Mümtazer TÜRKÖNE
Bir siyasî partinin değil, gücü elinde tutan geniş bir iktidar blokunun iktidarda kalma savaşını izliyoruz.
Yüksek bürokrasinin tamamı, inşaat ve ticaret sektöründe devletle iş gören işadamları, finans dünyasının gözde patronları, siyaset esnafı, taşra seçkinleri, devlet rantından pay kapan STK'lar, iktidarla iş gören sendikalar, atama yoluyla geldikleri gölge kamu sektöründe büyük kaynaklara hükmeden memur-işletmeciler, iktidar yanlısı bir düzine gazete ve televizyondan maaş alan medya ordusu muharebenin en ön safında ölüm-kalım mücadelesi veriyor. AK Parti 1 Kasım'da iktidardan düşerse bütün ayrıcalıklarını kaybedecekler, koalisyon ortağı ile paylaşarak iktidarını sürdürebilirse çok ciddi kayıplara uğrayacaklar. Vurgulayalım: CHP, MHP hatta HDP gibi bir siyasî parti değil, Cumhurbaşkanı'ndan valisine, işadamından taşeron işçisine kadar avantajlı pozisyonunu devlete borçlu olan çok geniş kadrolu ve etkili araçlara sahip dev bir iktidar bloku AK Parti'ye tek parçalı bir hükümet kazandırmak için seçime bütün gücü ile asılıyor. Savaş bu kadar geniş bir kadro ile verilince kaçınılmaz olarak ortaya sevk ve idare sorunları çıkıyor.
Nokta Dergisi'nin yayınladığı “günlük”, iktidar blokundaki sevk ve idare sorunlarını özetliyor. Gizlilik kararı tek başına gerçekliğinin delili. “Günlük”, görsel malzeme ile destekli “7 Haziran muhasebesi” toplantısında tutulan notlara benziyor. İsimlerin çoğu tanıdık kişiler, isimlerle sözler birbirine uyuyor; gerçek olmasa bile, bu tür muhasebe toplantılarına uygun üstelik “objektif” ve “insaflı” değerlendirmeler ve hükümler içeriyor. Siyasî partilerde çekirdek kadrolar bu türden beyin fırtınaları ile özeleştiriler yapar, özellikle temel stratejiyi ve taktikleri tartışıp belirler. AK Parti'nin hem profesyonel hem de nitelikli bir beyin takımı var. “Bizim nefret kitlemiz artıyor” tespiti, “iki başlı görüntü tahammül edilecek bir mesele değil” hükmü, “Başbakan az miting yapsın” önerisi bu strateji toplantılarında tam da gerektiği gibi eleştirel bir ufkun egemen olduğunu gösteriyor.
Ufuk ne kadar geniş, tecrübe ve bilgi ne kadar çok olursa olsun önlerinde aşamayacakları bir eşik var: İktidar blokunun kendisi. AK Parti'nin seçim başarısı, yukarıda sıraladığım geniş iktidar blokunun her biri farklı istikametlere doğru hamle eden güçlerinin bileşkesi olarak ortaya çıkacak. Herkes bulunduğu pozisyonu ve elindeki gücü düşman saflara saldırmak ve zarar vermek için sonuna kadar kullanıyor. Sonuç: Güç bu kadar kontrolsüz, adaletsiz ve haksız bir şekilde seferber edilince sahibine her şeyini, bu arada seçimi de kaybettiriyor; çünkü seçim kazandıracak olan muhalefetin kafasına indirdikleri yumruk değil, halkın verdiği hüküm olacak.
AK Parti kurmaylarının mümkün olan en düşük profilde seçim kampanyası yürütme kararı, kendileri açısından en doğru karar. Seçmen uyuşmuş gibi hiç seçim atmosferi solumadan sandığa giderse iktidar nefreti düşük düzeyde kalacak, ortama sirayet etmeyecek. Ama gelin bu stratejiyi, geniş iktidar blokunun gönüllü fedailerine anlatın. İktidarda olmak, gücü hissetmenizi sağlıyor ve o güçle sarhoş olmanıza yol açıyor. Sıkışınca da bu gücü kullanıyorlar. Gazete basma, gazeteci dövme bu sarhoşluk halinin vukuatları. Önünüze geleni “hain” ve “alçak” ilan edince, gücünüz meşkûk hale geliyor.
Basın üzerinde baskı oluşturup susmayanları hapse atarak, televizyon kanallarının devlet gücüyle halka ulaşmasını engelleyerek sadece partinin ne kadar fazla kirlendiğini ve bu kirliliği örtmek için kırmızı görmüş boğa gibi sağa-sola saldırdığını göstermiş oluyorlar. Televizyonları susturarak oy devşirmeyi aklından geçirmek bir kenara bi'lfiil bu şenaati işleyenleri iktidarda tutacak kadar zulme boyun eğmiş bir toplumu nerede bulacaklar?
Bu gözü dönmüş iktidar patronlarının AK Parti'yi sandığa çivilemesine hangi yüksek strateji engel olabilir ki?
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025