Ümit KIVANÇ
Ülkece kilitlendik, duruşma tarihini bekliyoruz. Meşhur “piyasalar”, şahane iş dünyası, siyaset, askeriye, herkes bekliyor. İktidardan uzak, sıradan fânîler ve biz, kurbanlık azınlık da bekliyoruz. 3,9728. Diyorum ki işte, madem bekliyoruz, o sırada şu sorunun cevabını bulmaya çabalayalım: Rıza Zarrab ve Hakan Atilla neden ABD’ye gittiler?
Geçen yıl, Mart ayının son günlerinde Rıza Zarrab ABD’de tutuklandı. Zarrab’a yöneltilen suçlamalar, “kara para aklama” ve “dolandırıcılık”tı. Tam o sırada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Nükleer Güvenlik Zirvesi için ABD’ye gitmeye hazırlanıyordu. Gazeteciler Erdoğan’a Zarrab’ı sordu. Cumhurbaşkanı, “Bu konu aslında ülkemizi ilgilendiren bir konu olmadığı gibi,” dedi, “bir para aklama konusu mudur, değil midir, bilmeden değerlendirme yapamam.” Erdoğan bu tek cümleden sonra spotu derhal Rıza Zarrab’dan Fethullah Gülen’e çevirdi, “kara paranın babaları orada duruyor” diyerek, “paralel devlet yapılanması”nın Amerikan okul düzenini nasıl “söğüşlediği”ne işaret etti. Gülen’cilerin “kara para aklama noktasında”ki faaliyetlerini ABD yöneticilerine bildirdikleri halde Washington’dakilerin “en ufak bir duyarlılık göstermedi[klerini]” ileri sürdükten sonra, Erdoğan, Zarrab davasının “ülkemizle alâkalı” olmadığını bir defa daha vurgulama ihtiyacı hissetti: “Rıza Zarrab’la ilgili varsa bir şey onu zaten orada, Rıza Bey’in avukatları da gerekli cevabı, gerekli şekilde onlara herhalde vereceklerdir ve kendisini de savunacaklardır. Bu zaten ülkemizle alâkalı bir konu da değildir. Bunu da çok açık söylemiş olayım.”
Yani 2016 Mart sonu itibarıyla, Rıza Zarrab davası “ülkemizle alâkalı bir konu” değildi. ABD’nin başkanı Barack Obama, New York Güney Bölgesi’nin Başsavcısı Preet Bharara’ydı. Dolar 2,87 liraydı.
Şimdi ABD başkanı Donald Trump. Bharara yok. Trump onu kovdu. Yerine Joon H. Kim geçti. Dolar, bu yazı yazılırken 3,9604’ten 3,9648’e gözümün önünde tırmandı, siz yazıyı okurken belki de dört lirayı bulmuş olur (dolar meselesini bir an önce geçmeliyim, çünkü insan oturup seyretmeye başlıyor; 3,9650’yi gördüm az önce göz ucuyla; neyse ki sonra yavaş yavaş düşmeye koyuldu).
ALÂKASI VARMIŞ GALİBA
Bir buçuk sene önce Türkiye ile alâkalı olmadığı en yetkili ağızdan ifade edilmiş olan Zarrab davası, hâlihazırda koca bir ülkenin kaderini etkilemeye aday. Hattâ hayatımızı altüst ediyor bile. Üstelik, daha beklenen ifşaat ortaya dökülmemişken.
Bu süre içerisinde hikâyemizde meydana gelen tek dramatik gelişme, yeşil giysili, yüzü asık “Dolar” karakterindeki değişim değil. “Alâkası yok”tan “vatandaşımızı itirafçı yapıyorlar”a, oradan da “17-25 Aralık tezgâhını ABD’de kurdular”a geçtik. Taşınabilen bir tezgâh olmalı bu. “Vatandaşımız”, sanık olmaktan çıkarılmış, tanık konumuna geçirilmiş görünüyor. Böyle olmasa bile savcılıkla “etkin işbirliğine” girdiğine, kendisini ömür boyu hapis yatmaktan kurtaracak çapta bir itiraflar silsilesini savcının önüne serdiğine -bu da değilse sereceğine- kesin gözüyle bakılıyor.
Cumhurbaşkanına ve Zarrab davasını “Türkiye’ye kurulmuş tuzak” olarak takdim etmek için çırpınan siyaset ve kalem erbâbına şunu sormamız gerekmez mi: Af edersiniz, bu vatandaşımız, tutuklanacağını bile bile neden gitti oraya? Sizce neden gitti?
Mantık, muhakeme gibi araçların gün içerisinde kullanılmasında sakınca görmeyenler, çok uzun süreli hapis cezasını göze alıp ABD’ye giden bir potansiyel sanığın hareketini açıklamaya ancak şuradan başlayabilir: Daha kötüsünden kaçtı.
Uzun süreli hapis cezasından daha kötüsü ne olabilir? İşkenceye maruz kalmak, yine uzun ama aynı zamanda özel eziyetli hapis cezası ve… ölüm. Öldürülmek.
Burada kalsa, ABD’ye gitmese, Rıza Zarrab’ı öldürmek isteyen çıkar mıydı? Kim öldürmeyi düşünebilirdi Zarrab’ı? Kimler?
Akla ilk olarak İran devleti geliyor. Zarrab’ın bir nevi İran’daki karşılığı olan Bebek “Kont” Zencani orada ölüm cezasına çarptırıldı. İran’ın, kendisine ait parayı tırtıkladığını düşündüğü Zarrab hakkındaki niyetleri de daha iyi olmasa gerek.
Zarrab’ın kendini hayatî tehlike altında hissetmesine yol açacak başka tehdit var mıydı? Bilmiyoruz. Muhtemel midir? Bilmiyoruz.
ALÂKA HEP VARDI, BOLDU, CANLIYDI
ABD’ye göre İran ambargosunu delmek gibi bir uluslararası suç işlemiş bulunan Zarrab, Fethullahçıların 17 Aralık operasyonu ile gözaltına alındığında, o sırada başbakan koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan, “Altın ihracatı yapan bir zat,” demişti. “Ülkeye katkısının olduğunu biliyorum. Hayır işlerine girdiğini biliyorum.”
Sonra, hatırlarsınız, Zarrab dışarı çıkarıldı, fonda Türk bayraklı televizyon programıyla bu katkı ve hayır faslı allanıp pullanarak bize sunuldu.
“Bizimle alâkası yok”tan “Türkiye’ye tezgâh” aşamasına geliş süreci biz sıradan fânîler içindi. Meselâ üst düzey ABD’li yetkililer böyle bir gelişme sürecinden mahrum kaldılar; onlar için mevzu, şimdi vardığı yer neyse başta da öyleydi. Washington’un kafa adamlarıyla temaslarda Ankara’yı temsil eden üst düzey yetkililerin başlıca konusu Zarrab davası oluyordu.
Zarrab davasının, hiçbir meşru ve mâkûl sebebi yokken sırf, Türkiye’nin hâlihazırdaki yöneticilerine de değil, “Türkiye’ye” zarar vermek üzere kurulmuş bir tezgâh olduğunu ileri sürenlerin öncelikle izah etmesi gereken olgu şudur: Rıza Zarrab ABD’ye neden gitti?
Şöyle bir cevap akla yakın mıdır meselâ: Gezmeye gitmişti adam, yakalanacağını nereden bilsin?!
Değildir. Dolar şu anda 3,9567. Bak! Önce 66 oldu, şimdi de 70’e çıktı.
Muhteremler, bakınız, tezgâhtı şuydu buydu, fakat biz daha adamın oraya göz göre göre niye gittiğini izah edemez haldeyiz. 3,9589, 9572, 9557… düşüyor mu ne? Yok: 9568.
Üstelik, bunu izah etmeyi başardığımızda iş bitmeyecek, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın orada ne aradığını da açıklamamız gerekecek. Zarrab ABD’de, bankası ile ilişkilendirileceği kesin olan bir suçlamayla yüzyüze, tutukluyken Atilla’nın canı yalnız New York’ta bulunan bir hamburgeri mi çekmiş?
“Türkiye’ye tezgâh” tezinin, açıklamak şöyle dursun, içermediği, dokunmadığı, semtine uğramadığı olgu, bu iki insanın tutuklanacaklarını bile bile ABD’ye neden gittiğidir. Tutuklanacaklarını biliyorlardı, demek abartılı görünürse -ki, abartılı görünmesi için sebep yok aslında- ifademizi şöyle yumuşatabiliriz: tutuklanmayı ve uzun hapis cezalarını göze alarak. Ya da, daha titiz olalım, şöyle ayırt edelim: Hakan Atilla, tutuklanmayı göze alarak gitti, Zarrab tutuklanacağını bilerek. Zarrab’ın gitmeden önce ABD yetkililerini temsil eden birileriyle pazarlık yapmış, en azından temas kurmuş olması da beklenir. Şimdilik işi karıştırmamak için kenara itiyoruz ama bu çok güçlü ihtimal. 3,9699.
Ülkece kilitlendik, duruşma tarihini bekliyoruz. Meşhur “piyasalar”, şahane iş dünyası, siyaset, askeriye, herkes bekliyor. İktidardan uzak, sıradan fânîler ve biz, kurbanlık azınlık da bekliyoruz. 3,9728.
Diyorum ki işte, madem bekliyoruz, o sırada şu sorunun cevabını bulmaya çabalayalım: Rıza Zarrab ve Hakan Atilla neden ABD’ye gittiler?
Biliyor da söylemiyor değilim, yeminle! 3,9737.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024