik eylem ve organizasyonlardı.

Bu eylemleri meşru kılmak için Kürtler, Türkiye'yi bölecek, Müslümanlar, siyasi İslamcılar Şeriatı getirecek, laiklik elden gidecek korku propagandasıydı. Bunlar artık ana eğilim olmaktan çıktı. Bu tür düşünceler marjinalleşiyor. Değişenler toplum içinde yaşanır hale geldikçe, normalleşme, rahatlama iklimi herkesi kucaklıyor.

REFORMLAR SÜRÜYOR

Reformlarla değişim süreci eski yapıları çözerek, adım adım ilerliyor. Dura kalka giden bu süreç bıkkınlık, güvensizlik, umutsuzluk da yaratıyor. Zamana yayılan değişim süreci, olumlu olanları unutturuyor. Gelinen durumu anlamak için geriye dönüp bakıldığında, bir çok şeyin değişmiş şeyler olduğunu görülüyor. 141. ve 142. maddeler kalktığı zaman doğanlar yirmi yaşında oldular. Onlara 'Kürt dediğimiz, yazdığımız için DGM'lerde onlarca yıl hapis cezası ile yargılandık' desek, bize dinazormuşuz gibi bakacaklardır. Dura kalka değişim dediğim böylesi bir süreç.

ÇÖZÜM ARTIK DAHA YAKIN

Değişim sürecinde, 2013 yılının 'kırılma noktası' olması, Kürt sorununun çözümü temelinde silahı siyaset alanından çıkartmayı kuru söz olmaktan çıkartıp, olabilirlik noktasına getirdi. Ortaya çıkan siyasi ve toplumsal irade bu sürecin kararlılığını gösterdi. Paris cinayeti bu kararlılığı bozmayı amaçlıyor. İkinci olarak PKK'nın içini hedef gösterilerek, PKK içinde çatışma ve bölünme beklentisi yaratmak. Üçüncüsü Kürtlere ve PKK'ya da, bu hükumete ve süreci destekleyen siyasilere güvenilmeyeceğini havası oluşturmayı hedeflemektir.

Ancak bu noktadan sonra ne olursa olsun, radikal geriye dönüşün pek kolay olamayacağını gösteriyor. Artık, barış propaganda olmaktan çıktı, gerçekleşebilir olgu haline geldi. İslamcısı, Türkü, Kürdü, şehit anası- babası, demokrat solcusu, liberali, muhafazakârıyla... Barış için adım atan siyasi iradeyi destekleyen toplumsal irade ortaya çıktı. Bu irade büyüyerek devam ediyor. Bu irade aynı zamanda demokratikleşmeyi ileriye taşıyacak irade. Anlaşılıyor ki, bu süreçten rahatsız olanlar, şiddet-cinayetler yoluyla direcek. Hakkari karakol baskını, Paris cinayeti gibi olayları gerçekleştirmeyi deneyecekler.

FAİLİ BİLİNEN CİNAYETLER

Böylesi 'bilinmeyen' cinayetlerin faillerini artık herkes biliyor. Kim yaptı sorusuna hemen herkesin yanıtı: 'Bu süreci durdurmak isteyenler', 'Bu sürecin önünü kesmek isteyenler', 'çıkarları bu savaşın ve şiddetin sürmesinden yana olanlar' cevabını verebiliyor. Artık bu karanlıklar da aydınlanmalıdır.

Bu savaşın silah pazarlamacıları, aracıları, komisyoncuları 'barış oluyor' diye göbet atmadıkları muhakkak.

Paris cinayeti üstüne pek çok kişinin ilk sözleri, 'PKK'nın içi hesaplaşma' oldu. Evet, bu olabilir. Peki, 'devletin, derin devletin de içindeki birilerinin sabotajı' olamaz mı? Bu da olabilir. Böyle olaylarda herkes bulunduğu ideolojik, siyasi pozisyondan durumu algılayıp yorumluyor. Mesela, devletin bölüneceğine ve PKK'nin bölücü olduğuna inanmışsanız; 'Son karakol saldırı girişimi ve Paris cinayetinin faturasını AK Parti'ye çıkartırsınız. Hatta Erdoğan'ın Başkanlık sevdası uğruna bütün bunları yaptığını' söylersiniz.

CİNAYET AYDINLANMALI

Şiddeti siyasetin parçası olarak görüyorsanız, AK Parti'nin öyle veya böyle bir an önce indirilmesi gerektiğini savunan siyasi görüşü savunuyorsanız; 'Kürtlerin aldatıldığını, AK Parti'ye güvenilmeyeceğini (geçmiş verilerle desteklenerek) operasyonları sürdürdüğünü, Paris'i de onların yaptığını, hükümeti indirmeden hiç şeyin değişmeyeceğini' söylersiniz.

Sosyalistlik üstünden, solculuk ideolojisinden bakarsanız; 'Barış'ın devrimci hareketi durdurmak olduğundan başlayıp, sistem değişmeden bütün bunların aldatmaca olduğunu' söylersiniz. Radikal Kürt milliyetçisi iseniz; ' Sömürgeci güçlere boyun eğmek, ihanet olarak' değerlendirirsiniz. Radikal Türk milliyetçisi iseniz; 'Kürtlerin adının var olduğunu, cisminin yok olduğunu inanır, bunu söylemeye devem' edersiniz.

Gerçeği ortaya çıkartmak hükumetin ve devletin işi. Abdullah Gül'ün söylediği gibi, 'İş yapması gerekenler, işlerini yapmalıdır'.

MHP NEDEN KARŞI

Değişim sürecinin en radikal noktasına gelindi. Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan 'Öcalan'la görüşme ve sürecin şeffaf yürütülmesi kararı' devlet aklının değiştiği kırılma noktasıdır. Öte yandan İmralı'da Öcalan'la görüşme, Türkiye'nin sosyal, siyasal, ideolojik güçlerinin dizilişini karman çorman etti. Silahlara veda ve Kürt sorununun çözümü için ortaya çıkan siyasi iradeyi destek beyanında bulunanlara bakıldığında; CHP, BDP, PKK, liberal aydınlar ve demokrat solcular yan yana duruyorlar.

Bu dizilişin öte yakasında olduğunu ilk MHP açıkladı. CHP içindeki 'ulusalcı' kanadı temsilen açıklama yapanlar fısıltı ile konuştular... Değişim süreci ideolojik, siyasi ezberleri bozmaya devam ediyor. Reformlarla değişim böyle yürüyormuş demek ki.

http://yenisafak.com.tr/yorum-haber/barisi-hedef-alan-derin-cinayetler-12.01.2013-454881

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar