Ümit KIVANÇ
Acaba neye gülüyorlardı? Neydi bu adamları böylesine kendilerinden geçiren?
Takım elbiseleriyle zevkin doruklarına tırmanmış, oradan hazzın derinliklerine atlamak üzereydiler.
“Nasıl kandırdık ama, nasıl geçirdik! Ha ha ha ha haa!..”
“Nasıl yıktık patlattık ama, nasıl geberttik! Ho ho ho ho hoo!..”
Böyle midir aşağı yukarı? Yoksa şöyle midir: “Nasıl saldırdık ama, nasıl bindik tepelerine! Heh heh heh!”
Nasıl geberttik ama! Ha ha ha! Çocuğun ölüsünü buzdolabında saklamışlar. Kah kah kah kah kah!.. Ana karnındaki veledi bile vurduk! Heh heh heh heh! Kadının cesedini nasıl serdik yolun ortasına bir hafta! Haayy hah hah hah! Apartmanları yerle bir ettik, bodrumları toplu mezara çevirdik, yatak odalarına girip rujla aynalarına resim yaptık, okullarının tahtalarına üç hilal çizdik, delik deşik duvarlarına “itaat” yazdık, kah kah, ilahi, hah hah! Anaların göz pınarları kurudu, çocuklarda gözyaşı kalmadı, haaah haah hah!
Yoksul çocuklarına üniforma giydirip yolluyoruz ateşe, hoh hoh hoh! Ateş geliyor, çıplak ampullü sıvasız evler yanyana dizildiği için sokakmış gibi yapan yerlere düşüyor, bize ilişmiyor, hah hah hah! Çıplak ampullü sıvasız evlerde çok çocuk var, öldüler mi hemen yenilerini gönderebiliyoruz, biz devletiz yahu, hıh hıh hoh hoh!
Katil mi demişler? Kah kah kah!.. Para pul mu? Hoh hoh hoh! Çoluk çocuğa uçkur mu çözülmüş? Heh heh heh!
Nehirler mi kurumuş? Orman mı kalmıyor? Zeytinler mi kesilmiş? Hah hah hah! Madenciler mi? Ne olmuş madencilere? Hoooh hoh hoh hoh!..
Yaptıkları bilumum işlem, eylem ve faaliyetleri sıralıyorum, niyeyse hiçbirinde gülünecek bir taraf bulamıyorum. Mutlak tek adam iktidarı uğruna iç savaşa sürüklenen bir ülkede, halihazırda korkunç işler yapan, daha da korkunçlarına ortam hazırlayan birtakım adamlar, son derece kirli, üstelik düşüncesizce, şuursuzca bir faaliyetin orta yerinde, çocuklarından torunlarından saklamaları gerekecek bir eylemin arifesinde, sınırsızca gülüyorlar. Çocuklarının torunlarının hayatları kan temizlemekle geçecek, haberleri yok. Keyif bin beş yüz. Kırılacaklar gülmekten. Ağızlarını azıcık daha açarlarsa, arkaya azıcık daha kaykılırlarsa sahiden kırılacaklar. Bunlar kolay kırılan maddeden yapılmıştır, kendileri bilmez. İnsanın kırıldığında mesele çıkaracak parçaları başkadır.
Neye gülüyorsunuz baylar, siz?
Siz nasıl adamlarsınız?
Bulunduğunuz -ve sizi ayrıcalıklara sahip kılan- yeri havaya uçurmak üzeresiniz. “Millet Meclisi” adını taşıyan bir kuruma içeriden tahrip kalıbı döşemekle meşgulsünüz. Emir aldınız, yerine getiriyorsunuz. Bunda gülünecek ne var?
Kötülüklerin aletiyken bile güvenilemiyor size, atacağınız oyu kontrol ediyorlar. Buyruklarını yerine getiresiniz diye sizi oralara yükselten zat size güvenemiyor. Ve siz gülüyorsunuz. Gizli kalması gereken oylarınızı, çoktan geçersiz kalmış haysiyetnameler gibi teşhir ederken, kahkahalar atıyorsunuz.
Siz nasıl adamlarsınız? Hangi aile, hangi okul yetiştirdi sizi? Hangi eş dost size değer verdi? Mahallede itibarınız varsa, bu nereden nasıl temin edildi? Yoksa herkesin sizin gibi olduğu yerlerde takılıyor, bu yüzden göze batmıyor musunuz?
Şehirler yıkılıyor, siz gülüyorsunuz. Çocuklar öldürülüyor, çocuklukları söndürülüyor, siz gülüyorsunuz. Çocukların ırzına geçiliyor, gülüyorsunuz. İnsanlar intikam duygularıyla dolduruluyor, siz gülüyorsunuz.
Yarattığınız, kelimenin en yakıcı yıkıcı anlamıyla fecaat. Oysa siz gülüyorsunuz. Müşteriye bozuk malı kakalamış gibi gülüyorsunuz. Ortağa yalanı yedirmiş gibi gülüyorsunuz. İhtiyarın arazisine çökmüş gibi gülüyorsunuz.
Gülmek kadar güzel bir eylemin içini bu kadar kötü kokan, kötülük kokan bir zehirli maddeyle doldurabilmeyi nasıl başarıyorsunuz? Bu gülüşünüze rast gelip korkmayacak, ağlamayacak çocuk yoktur. Nasıl beceriyorsunuz?
Çoğulcu demokrasi ve barış umuduyla HDP’ye oy vermiş altı milyon kişiden biriyim. Altı milyon insanı yok sayabilmenin keyfi midir sizi güldüren? Meclis’e girmesine bombayla, katliamla engel olamadığınız insanları hileyle alt edecek olmanın hayali mi? Karşısına geçip iki cümle tartışamayacağınız insanları itip kakabilecek olmanın rezilane keyfi mi? Bu zelil vaziyet yüzünden mi kahkahalarınızla zebanileri uykularından uyandırıyorsunuz?
Kürt, siz öldüresiniz diye var; yoksul Türk çocukları, iktidarınız uğruna savaşa sürüp öldürtesiniz diye var; bunlara mı gülüyorsunuz? Ama bunlar komik değil ki.
Hayatta iyilik olsun diye hiç gülmediğiniz, anca kötülüğün bu sere serpe gülüşlerinizi meydana çıkardığı öylesine belli ki, bu sivri hakikat onu bir defa göreni dürtüp duruyor, rahat bırakmıyor. Kötülüktür gülüşlerinizin “önünü açan”.
Fotoğraf şunu gösteriyor: önünüz açılmış.
Gazetecilik yapılabiliyor olsaydı, atlayıp gelmeyi, hepinize tek tek şu geniş kapsamlı, derin ve çok boyutlu soruyu sormayı isterdim: Ne gülüyorsunuz?
Pişkinliğin fotoğrafını kim çekebilir? Kötülüğünkini? Etrafına yapışmış cehalet ve şuursuzluğun? Memleketi helak, kendini rezil ederken farkında bile olmamanın? Yanına katılmış umursamazlığın?
Torunlarımız, “bir ara Türk İslâmcısı iktidardaymış, nasıldı?” diye soranlara bu fotoğrafı gösterecekler. “Utanma duygusunun son kırıntıları kahkahalar eşliğinde süpürülmüştü, yavrum…”
Bugünümüzü ve yarınımızı yere atıp üzerinde tepinirken zevkten kendilerinden geçenlerin fotoğrafı, başka hiçbir şeyi görmeme imkân bırakmadı. Hem Meclis’in intiharını izlerken yanında bu iyi gider.
(NOT: “Dokunulmazlıklar kalksın”a evet oyu verdiklerini gösterirken kahkahalar atan milletvekillerinin fotoğrafını internette kolayca bulabilirsiniz.)
Bu yazı Bağımsız Gazetecilik Platformu P24’te yayımlanmıştır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024