Markar ESAYAN

10 Aralık da bir milat oldu...
13.12.2016
1358

 Otuz altısı polis, sekizi sivil kırk dört şehidimizin acısı yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor ve acı dinmiyor. Şehitlerimizi unutmayacağız. İçimizde oluşan öfke ve tiksintinin terörün amacına uygun olarak bizleri bölen değil, birleştiren bir dayanışma ruhuna dönüşmesini sağlayacağız ki, zaten çok şükür öyle olmakta.

Bomba patlatmak teröristin payına düşen bölüm. Ancak bu eylem bombanın patlamasıyla nihai amacına ulaşmıyor. Daha sonra etki ajanlarının devreye girdiğini, burada oluşan öfkeyi toplumu birbirine karşı yabancılaştırmak, devletine karşı düşmanlaştırmak için yeniden ürettiğini görüyorsunuz. Bombayı atan ne kadar suçluysa, eylemi tamamlayan etki ajanları da o kadar suçludur.

Terörün en önemli amacı dehşet verici eylemlerle güven ortamını yok etmektir. Bir ülkede yaşayan vatandaşların kendilerini güvenli bir toplumsal zincirin parçası olarak hissetmeleri gerekir. Ortak amaçlar güven duygusu olmadan gerçekleştirilemez. Açıkçası, özellikle 2013’ün başından beri, PKK, FETÖ ve diğer aparatlar üzerinden, terör faaliyetleri ile bu birlik/güven duygusunun çözülmesi hedeflendi. FETÖ’nün, 17/25 Aralık’tan sonra devlete sızmış kripto elemanlarına “vatandaşların taleplerini karşılamayın, devlete olan güveni azaltın” talimatı vermesi de bu yüzdendi.

Sosyal medya bu konuda mümbit bir alan. Nitekim o gece bunların nasıl devreye girdiklerini gördünüz. Ancak ülkemiz sahipsiz değil. 15 Temmuz’da bir devrim yaşandı ve devlet de, ülke de toparlandı. FETÖ’nün devletten ayıklanmasıyla işleyiş normalleşmeye başladı. Şunu açıkça ifade edelim; bu iş artık eskisi kadar ucuz değil. Hukuk ve kanunlar çerçevesinde teröristler gibi, etki ajanlığı yapanlar da hesap verecekler.

Bu manada, “10 Aralık PKK vahşeti” bir milat olmuştur. HDP ortak bildiriye imza atmayarak siyasete dönüş için bir kırıntı olasılığı vardıysa bunu da toprağa gömmüştür. Eğer böyle iğrenç bir saldırıda bu milletin duygusuna ortak olamıyorsanız, faili zikredemiyorsanız, zaten ülkeyle ilgili gönül bağlarını yitirmişsiniz demektir.

Ülke bütünlüğü, milletin can güvenliği gibi milli konular siyaset, ideoloji, meşrep üstüdür. Eğer bir ülkeniz yoksa, milli, etnik, siyasi kimliğinizi özgürce yaşayamazsınız. 15 Temmuz’u yapanlar, “kutuplaşma” diye abandıkları, bizzat yakarak ateşine odun taşıdıkları sürecin olgunlaştığını, milletin birbirine, ülkesine, devletine olan muhabbetinin çözüldüğünü düşündüler. Yüzlerce yıllık geleneği parçaladıklarını zannettiler. Öyle olmadığını tüm kesimlerle omuz omuza işgale karşı geldiğimizde dehşetle anladılar.

10 Aralık da bu manada bizi birleştiren bir acı, milat oldu.

O nedenle, özellikle sosyal medyada milletin arasına nefret ve nifak sokmak isteyen etki ajanlarına karşı dikkatli olmak, aynı söylemi paylaşmamak, üretmemek çok önemli. Bu saldırılar sonrasında haklı olarak göğsümüzde oluşan öfke duygusunu birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirmek için kullanacağız.

19. yüzyılda Osmanlı’da hedef alınan buydu ve maalesef başarılı oldu. “Böl ve yönet”emperyallerin en önemli silahıdır. Bu silahlı boşa çıkarmak için yapılması gereken yakınlaşmak, birbirimize sahip çıkmak ve provokasyonlara karşı uyanık olmaktır.

Aziz milletimiz tüm kesimleriyle bu sağduyuya sahiptir. Bundan zerre kuşkum yok. Bu yazıyı da zaten “ne yaptığınızın farkındayız” minvalinde yazdım.

Hasılı, sizi tanıyoruz, yerinizi biliyoruz.

Kulağı olan işitsin.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar