Namık ÇINAR
Hafta başında GYV Abant Platformu’nun düzenlediği, tartışma konusu “Ademimerkeziyet ve Yerinden Yönetim” olan Taksim Buluşması’na ben de katıldım.
Nazik daveti için Genel Sekreter Sayın İbrahim Anlı’ya teşekkür ederim.
Konuşmacılardan biri de, tıpkı benim gençliğimin okunmadan solcu olunamayan yastık altı kitaplarından sayılan Pulitzer’in “Felsefenin Başlangıç İlkeleri” ile “Felsefenin Temel İlkeleri” o gün için ne idi ise, kendi konusundaki yalınlığıyla âdetâ bugün için de o olan “Ademimerkeziyet El Kitabı”ndan özet sunan değerli dostum Cengiz Aktar’dı.
Okumayanlara salık veririm.
Ademimerkeziyet, bu ülke insanının pek bilmediği, o yüzden de çoğu sorununu neden çözemediğini kavrayamadığı temel bir meselesidir.
Oysa hâlen ısrarla sürdürdüğümüz Merkeziyetçilik, ileri toplumlar bakımından, artık dünyanın gerisinde kalmış insan gruplarına yaraşan bir yönetim şekli olarak tanımlanmaktadır.
Esasen, ister merkezî ister ademimerkezî olsun, zaten her ikisinde de aşağı yukarı benzer organ ve kurumlar vardır; şu farkla ki, birinde, alınan kararlara çok yoğun bir şekilde halkın doğrudan katılımı sözkonusudur.
Galiba sorun da buradadır!
Halkına güvenmeyen ve onu hâlâ kul olarak gören buyurgan merkeziyetçiliğe aslında yönetim demek bile yanlıştır.
Nasıl bir demokrasi ise, artık iyice soyutlaşmış; ele avuca gelmeyen ve söz geçirilemeyen, geçmişin krallıklarından bile beter hükümranlıktaki bu merkeziyetçi yapının ne halkına saygısı vardır, ne de faydası!
Gündelik yaşamına, mahallesine, sokağına, semtine, bağına bahçesine ancak kendisinin karışacağını; ona sorulmadan hiçbir şey yapılamayacağını bilse insanlar, devletin bu zorba şekline katlanırlar mıydı?
Çocuklarını okuttukları okullara, velilerin oluşturduğu Genel Kurul Üyeleri olarak katılsalar ve okulları yönetecek Yönetim Kurullarını kendileri seçseler, hattâ seçilseler; merkezî idareye yaranmak için atmayacakları takla kalmayan vali, kaymakam, milli eğitim ya da okul müdürü gibi hizmetlilere kalkıp meselâ sicil verseler, şimdiki gibi onların önünde ceket iliklerler miydi?
Ama bilmiyorlar!
Ademimerkezîleşmeyi bölünmek sanıyorlar.
Böyle giderse; eğer yerinden yönetim esaslarını bir an önce hayata geçiremezlerse, asıl o zaman bölüneceklerini göremiyorlar.
Örneğin Kürt sorunu bu açıdan bir sebep değil, bir sonuç.
İlk tepkisel sorunun Kürt yurttaşların ihtiyaçlarından gelmesi, Türkiye’nin “yerinden yönetim” konusundaki duyarsızlığı; yara hâlini alması ise, bu konudaki aymazlığı yüzündendir.
Problem sadece Kürtler ölçeğinde değil, tüm ülke çapında ve o boyutlardadır.
Ne ki Kürtlerin sorun ettikleri şeyler, ancak ırksal çözümlerle karşılanacak gibi düşünülmeye başlanmıştır.
Bu nedenledir ki Kürtler, paradoksal bir şekilde, hem ademimerkezîleşme konusunda öncü rol oynamışlar; ama hem de bunu aşmak suretiyle milliyetçi ve ayrılıkçı bir çizgide evrildikleri için aynı zamanda ademimerkezîleşmenin önünü tıkayan bir engele de dönüşmüşlerdir.
Gerek Erdoğan iktidarının, gerekse Öcalan ayrılıkçılığının yanlış politikaları, yerindenlik sorunlarını derinleştirmiş; milliyetçileşme, giderek bütün taraflar bakımından yükselen bir değer hâlini almıştır.
Merkeziyetçi karakterdeki bu iki tarafın yapacağı görüşmeler, bölücü mahiyette olmaktan öteye gidemez.
Hâlbuki hiçbir etmen bu ülkeye, merkezden yönetmeye kalkmak kadar zarar veremez.
Despotluğun nüvesi de zaten merkezîliktir.
Yeryüzü yönetsel anlamda olabildiğince yerelleşirken, bizim buralarda bütün karar süreçlerini tek kişide toplama gayretlerini bir meziyetmiş gibi sunma cüreti, toplumumuzun çağın ne denli gerisinde kaldığına ve siyaset yapan aktörlerin de ne ölçüde gelecek inşa edebileceklerine hüzünlü bir örnek teşkil eder.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016