Murat Sevinç
Kemal Kılıçdaroğlu cumartesi akşamı bir video yayınlamış ve bazı yurttaş kesimleriyle ‘helalleşme’ niyetinden söz etmişti. Oturup seyrettim, ancak belki grup toplantısında konuyu biraz açar umuduyla yazmak için bugünü bekledim. Bugün CHP grubunda konuştu ve yine pek açmadıysa da kastettiği toplum kesimlerinin adını vererek -muhtemelen tümünü sayma gereği duymadan- niyetini biraz daha somutlaştırdı.
Çok sevindiğimi, bu girişimi ya da girişim niyetini değerli bulduğumu söyleyerek başlamak istiyorum. Adalet Yürüyüşü’ne başlanacağını duyduğumda da heyecanlanıp hemen o gece oturmuştum bilgisayarın başına.
Uzun süredir siyasetin dönüştürücü bir işlevi olması gerektiği üzerine yazıyorum Diken’de. Yalnızca belli bir seçmen kitlesinin gönlünü hoş tutacak işler yapıp sözler sarf eden siyasetçilerin -ki ‘anket bağımlılığı’ olarak adlandırabiliriz bu durumu- ne kendilerine ne de ülkeye bir hayırları olduğu, olacağı kanısındayım. Partiler elbette oy oranlarını hesaba katar ancak ‘Anketten sonra da hayat var’ nihayetinde!
Adalet Yürüyüşü çağa ve koşullara en uygun, harika bir işti. Üç gün önce söylesen deli muamelesi yapılacak bir eylem biçimi, karayolunda yürümek; farklı, barışçıl, inatçı ve iktidarı çaresiz bırakan yordamıyla büyük bir etki yarattı. Ve sonra, durdu CHP. İYİ Parti’nin seçime girmesi için vekil katılımları da önemliydi tabii, ancak o bir anlık jest kabul edilebilir. İttifakı bir arada tutabilmek, başlı başına güç bir iş.
Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ programı, Adalet Yürüyüşü’nden sonraki en büyük yararı doğurmaya aday. Olur mu, olmaz mı, nasıl olur, iyi planlandı mı yoksa kervan yolda düzülür mü diyorlar, kim ne ölçüde samimi, dert tam olarak nedir, bunları bilmiyoruz. CHP ne kadarını biliyor, bunu da bilmiyoruz.
Şu aşamada şöyle bir iddiam olabilir yalnızca, iki-üç sayfa anayasa tarihi okuyup yazmış biri olarak: CHP genel başkanının, böyle bir ülkede, şu berbat koşullarda, yalnızca ve yalnızca bir ‘yüzleşme’nin gerekli olduğunu dile getirmesi, başka hiçbir şey yapamasa da yalnızca şuncacığı söyleyebilmiş olması dahi, tüm ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ gevezeliklerinden daha olumlu bir gelişmedir, anayasacılığımız için.
Hiç olmazsa günün birinde biri çıktı, bir CHP genel başkanı çıktı, anaakım siyasete dahil bir siyasetçi çıktı ve tarihimizde yüzleşilmesi gereken günahlar, hatalar, acılar olduğunu söyledi. Bu, iyi bir şeydir.
Neden helalleşme? CHP uzun süredir muhafazakâr kesimin seveceği (ya da öyle varsaydığı) terminolojiyi tercih ediyor, bilindiği üzere. Ancak, yolsuzluğa israf demeleri gibi bir anormallik olmadığı kanısındayım bu kez. Helallik, kültürün bir parçası ve işittiğimde bana herhangi bir inancı değil, yüzleşmeyi hatırlatıyor. Bu toplumda karşılığı olan bir sözcük ve o karşılık salt dindar kesimin heybesinde değil. Ayrıca, helalleşmeyle suçluların yargılanmayacağının vadedildiği kanısında da değilim. Velev ki muhalefetin niyeti bu olsun, eh ahali de koyun değil, kamuoyu baskısı diye bir şey var.
Cumartesi gününden itibaren tepkileri anlamaya çalışıyorum, çok beğenen de var eleştiren de. Anladığım kadarıyla en çok tepki, bir kesim ulusalcıdan ve AKP’lilerden geldi. Yani, ahı gitmiş vahı kalmış, ancak ahı gidip vahı kalan her ideoloji/dünya görüşü gibi bunun farkına varamayan siyasi eğilimler. Salt bu durum dahi Kılıçdaroğlu’nun iyi bir şey yaptığının kanıtı bana kalırsa.
Yıllar önce Mülkiye’de, gönül rahatlığıyla berbat biri diyebileceğim bir hukuk hocasının, asistanına haksızlık ettiğini duyunca tepki göstermiş ve haberleşme ağımızda epeyce yazışmıştık. Emekli bir hocamız da duyup bir mesaj yollamıştı. Demişti ki, “Ben asistanı tanımıyor ve olanları bilmiyorum ama hocasını tanırım, bu nedenle asistanın yanındayım”. Bence fena bir yaklaşım değildi!
Hakikat komisyonları vs. gibi mekanizmalardan söz edilmeye başlandı örneğin. CHP’nin bu tip mekanizmalardan yana olduğunu, olsa da şu koşullarda yapabileceğini, bırakın yapmayı, tartışmanın bile altından kalkabileceğini zannetmiyorum. Anladığım kadarıyla kastedilen, daha çok dinleme, anlamaya çalışma, ses duyurma gibi daha insani düzeyde bir şeyler.
Ayrıca kısa-orta vadede Türkiye’de bu tip mekanizmaların zaten kurulamayacağı, diyelim Güney Afrika ya da İspanya usulü yüzleşmeler olmayacağı kanısındayım, eğer bu ülkeyi çok yanlış tanımadıysam. Yanılmak çok güzel olur kuşkusuz, buna mukabil şu yaşıma dek tanıdığım ahalinin çok ama çok büyük çoğunluğunun ‘en kötü huylarının çok iyi niyetli olmaları’ olduğuna inandığını düşününce…
İnsan hayattan, kurumlardan, insandan vs. beklentiyi düşük tutunca, fazla hayal kırıklığına uğramıyor. CHP sosyalist bir parti değil, hatta ne ölçüde sol olduğu, örneğin İskandinav soluyla karşılaştırınca sol olup olmadığı tartışılır. Zamanında, 1965’te İnönü’nün ‘ortanın solu‘ adlandırması da TİP’in (yani bir sosyalist partinin) var olduğu koşullarda mecburiyetten yapılmıştı.
Diğer yandan CHP, ulusalcısından solcusuna farklı isimleri barındırabilen ve ülkedeki her kesimle az ya da çok irtibat kurabilen tek siyasi parti. Hâlâ dört seçmenden en az birinin oyunu alıyor, alabiliyor. Amiyane tabirle “CHP’den bir cacık olmaz” diyenlerin, şu ana dek hayallerindeki o cacığı yapabildiği de yok. Ezcümle, eninde sonunda ihtiyaç olan bir parti. Hizipçilerin ve bir yerde olmak dışında hiçbir ideali bulunmayanların varlığı düşünüldüğünde, yönetilmesinin ne denli zor olduğunu tahmin etmek güç değil.
Geçtiğimiz yüzyılda, her ne kadar kıyafeti her zaman devlet kumaşından dokunmuş da olsa değişim geçirdi, olup bitene ayak uydurmaya çalıştı ve bir yüzyılı tamamlamak üzere. Çoğu partinin ömrünün on beş-yirmi yıl olduğu düşünülürse, demek ki bir hikmet var diye düşünüyor insan. Her neyse, bu bir CHP yazısı değil, size üç makale önermek isterim. Tarihçi Ali Yaycıoğlu, CHP’ye ilişkin kapsamlı ve çok güzel gazete yazıları kaleme aldı bu yıl. Bir CHP arkeolojisi, Tarihin penceresinden CHP ve CHP ve Türkiye’nin geleceği. Fırsatınız olursa okumanızı dilerim.
Kılıçdaroğlu ise ‘ilginç’ biri. Üstelik hiç ilginç görünmeyen ilginç biri. 2009’da belediye seçimlerinde konuşmalarını ve sinir bozucu derecede sakin üslubunu sevip takip etmiş, Taşlıtarla’da, zamanında rahmetli babamla mitingler seyrettiğimiz meydanda izlemiştim. Böylesine memur kılıklı (Ankara’da iltifattır bu) birinin yarattığı heyecan şaşırtıcıydı. Bunun üzerine Radikal İki’ye, Mehmet Bekaroğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi partilerinin başına geçmesinin çok iyi olacağına dair bir şeyler yazmıştım. Oldu hakikaten!
Kılıçdaroğlu, insanı çileden çıkaran tutumları da heyecan verici olanları da peş peşe sergileyebiliyor. Karayolunda yürüdü, sonra ‘anayasaya aykırı anayasa değişikliğini’ göz göre göre destekleyip bu inadıyla HDP’lilerin içeri girmesine yol açtı, sonra ittifaklar ve şimdi de ‘yüzleşme.’
Nasıl olsa daha çokça yazılıp çizilir. Uzatmadan, beklentiyi düşük tutmaktan yana olduğumu yinelemek isterim. İnsan bir yaşa dek öğreniyor neyi ne ölçüde umut etmesi gerektiğini. Olsun, yine de her olumlu adımın, her dönüştürücü eylemin, her iyi niyetin, hele ki Türkiye gibi bir ülkede, hele ki şu boğucu atmosferde değerini bilmekten yanayım. Hani o kareli ceketli bıyıklı zât demişti ya, “Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler oldu”, Kılıçdaroğlu’nun (CHP’nin) bu çıkışı da, nihai olarak çok iyi bir şey.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025