İbrahim Kiras
Sedat Peker’in YouTube yayınlarını izleyen kişilerin sayısı on milyonlarla ifade ediliyor. Peki, bunca kişi bir suç örgütü liderinin “ifşaat videolarını” niye bu kadar büyük bir ilgiyle izliyor? İktidar cephesinin bu sorunun cevabı doğrultusunda politika geliştirmek yerine meseleyi yokmuş farz ederek “Hedef Türkiye” laflarıyla geçiştirmeye çalışmasının başını kuma gömmekten farkı yok. Dolayısıyla bu tavrı akılla mantıkla bağdaştırmak zor geliyor bizim gibi sıradan insanlara. Oysa bu bir tercih. Girilen yoldan geri dönmenin maliyetinin artık göze alınamadığı bir menzile ulaşmış olmanın doğurduğu zorunlu bir tercih. Çaresizlik sokağından çıkılabilen yegâne cadde.
Bu bakımdan rasyonel bir tercih bile denebilir! Çünkü mevcut politik düzenimizin resmini yansıtıyor o videolarda çizilen manzara. Oradan çıkış yolunu bulma ümidi yok iktidarın. Bulma ümidi olmadığı için aramıyor.
Öyle olmasına öyle ama ülkenin geri kalanı ne yapacak? YouTube videolarının peş peşe yeniden canlandırdığı bugünkü Türkiye tablosunda hukukun üstünlüğü anlayışı yok. Bağımsız ve tarafsız yargı yok. Basın özgürlüğü ne kadar var, malum. İktidar sahiplerinden birine laf söyleyen hapsi boyluyor, öbürüne laf söyleyen dayak yiyor. Hatta şimdilerde “ikisi bir arada” sistemine geçişin sinyalleri veriliyor açık açık.
Böyle bir düzenin dayandığı yapılar sivil toplum inisiyatifleri olacak değil. Mafya olacak, çeteler olacak tabii.
Yasadışılık da bir sistem tercihidir. Bir alanda askıya alınmış olan hukukun başka alanlarda işlemeye devam etmesi mümkün değildir. Balık baştan kokar. Yukarıda ne oluyorsa aşağıda da o olur. Kenarda ne oluyorsa göbekte de o olur.
Mesela siyaseti kayıt dışında sürdürmek isterseniz ekonomiyi de kayıt dışında tutmak zorunluğunuz vardır. Kayıt dışında tutmak istediğiniz asıl alan ekonomiyse zaten siyasetin şeffaflığı, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar sizin dünyanıza ait olamaz.
***
Biz aramızda bu konuları tartışırken Suriye’de devlet başkanlığı seçimini yüzde 95,1’le Beşar Esad’ın kazandığı açıklandı. Aynı gün Financial Times yazarı John Thornhill’ın yazısında gördüm: Bir siyaset bilimi hocası Yale Üniversitesindeki öğrencilerine ilginç bir ödev vermiş. Verilen ödev gelecekte Mars gezegenine yerleşip burada yaşayacağı varsayılan insanlar için bir anayasa hazırlamakmış. Ödevi veren hoca ise tanıdık çıktı: Geçen yıl yayımladığı “Open Democracy” kitabıyla adını duyduğumuz Hélène Landemore.
Landemore bugün batı dünyasında yürürlükte olan demokratik düzenin yeterince demokratik olmadığını, özellikle ABD’deki politik sistemin çoktan plütokrasiye dönüştüğünü; çünkü organize grupların, zenginlerin, güçlülerin vs. bu düzeni domine ettiğini savunan bir akademisyen. Sanayi toplumunun ihtiyaçlarına göre şekillenmiş olan mevcut siyasi düzenin bugün oluşmakta olan dijital toplumun gereklerini karşılama kapasitesini sorgulayan çok sayıdaki siyaset bilimciden biri.
Liberal temsilî demokrasinin içinde bulunduğu tıkanıklığı ve günümüz toplumunun taleplerine cevap verme yeteneğinin sınırlarını aşmak için bazı çözüm önerileri var Landemore’un: Demokrasiyi salt seçime, politikayı da yalnızca hükümetlere indirgemeyen bir anlayış öneriyor öncelikle; siyasi sistemin merkezine elitler yerine sıradan insanların konulmasının gerçek demokrasinin gereği olduğu kadar bugünkü sorunların çözülmesi için de zorunlu olduğunu savunuyor.
Temsili demokratik sistemin çoğunluk sultasına yol açtığı, yüzde 55-45 şeklindeki bir referandum sonucunun da ne demokratik ne de adil ve hakşinas olduğu görüşünden yola çıkarak -daha önce Habermas gibi düşünürlerin tartışıp geliştirdikleri ve günümüzde geniş bir akademik çalışma alanına dönüşen- müzakereci demokrasi (deliberative democracy) tezini esas alan birtakım pratik öneriler getiriyor.
Tespitleri ve önerileri teker teker ele alındığında bunların tamamen “özgün” fikirler olduklarını söylemek mümkün olmasa da özellikle son 20-30 yıldır sosyalist kuramcılardan liberal düşünürlere kadar geniş bir hat üzerinde tartışılmakta olan konuyu derli toplu bir hale getirip bunlardan derlediği çözüm önerilerini neredeyse bir “politik ütopya”ya dönüştürmüş olması Hélène Landemore’un özgünlüğü sayılabilir bence.
***
Gelelim, “Mars anayasası” ödevine…
FT yazarının aktardığına göre, Landemore’un öğrencileri büyük ölçüde ABD anayasasının ve Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin izlerini taşıyan bir anayasa taslağı hazırlamışlar ama bu taslakta mahremiyetin ve kişisel verilerin korunması, hayvan hakları, çevre gibi günümüze ait konular da yer alıyormuş.
Bu “politik ütopya”nın tatbikatı hususunda ise rastgele seçilmiş vatandaşlardan oluşan birden fazla temsilci meclisi gibi öneriler yer alıyormuş. Anlaşılıyor ki Yale’deki siyaset bilimi öğrencileri hocalarının dünya gezegenindeki insan toplulukları için önerdiği siyasi temsil modelini Mars gezegenine uyarlamışlar. Yine de ilginç…
Buradan konuyu Sedat Peker olayına bağlayıp “Eller Ay’a biz yaya” edebiyatı yapmak değil niyetim ama durumumuzun aşağı yukarı bu noktada olduğunu da inkâr etmek elden gelmez. Yine de bugünlerin her halükârda geçici olduğunun bilinciyle, son yıllarda bizim de kapımızın zilini çalmakta olan dijital çağın siyasi veçhesi üzerine düşünmeye başlamak gerekiyor. Lüks değil bu konuların tartışılması, aksine zorunluluk…
Hafta içinde siyasi gündemin baskısı izin vermeyebilir, imkân bulursak yine bir sonraki cumartesiye katılımcı/müzakereci demokrasi tartışmaları bağlamında dijital çağın siyasi veçhesini konuşalım…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
14.10.2025
7.10.2025
2.10.2025
30.09.2025
28.09.2025
18.09.2025
11.09.2025
9.09.2025
6.09.2025